Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Şubat '09

 
Kategori
Güncel
 

İhtiyar amcanın suskunluğu

İhtiyar amcanın suskunluğu
 

Yürümek, hava almak, günlerdir üzerime çöken sıkıntıyı atmak için yürüyüşe çıktım. Gökyüzünü dolduran gri renkli bulutların güneşin aydınlık yüzünü gizlemesine aldırmadan, ufak çam ağaçlarının doldurduğu, ama yağmurun ve rüzgârın inatlığına sebep çocukların olmadığı parka doğru yürümeye başladım.

Kırmızı çatılı binaları tehdit eden lodos hızlı bir tempoyla esiyordu. Etrafta birkaç serçe, bir çift güvercin kanat çırpıp özgürlüğe koşuyorlardı. Toprak rengi sakallı, siyah paltolu, kahverengi pantolonlu, kadife kasketli ihtiyar amcanın orada olduğunu biliyordum. Her zamanki gibi beni yanıltmamış, paltosuna sıkı sıkıya sarılıp, kasketini iyice kafasına çekmiş öylesine oturuyordu.

Sessizce selam verip boş bir banka iliştim. Susuyordu. Belli ki o da sıkkındı bunca olan bitenlerden. Pabuçları ıslanmış ve yer yer çamura bulanmıştı. Boynunu büküyor, arada bir etrafı kolaçan ediyor, ellerini ovuşturuyordu. Yılların birikimini gizleyen o gizemli çizgiler alnında boydan boya derin oluklar oluşturmuştu. “Ben çok şeyler gördüm, çok şeylere tanık oldum” dercesine. Derin ve sessiz. Ama bir o kadarda yiğit, bir o kadarda dürüst ve insan.

Tunceli diyecek oldum, kömür ve beyaz eşya dağıtımı, İşsizlik ve yoksulluk, köy ve köylü, aş ve ekmek, çoluk çocuk, yağmur çamur, insanlık diyecek oldum fakat bir türlü lafımın sonunu getiremedim. Ben dedikçe yüzünde acı bir gülümseme, dudaklarında tarifsiz bir isyanın filizlendiğini, yüzünün öfkeden kızarmaya başladığını görmeye başlamıştım çünkü. Sustu. Tek kelime demeden, yüzünü yüzüme çevirmeden, arada parmaklarını sıkıca birbirine kenetleyip öylesine sıkkın ve öfkeli paltosuna daha bir sıkı sarınıp başını öne eğerek oturmaya devam etti.

Çünkü o da biliyordu ki Yüksek Seçim Kurulu’nun “seçmen oyunu etkilemeye yönelik” davranıldığı gerekçesi ile beyaz eşya ve mobilya dağıtımının durdurulmasını istediğini. Siyah kömürden beyaz eşyaya uzanan dağıtımda devlet hazinesinin kullanıldığını. Tunceli Cumhuriyet Başsavcısının soruşturma başlattığını ama buna rağmen dağıtımın devam ettiğini. Dağıtılan malzemenin iktidar partisi örgütünde görevli iki satıcıdan ve ihalesiz alındığını ve partili esnafa destek olunduğunun söylendiğini. “Garip gureba” ya dağıtılan çamaşır makinelerinin suyu olmayan evlere de verildiğini.

Ne o konuştu ne de ben.

Ne o başını kaldırıp etrafta kanat açan kuşlara ve korna çalan arabalara baktı ne de ben.

Büyük ihtimaldır ki, daha dün TV ekranında bir kadının “Biz eşya istemiyoruz. Fabrika yapsınlar, işsizliğe çözüm bulsunlar” dediğini, “seçimler de bizleri hatırlıyorlar diğer zamanlarda adımızı anan yok” dendiğini ve toplumun özgür iradesi ile oy vermesi gerektiğinin dile getirildiğini düşünüyordu sessizce.

Yağmur ve rüzgâr hızını artırmaya, vakit ilerledikçe soğuk kendini hissettirmeye başlamıştı. Hafifçe kımıldadı. Yüzünü kaldırdığında “gidelim” dercesine bana bakan gözlerindeki sıcak bakışını hissettim.

Her şeye rağmen “umudun ışığı” vardı o gözlerde.

 
Toplam blog
: 210
: 910
Kayıt tarihi
: 04.05.08
 
 

Eğitimciyim. Bir insanın çağdaş bir gelecek için, aydınlanma için çok okuması gerektiğine inanıyo..