Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mart '16

 
Kategori
Tarih
 

II. Abdülhamit’in ittihatçılarla iktidar mücadelesi

Abdülhamit son derece zeki bir insandı. XIX. yy’de Almanya’nın güçlü bir imparatorluğa dönüşmesinde en önemli rolü oynayan ve ilk başbakanı olan Alman devlet adamı Bismark, Abdülhamit için: ’’Dünyada 100 gram akıl varsa bunun 90 gramı Abdülhamit Han’da, 5 gramı bende,  5 gramı da diğer dünya siyasilerindedir.’’ demiştir. İttihatçılar, zekâsı ve kurnazlığı nedeniyle ona ‘’ Kayserili’’ derdi.( Şakir:2011) 20. yy da Avrupa’nın, Osmanlı topraklarında, Balkanlarda ıslahat yapılmasını istemesi, buradaki milletlerin özerklik, bağımsızlık kazanmaları genç subaylarda eldeki toprakların da kaybedilebileceği korkusu yarattı. Bu konuda İttihatçıların padişahtan ve hükümetten fazla çaba göstermesi genç subayların II. Abdülhamit’ten ziyade İttihat ve Terakkiye sarılmasına yol açtı. II. Abdülhamit de iktidarını kaybetme korkusuyla tüm kabiliyetini, zekâsını İttihatçılara karşı kullandı. İçerdeki iktidar mücadelesi dış siyasette başarısız olmasına yol açtı.

Meşrutiyetin ilanını engellemek için ittihatçı subaylara baskıcı bir siyaset izledi. İttihatçı yayınları takip etti ve Avrupa’daki yayınlarını sürekli engelledi.  İttihatçılarla aralarındaki mücadele gizli ve üstü kapalıdır. İttihatçıları yok etmek için elinden geleni yapıyor, diğer taraftan açık ve sert bir siyaset izlemiyordu. Bunun kendine zarar vereceğini biliyordu. Bu kurnaz siyaset sayesinde iktidarda kalmayı, uzun süre padişahlık yapmayı başardı. Abdülhamit ittihatçıların varlığından rahatsız oluyor onları iktidardan uzaklaştırmak istiyordu. Çünkü İttihatçıların, iktidarına gölge düşürdüğünün farkındaydı. İttihatçılar çağdaş fikirleri nedeniyle hem dünya hem de Osmanlı kamuoyunda kabul görmüşlerdi. Korkusuz olmaları, vatanın kurtuluşunu her şeyin üstünde tutmaları subayların desteğini almalarına yol açtı. İttihatçılar iktidara çok hızlı ve güçlü geldiler. Bu hız ve güç Abdülhamit’i tedirgin etti. Doğrudan değil ama gizli bir şekilde, dini kullanarak onları halkın gözünden düşürmeye çalıştı. Ancak kurduğu bütün kumpaslar elinde patladı. Kendisinin vatanın kurtuluşu için bir stratejisi yoktu. İttihatçılar ise en azından bu konuya çözüm önerileri getiriyordu.

II. Abdülhamit, İttihatçılara karşı verdiği mücadelesinde zaman zaman başarılı oldu. 1897 Osmanlı-Yunan savaşındaki zaferi ‘’Bu devlet nasıl kurtulur.’’ sorusunu Abdülhamit iktidarının cevaplayacağı izlenimini uyandırdı.  Bunun dışında Abdülhamit, birleşmesinler diye paşalar arasında kıskançlığı, rekabeti körükledi. Buna karşın paşalar da Ona karşı aralarında kıskançlık varmış gibi davrandı. ( Akşin: 2014)

İttihatçılar da Abdülhamit’e muhalefet için Abdülhamit’in Ermeni isyanını bastırma politikalarını eleştirdiler. Fransa’nın Abdülhamit için kullandığı ‘’Kızıl Sultan’’ ifadesini dillendirerek bundan rant sağlamaya çalıştılar. Ancak kendi iktidarları döneminde çıkan Ermeni İsyanlarını 1915 Ermeni Tehcir yasasıyla önlemeye çalışmaları  ‘’soykırım yaptılar’’ suçlamalarına yol açtı.

Abdülhamit’in yaptığı en büyük iki yanlıştan birincisi İttihatçı subaylar üzerindeki baskıcı tutumdur. Subaylar da kendisi gibi devletti. Onlara cephe alarak devlet içinde bölünme yaşattı. Vatan topraklarının bütünlüğünün sağlanmasında son derece etkili komutanları yönetimden uzak tutmaya çalışmak öngörüden yoksun bir politikadır. İttihatçı subayların fikirlerine ve isteklerine saygı duyup uygulamalarına dâhil etmesi hem güven yaratacak hem de onların kontrol altında tutulmasını sağlayacaktı.

İkinci hatası ise Meşrutiyetin ilanını kabullenmeyişi, her fırsatta meclisten kurtulmaya çalışmasıdır. Oysa onun kadar zeki bir liderin yakınçağ gerçeklerini, imparatorlukların teker teker demokrasiye geçtiğini görmesi ve uluslararası gelişmelere paralel uygulamalar yapması beklenirdi. Bu anlayış Abdülhamit’in iktidarını sarsmaz, gücüne güç katardı ancak. Her fırsatta halkın iradesi olan meclise saldırması meclisin açılışında onu coşkuyla, yoğun sevgi gösterileriyle karşılayan halkından uzaklaştırdı.  Bu coşkuya, sevgiye sahip çıkılsaydı padişaha sadık bu millet Osmanlı’dan asla vazgeçmezdi.

Kaynaklar

AKŞİN,Sina.Jön Türkler ve İttihat ve Terakki.İmge kitabevi.Eylül 2014.

ŞAKİR,Ziya.Tarihin üç büyük Adamı Talat-Enver-Cemal Paşalar.2011.

 
Toplam blog
: 28
: 387
Kayıt tarihi
: 01.11.15
 
 

Sakarya üniversitesi Tarih bölümü mezunuyum. MEB'te tarih öğretmeni olarak görev yapmaktayım. Kit..