Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ekim '07

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

İhracat töreni ve ihracat andı

İhracat töreni ve ihracat andı
 

Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre eylül ayı itibariyle 12 aylık ihracat geçen yılın aynı dönemine göre % 23,2 artarak 100 milyar 184 milyon 442 bin dolar olarak gerçekleşmiş (1). 100 milyar dolar rekorunu kıran ihracatçılar, tören düzenleyip bu gayretlerinin artarak süreceğine dair ant içmişler.

İhracatımızın vardığı bu nokta küçümsenmeyecek bir başarı . Ancak ticaret iki taraflı bir alışveriş. Dış ticaretin bir de karşı tarafı var. İthalat tarafı. Dış ticareti değerlendirirken bu iki tarafı birlikte ele alıp değerlendirmek gerekir.

T.C. Başbakanlık Devlet İstatistik Kurumu Ağustos 2007 dış ticaret istatistiklerini açıkladı (2). Son bir yıllık dönemde ihracat 98,9 milyar dolar, ithalat 156,9 milyar dolar, dış ticaret açığı ise 58 milyar dolar. Bu açık turizm ve diğer döviz gelirleri, en önemlisi yabancı sermaye girişleri ile kapatılıyor. Yüksek faiz - ucuz kur döngüsüyle yurtdışından döviz girişleri artarak devam etmekte ancak bu sürecin sürdürülebilirliğinin sınırlarına yaklaşıldığı artık birçok iktisatçı tarafından daha yüksek sesle dile getirilmektedir.

İhracat ve ithalat verileri birlikte değerlendirildiğinde ortaya çıkan sonuç şudur: İhracat artıkça ithalatta artmaktadır. İhracat artış hızı, en azından 2007 için, ithalatın üzerinde olmasına rağmen ithalatın ihracattan yaklaşık % 50 daha fazla olması nedeniyle dış ticaret açığı giderek büyümektedir. 1 dolarlık mal satarken 1,5 dolarlık mal satın alıyoruz. İhracat yapmak için ithalat yapıyor ülkemiz.

1 dolar = 1,2 YTL eşitliği, YTL cephesinden son 6 yılın en yüksek değeri. Giderek düşen kur, giderek daha değerli hale gelen YTL, üretimde giderek daha fazla ithal malı kullanılmasına neden olmaktadır. Türk lirası cinsinden maliyetleri düşmeyen, en az yıllık enflasyon oranında sürekli artan üretici/ihracatçının, dış rakiplerle rekabet edebilmesi, maliyetleri düşürmesi için başka bir çaresi de kalmamaktadır aslında. Dış ticaret açığı giderek büyüyor çünkü bu açık yapısal bir açık. İhracat yapmak için ithalat yapıldığından ihracat artıkça ithalatta artıyor. Ocak – Ağustos dönemi ithalatının % 73 ü hammadde ithalatı. Ucuz döviz üretimde/ihracatta giderek daha çok ithal girdi kullanımına yol açarken yerli üretim bundan zarar görüyor. Diğer taraftan sanayici/ihracatçı döviz ile borçlanmak suretiyle finansman yükünü hafifleterek rekabet etmeye, ihracatını arttırmaya çalışıyor. Nitekim T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığınca açıklanan 2007 yılı ikinci çeyrek borç stoku verilerine göre özel sektörün dış borcu 13 milyar dolar artışla 138,5 milyon dolara ulaşmış durumda (3). İlaveten, üretici/ihracatçı elde edilen pazarları kaybetmemek için giderek azalan karlarla satışlara devam etmeye çalışmaktadır.

Tamamen yerli girdi kullanmak durumunda olan, YTL ile alıp dolar ile satan tarım, ormancılık gibi sektörlerde faaliyet gösteren firmalar için, kurun giderek düşmesi nedeniyle, durum giderek içinden çıkılamaz bir hal almaktadır. 2007 yılının ilk 8 ayında sanayi ihracatımız % 25 artarken tarım ve ormancılık ihracatı % 3,5 azalmıştır.

YTL’nin değer kazanması tüketim malı ithalatını arttırıyor ancak sınırlı iç talep nedeniyle tüketim malları ithalatı o kadar hızla artmıyor artamıyor. 8 aylık dönemde ithalat % 19 artarken tüketim malı ithalatındaki artış % 4 olarak gerçekleşmiş.

Değerli YTL, ucuz döviz yatırım malı ithalatını da arttırıyor ancak ucuz döviz, ithal girdileri ucuzlatarak ülke içindeki yatırımları caydırıcı etki de yapmaktadır. Üretmek yerine dışardan almak daha tercih edilir olmaktadır giderek. 8 aylık dönemde ithalattaki ortalama %19’luk artışa karşın yatırım malı ithalatındaki artış % 8 dir.

Ara malı ithalatındaki artış ise, yukarıda anlatılanlar çerçevesinde beklenildiği gibi, ortalama ithalat artışının üzerindedir. 8 aylık dönemde ara malı (hammadde) ithalatındaki artış % 23 olarak gerçekleşmiş olup döviz düşük seyrettiği müddetçe maliyetleri düşürme kaygısı ile ithal girdiye verilecek ağırlıkla giderek daha da fazlalaşacaktır.

Ekonominin bu yapısal sorunu çözülemez, yüksek faiz düşük kur sarmalı bu şekilde devam eder ise bir müddet sonra “ihracatçı andı” nın yerini başka antlar alacak gibi gözükmektedir...

Bekir Sıtkı Gürler 03.10.2007

(1) http://www.tim.org.tr/Anasayfa

(2) http://www.tuik.gov.tr/
http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=580

(3) http://www.hazine.gov.tr/
http://www.hazine.gov.tr/guncelduyuru/KAF_20070928_disborcstoku.pdf


 
Toplam blog
: 27
: 12794
Kayıt tarihi
: 12.03.07
 
 

1960 Tefenni doğumluyum.Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Ekonomi Bölümü 1..