- Kategori
- Mizah
İhtilaller iyiydi!
Altmış yılının Mart ayının beşinde doğduğumda tüm sülalem sevinmiş!
“Hayırlara vesile olacak benim torunum, göreceksiniz! Bakın buraya yazıyorum!” Demiş dedem!
Yazmış takvimin üzerine birşeyler! Arapça! Hoca ya!
İki ay sonra ihtilal olmuş!
Benden bilmişler!
“Hayırlı geldi!”
“Adına kurban!”
“Ben demedim mi?”
Askere giderken annem arkamdan söyleniyordu!
“Bu şimdi orayı da bozar! Allah askerimize zeval vermesin!”
Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, İhtilal!
Telefon ettim anneme!
“Anne gördün değil mi ihtilali yaptık! Artık geceleri korkusuz uyuyacaksın!”
“Allah tuttuğunuzu altın etsin oğlum!”
“Bırak şimdi veresiye lafları anne! Babam para göndermedi bu ay, sen göndereceksin!”
“Oğlum bizde de yok! Ancak harçlığımız var elimizde!”
“Yemekler berbat anne! Taşlı bulgur yiyorum hergün! Geçen az daha dişimi kırdım! Kırk kiloya düştüm anne!”
” Ne kadar göndereyim?”
“Gönlünden ne koparsa!”
“Olur, bakkala yazdırırız artık!”
Hemen Kervan Kebaba telefon ederdim.
“Tugay santralına iki porsiyon dürüm getirin!”
Seksen liraydı porsiyonu hiç unutmuyorum! Bisikletle getirirdi çocuk. Nizamiyeden alırdım. Babam her ay elli dinar gönderirdi ama annem bilmezdi. On bin beş yüz lira ediyordu paramızla. Gider Adanadan alırdım.
İhtilal günleri iyiydi anlayacağınız! İlkinde "el bebek gül bebek", sonrakinde "ekmek elden su gölden "
Özledim o günleri!