Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ekim '12

 
Kategori
Tarih
 

II. Dünya Savaşı, konferans görüşmeleri

II. Dünya Savaşı, konferans görüşmeleri
 

Konferans Katılımcıları


TAHRAN KONFERANSI- 28 Kasım-1 Aralık 1943

ABD Devletleri Başkanı Roosevelt:İngiliz Amerika kuvvetlerinin kullanabileceği birçok yer var. İtalya’da, Adriyatik bölgesinde, Ege Bölgesinde ve hatta Türkiye savaşa girerse ona yardım etmek için kullanılabilir bunlar. Bunlara burada karar vermeliyiz.

Rusya Devlet Başkanı Stalin: Türkiye müttefiklere yol vermeye razı edilirse iyi bir şey olur. Ne de olsa Balkanlardan Almanyaya giden yol daha kısadır.

İngiliz Devlet Başkanı Churchill:Bundan sonraki önemli sorun Türkiye’yi savaşa girmeye razı etmektir. Çanakkale ve İstanbul Boğazlarından ulaşımın açılması olanağını sağlayabilirdi bu; Rusya’ya Karadeniz’den malzeme gönderebilirdik. Ayrıca düşmanla çarpışmak için Türk hava alanlarını da kullanabilirdik. Rodosu ve öteki adaları ele geçirmek için pek az bir kuvvet gerekirdi. Türkiye’yi nasıl sokabiliriz savaşa?

Rusya Devlet Başkanı Stalin: Başka bir soru Türkiye savaşa girerse bu durumda ne yapılabilir?

İngiliz Devlet Başkanı Churchill: Türkiye’nin batı kıyılarındaki adaların alınması için iki-üç tümenin yetebileceğini söyleyebilirim; böylece malzeme gemileri Türkiye’ye gidecek, ayrıca Karadeniz yolu da açılacak. Ama ilk iş olarak Türklere 20 hava filosu ve birkaç hava savunma alayı göndermeliyiz: bu iş öteki harekata bir zarar vermeden yapılmalı. Türkiye sorununu ne yapmamız gerek? Buda mı askeri uzmanlara bırakılacak?

Stalin:Hem siyasal hem de askeri bir sorun bu. Türkiye İngiltere’nin müttefiki, SSCB ve Birleşik Devletlerle dostça ilişkileri var. Türkiye artık bizimle Almanya arasında oynamamalı.

Churchill:Türkiye ile ilgili altı-yedi sorun olacak. Ama daha önce bunları bir gözden geçirmek istiyorum.

Stalin:Çok iyi.

Roosevelt:Ben de elbet Türkiye’nin savaşa sokulmasından yanayı; ama Türk Cumhurbaşkanının yerinde olsaydım ancak ikinci cephe harekatina zarar vererek ödenebilecek bir ücret isterdim.

Stalin:Türkiyeyi çarpışmaya itmek için çaba harcanmalı. Bir yığın hazır tümeni var.

Churchill:Hepimiz birbirimize dostça duygular besliyoruz, ama ayrılıklarımız da var elbet, zamana ve sabıra ihtiyacımız var.

Stalin:Çok doğru.

İngiltere, Birleşik Devletler ve S.S.C.B. Hükümet Başkanları Konferansının İkinci Oturumu

Tahran, 29 Kasım 1943 Açılış; 16:00, Kapanış; 19:40

Brooke:Türkiye’nin savaşa girmesinin iyi olacağını, bunun bize savaşı yönetmede yardım, Sovyetler Birliğine malzeme sevki için Çanakkale Boğazının açılması bakımından mümkün sonuçları inceledik.

Churchill:Türkiye savaşa girdiği anda Rodos Adasını almak için bunlar yetecek. Biz İngilizler Türkiye’nin müttefikiyiz; Yılbaşından önce Türkiye’yi savaşa girmeye ikna etmenin ya da savaşa sokmanın sorumluluğunu biz alıyoruz. Başkan bize katılmak ya da önderliği almak isterse kabul edeceğiz; ama Moskova Konferansında varılan kararı yerine getirmekte Mareşal Stalin’in yardımına muhtacız. İngiliz hükümeti adına şunu söyleyebilirim ki, Türkiye’ye bir uyarı yapılacaktır; savaşa girmeyi kabul etmezse bunun Türkiye için çok önemli siyasal sonuçları olabilir; İstanbul ve Çanakkale Boğazları üstündeki hakları bakımından etkisi olur bunun.

Bu sabah Generallerimizden kurulu askeri komite Türkiye sorununun askeri safhasını tartıştı; ama Türkiye sorunu askeri olmaktan çok siyasal bir sorundur. Türkiye savaşa girerse o bölgedeki harekat için, verebileceğimiz hava kuvvetlerinden başka en çok iki ya da üç tümen ayırmak niyetindeyiz.

İki Dışişleri Bakanı ve Başkanın atayacağı bir temsilcinin bu sorunu inceleyip Türkiye’yi nasıl savaşa sokacağımız ve bunun sonuçlarının ne olacağı konusunda bize öğüt vermelerini öneriyorum. Kesin olanaklarla bu sonuçların çok önemli olacağını sanıyorum. Türkiye Almanya’ya savaş ilan ederse Alman Halkı için büyük bir darbe olacaktır bu. Bu olayı iyi kullanmayı becerirsek Bulgaristan tarafsız hale getirilir.

Stalin:Mr. Churchillin Türkiye’ye ve Partizanlara yardım için ayırmayı önerdiği iki tümen konusundan bir itirazımız yok. İki tümenin ayrılması ve Partizanlara yardımı önemli görüyoruz. Ama buraya askeri sorunları tartışmak için geldiysek, biz ikinci cephe hareketını asıl ve kesin sorun olarak alıyoruz. 

Roosevelt:İkinci cephe harekatından başlayıp Türkiye sorunu ile sona eren konularda söylenen her şeyi ilgiyle dinledim. Ben tarihlere büyük önem veriyorum. İkinci cephe harekatında bir anlaşma olduğuna göre bu harekatın tarihinde de anlaşmaya varmak gerekir.

Churchill:İtalya’da, Balkanlarda ve savaşa girecek olursa Türkiye Bölgesinde olduğu kadar fazla Alman Tümeni bağlamalıyız. Türkiye’ye gelince, savaşa girmesi için ısrar etmeyi kabul ediyorum. Bunu red ederse bu konuda hiçbir şey yapılamaz. Kabul ederse Anadolu’daki Türk hava üslerini kullanıp Rodos’u almalıyız. Bu harekat için bir hücum tümeni yetecektir. Ada alındıktan sonra savunmasını oradaki garnizon yapabilir. Rodos’u alarak ve Türk üslerini kullanarak Alman Garnizonlarını Ege Denizindeki öteki adalardan sürebilir ve Çanakkale Boğazını açarız. Büyük kuvvetler gerektiren bir harekat değildir bu; sınırlı bir harekattır.

Türkiye savaşa girersek ve Rodos’u alırsak bu bölgede üstünlüğü sağlarız, Ege Denizindeki bütün adaların bizim olacağı zamanı gelir Türkiye savaşa girmezse buna pek üzülmeyeceğiz; o zaman birliklerden Rodos’u ve Ege adalarını almalarını istemeyeceğim.

İngiltere, Birleşik Devletler ve S.S.C.B. Hükümet Başkanları Konferansının İkinci Oturumu

Tahran, 1 Aralık 1943 I.ÖĞLE YEMEĞİNDEKİ OTURUM-Açılış: 13:00 Kapanış: 15:00

Hopkins:Türkiye’yi savaşa girmeye çağırma sorunu Türkiye’nin İngiltere ve Birleşik Devletlerden ne kadar yardım göreceği sorunuyla ilgilidir. Ayrıca Türkiye’nin savaşa girmesini bütünüyle savaş stratejisi ile ayarlamak gereklidir.

Roosevelt:Başka türlü söylersek, İnönü, Türkiye’ye yardım edip etmeyeceğimizi soracak bize. Bu sorun ayrıca ele alınmalıdır sanırım.

Stalin:Türkiye’ye yardım için Churchill İngiliz Hükümetinin 20-30 filo tümen verebileceğini söyledi.

Churchill:İki-üç tümen vermeye razı değiliz. Mısırda İngiliz-Amerikan komutanlığının bugünlerde kullanmadığı 17 filo var. Türkiye savaşa girdiğinde bu filolalar onun savunmasında kullanılır. Bundan başka, İngiltere Türkiye’ye üç savunma alayı verebilir. İngilizlerin Türkiye’ye vaad ettiği hepsi bu kadardır. İngilizler Türkiye’ye askeri birlik veremez. Türkiye’nin 50 tümeni var. Türkler iyi savaşçıdırlar, ama modern silahları yok.

Roosevelt:(Churcille) Rodos’a karşı hareket büyük sayıda çıkarma araçları gerektirmez mi acaba?

Churcill:Bu harekat Akdeniz de olandan fazla gerektirmez.

Roosevelt: Türkiye’ye yapılacak vaadler konusunda dikkatli olmalıyım. Bu vaadlerin dünkü anlaşmamızın gerçekleştirilmesine engel olmasından korkuyorum.

Stalin:Savaşa girmekten başka Türkiye topraklarını müttefik hava kuvvetlerine de açacaktır.

Churcill:Elbet.

Stalin:Bu sorunu bildirdik sanırım.

Churcill:Veremiyeceğimiz bir şeyi önermedik. Türklere Mısırdakilerden başka üç yeni avcı uçağı filosu ile birlikte toptan 20 filo vermeyi önerdik. Acaba bu sayıya Amerikalılar bir şey ekleyebilir mi? Türklere birkaç hava savunma birliği vaad ettik; askeri birlik vaad etmedik, çünkü bizimde yok.

Roosevelt:Askerlere danışmak istiyorum.

Churcill:Ben bir güçlük görmüyorum. Türkiye’ye bir şeyler önermedik; hem İnönü bunları kabul eder mi bilmem. Kahireye gelecek ve durum kendisine bildirilecek. Türklere 20 filo verebilirim; askeri birlikler veremem. Üstelik birliklere ihtiyaçları olacağını da sanmıyorum. Ama şu da var ki İnönü Kahire’ye gelir mi gelmez mi bilmiyorum.

Stalin:Hastalığa mı tutulabilir?

Churcill:Kolayca, İnönü Kahire’ye gitmeyi kabul etmezse ben bir savaş gemisiyle Adana’ya onu görmek için gitmeye hazırım. İnönü oraya gelecek ve ben Türklere savaşa girmezlerse karşılaşacakları kötü manzarayı onun önüne sereceğim, aksi haldeki iyi manzarayı da. Sonra İnönü ile konuşmamın sonuçlarını size bildireceğim.

Hopkins:Savaşta Türkiye’ye yardım sorunu Amerikan kurmaylarınca tartışılmadı; kurmaylar bu konuyu incelemeden önce İnönü’yü Kahire’ye çağırmak bilmem doğrumudur.

Stalin:Bu yüzden Hopkins İnönü’yü çağırmamayı öneriyor.

Hopkins:İnönü çağrılmasın demiyorum; ama önce Türklere yapabileceğimiz yardım konusunda bilgi almak yararlı olur diyorum.

Churcill:Hopkins’in dediğine katılıyorum. Türklere yapılması mümkün yardım üstünde anlaşmamız gerek.

Stalin:Askerler olmadan yapılamaz mı bu?

Hopkins:Churcill ve Edenin Ege Adalarının alınması hakkında Türklerle konuşmadıkları doğru mu?

Eden:Evet, bundan söz etmedim. Türklerden yalnız hava üslerini kullanmayı istedim ve çıkarma araçları sorununa değinmedim.

Roosevelt:Türk Cumhurbaşkanını görürsem Girit’in ve On iki Adanın alınmasını önereceğim; Çünkü bunlar Türkiye’ye çok yakın.

Churcill:Türklerin bize İzmir bölgesinde hava üssü vermesini isterim; İngilizler bunların yapımında Türklere yardım etmişti. Bu hava üsleri elimizde olursa Alman hava kuvvetlerini adalardan atarız. Bu amaç için yok edilen bir Alman uçağına karşı uçaklarımızdan birini fedaya hazırız. Türkiye’de üslerimiz olursa gemilerimiz havadan desteklenerek Alman ulaşımını kesebilirler ve böylece amacımıza erişmiş oluruz.

Stalin:Çok doğru. Kahire’de şimdi 20 filonun boş olduğu anlaşılıyor. Bunlar harekete geçerse Alman hava kuvvetlerinden hiçbir şey kalmaz. Ama avcı filolarına birkaç bombardıman uçağı da eklenmeli.

Roosevelt:Türkiye’nin savunması için birkaç bombardıman uçağı ile 20 filo verilmesi hakkında Churcillin önerisine katılıyorum.

Churcill:Türkiyeye pek az uçak ve hava silahı veriyoruz. Önümüz kış, Türkiye’nin istilası mümkün değil. Türkiyeye silah vermeye devam etmek niyetindeyiz. Türkiye’ye en çok Amerikan silahları veriliyor. Şimdi Türkiyeye Sovyet hükümetinin bir barış konferansına çağrısını kabul etmenin paha biçilmez fırsatını veriyoruz.

Stalin:Türkiye’de ne çeşit silahlar eksik?

Churcill:Türklerin tüfekleri, oldukça iyi topları var, ama tank savar topları, hava kuvvetleri, tankları yok. Biz Türkiye’de Askeri okullar örgütledik, ama devam eden pek az. Türklerin telsiz malzemesi kullanmakta tecrübeleri yok. Ama Türkler iyi savaşçılardır.

Stalin:Türkler müttefiklere hava alanları verirlerse Bulgaristan’ın Türkiye’ye saldırmaması ve Almanların Türkiye’nin saldırısını beklemeleri mümkündür. Türkiye Almanlara saldırmayacak, sadece onlarla savaş halinde olacaktır. Ama bu müttefiklere Türkiye’de hava alanları ve limanlar sağlayacaktır. Olaylar bu yolda gelişse bile gene kötü olmaz bu.

Eden:Türklere kendileri çarpışmadan müttefikleri hava üslerinden yararlandırmalarını söyledim; Çünkü Almanya Türkiye’ye saldırmayacaktır.

Roosevelt:Bu bakımdan Portekiz Türkiye’ye örnek olacaktır.

Eden:Numan Mengenecioğlu benim görüşüme katılmadı. Almanya’nın tepki göstereceğini, Türkiye’nin savaşa sürüklenmek yerine kendi serbest iradesi ile girmeyi yeğlediğini söyledi.

Churcill:Doğru bu. Şunları da söyleyeyim: Türkiye’den hava üsleri vererek tarafsızlığını bozması istenince Türkler ciddi bir savaşı yeğlediklerini söylüyorlar. Türklerden ciddi olarak savaşa girmeleri istenince Silahları olmadığını söylüyorlar. Türkler önerimize olumsuz cevap verirlerse onlara bu konuda çok ciddi olduğumuzu bildirmeliyiz. Bu durumda barış konferansına katılmayacaklarını söylemeliyiz. Biz İngiltere olarak ayrıca Türkiye’ye silah yardımını keseceğiz.

Eden:Kahire’de Türkiye’ye sunacağımız istekleri belirtmek isterim. Anladığıma göre Türklerin Almanya’ya karşı savaşa girmelerini isteyeceğiz.

Stalin:Kesinlikle.

II. Yuvarlak Masa Oturumu

Stalin:Türkiye savaşa girmezse bize devredilecek İtalyan gemileri Karadeniz’e getirilemeyecek; o zaman bunları Kuzey Denizine götürmek isteriz. İngiltere ve Birleşik Devletlerin gemiye ihtiyacı olduğunu biliyoruz, ama biz de fazla bir şey istemiyoruz.

Churcill:Kabul ediyorum.

Roosevelt:Ben de kabul ediyorum.

Churcill:Türkiye savaşa katıldığında yararlanacağımız bir nokta var. Türkiye savaşa girmekten korkar da tarafsızlığını bozmayı kabul ederse birkaç denizaltının ikmal gemileriyle birlikte Çanakkale ve İstanbul Boğazlarından Karadeniz’e geçmesine izin verilebilir. Amerikan denizaltıları Pasifik Okyanusunda birçok Japon Gemisi batırdılar, şimdi de Karadeniz’de işe yarayabilirler.

Stalin:Bu sorunun konuşulması bitti mi?

Churcill:Evet.

YALTA KONFERANSI Şubat 4-11 1945-Livadya Sarayında Beşinci Oturum 8 Şubat 1945

Churcill:Yapılacak konferansa Almanya’ya savaş ilan devletler yanında “dost devletler” de davet edilirse, Almanya’ya karşı bütün gücü ile savaşmış ülkeleri, savaş sırasında sallantıda kalmış ve hilekarlık yapmış olan ülkelerle konferansta yan yana oturmak kızdırabilirdi.

Roosevelt:Çağrılacaklar listesine İzlanda’yı eklemek istediğini bildirdi.

Churcill:İrlanda’nın da çağrılanlar arasında olmayacağını, çünkü Almanya ve Japonya ile ilişkilerinin olduğunu söyledi. Öte yandan, Churcill, herkesin razı olacağını ummadığı halde Türkiye’nin çağrılması için birkaç söz söylemek zorundaydı. Savaş patlamadan az önce çok tehlikeli bir dönemde Türkiye ile İngiltere bir ittifak imzalamıştı. Savaş başladığı zaman Türkler ordularının modern bir savaş için yeterince silahlı olmadığına inanıyorlardı. Gene de Türkiye’nin tutumu dostça ve her bakımdan yararlıydı. Türkler İngilizlere yardım etmeyi bile önermişlerdir; ama İngilizler onların önerisini kabul etmedi. Churcill kendine soruyordu: Türklere ölüm döşeğinde bir nedamet fırsatı verilemez miydi?

Stalin:Türkiye şubat sonundan önce Almanya’ya savaş ilan ederse çağrılması gerekir, diye cevap verdi.

Roosevelt ve Churcill buna katıldıklarını bildirdi.

POSTDAM KONFERANSI- 17 Temmuz- 2 Ağustos 1945Yedinci Oturum 23 Temmuz 1945

Truman:Karadeniz Boğazları ve Ulusal suyolları ile ilgili görüşümü, genel olarak belirtmeme izin verin. Bu sorunla ilgili durumumuz şöyle: Montreux sözleşmesinin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Karadeniz Boğazlarının bütün dünyaya açık bir su yolu olmadı ve bütün gemilere sağlanacak olan serbest geçme hakkının her birimiz tarafından güvenlik alınması gerektiğine inanıyoruz.

Stalin:Doğru.

Churcill:Sovyet Rusya donanmasına ve ticaret filosuna, hem savaşta hem barışta, Boğazlardan serbest ve engelsiz geçit sağlanması için Montreux sözleşmesinin yeniden gözden geçirilmesini kuvvetle destekliyorum. Başkana ve bu boğazlarda uygulanacak serbest rejimin tarafımızdan güvenlik altına alınması konusunda yaptığı öneriye bütünüyle katılıyorum. Üç büyük kuvvetin ve ilgili devletlerin garantisi etkili olacaktır elbet.

Truman:Montreux Sözleşmesinin değiştirilmesi konusunda aynı görüşte olduğumuz kuşkusuz doğru.

Churcill:Hangi amaçlarla değiştirileceği konusunda da.

Sekizinci Oturum 24 Temmuz 1945

Truman:Bundan sonraki konu, Karadeniz Boğazları ve uluslar arası nitelikteki ulusal su yollarında serbest ulaşım Amerikan Delege Kurulu bu sorunla ilgili önerilerini vermiş bulunuyor.

Stalin:Boğazlar sorunundan önce daha çabuk çözülmesi gereken sorunlar olmalı. Bu sorunlar ertelenebilir.

Churcill:Bu sorun, Montreux Sözleşmesinin düzeltilmesi için gösterilen istek üzerine İngiltere tarafından ileri sürüldü. Sovyet delegesi öyle istiyorsa ertelenmesine bir diyeceğim yok.

Stalin:Bu sorunun ertelenmesi daha iyi olur, Türkiye’nin fikride alınmalı.

Truman:Uluslar arası denetimi önerirken Boğazların kimsenin elinde olmayacağını söylemek istedik. Bu konudaki tutumumuzun doğru olduğuna Türkleri inandırmaya çalışacağız.

Stalin:Peki öyle yapalım.

Dokuzuncu Oturum 25 Temmuz 1945

Truman:Görüşmelerimize ara verirken, uluslar arası nitelikteki ulusal su yolları ile ilgili önerime bir daha dikkatinizi çekmek istiyorum. Dış işleri Bakanlarının bu önerimi de inceleyebileceklerini sanıyorum.

Stalin ve Churcill kabul ettiklerini belirttiler.

 On birinci Oturum 31 Temmuz 1945

Truman:Ulusal suyollarının sorunu çok ilgilendiriyor beni. Bu sorunu görüşerek bazı ilkeler üstünde anlaşmak iyi olacak. 25 Temmuzda görüştük bu sorunu bildiğim kadarıyla bir tek kere bile toplanmayan bir komisyona gönderildi. Ulaşım yollarının kullanılması konusunda kesin bir karara varılmasını çok istiyorum, çünkü bu yollarda gidiş geliş özgürlüğü çok büyük önem taşıyor. Ulusal suyollarının kullanışı için ortak bir siyasetin önemli bir katkısı olacağına inanıyorum. Bu sorunun ayrıntıları üstünde anlaşmaya varamamamız mümkün, ama kanımca, bu sorun çok önemli, burada görüşülmesi gerekir.

 30-31 Ocak 1943 Adana görüşmeleri, açık bir teklif değil ise de, 5-8 Aralık 1943’teki Kahire görüşmelerinde, bu talep açıkça ifade edildi. Ancak, Türkiye, askeri teçhizatının, sadece savunma esaslı olduğunu belirterek, yeni yardımlardan sonra savaşa girileceğini ifade etti. Gerçi bir ara Bakanlar Kurulu, savaşa katılmayı düşünür gibi olduysa da, Genel Kurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak buna direndi. Sonuçta, Türkiye, savaşa katılmayı geciktirdi. Bu arada, 1944 başında Fevzi Çakmak emekliye ayrıldı. Sonuç olarak, Türkiye’nin II. Dünya savaşına fiilen katılmayışı, İnönü ve Dış İşleri ekibinin takip ettiği başarılı bir dış siyasetin sonucudur.

Nizamettin BİBER

Uzman İnşaat Mühendisi 

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..