Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mayıs '16

 
Kategori
Tarih
 

II. Dünya Savaşı ve Maria Limanskaya

II. Dünya Savaşı ve Maria Limanskaya
 

Maria Limanskaya, Brandenburg Kapısı önünde


Savaş ciddi iştir. Resimde görülen Sovyet askeri Maria Limanskaya, 1945’te Berlin’de, Brandenburg kapısı önünde trafiği yönetiyor. Birkaç yıl önce bütün dünyada esip gürleyen Almanya yerle bir olmuş durumda. Bu kapıdan kim bilir kaç görkemli Alman Ordusu gurur ve şerefle geçti. Kendilerini, yenilmez, eğilmez, bükülmez gibi görüyorlardı. Ama hiç de sandıkları gibi olmadı.

Sovyetler Birliği halklarının ise savaş sonunda verdiği dile kolay, 20 milyon insan kaybına bakarak ne büyük acılar çektiğini anlamak o kadar zor olmasa gerek. Bugün Rusya’da bir aile yoktur ki fertlerinden birini savaşta kaybetmemiş olsun. Sovyetler, bu can kayıplarını telafi etmek üzere 800 bin kadını askere aldılar.

Maria Limanskaya da onlardan biriydi. 1942’de 18 yaşındayken orduya katıldı. Birkaç kez ölümden döndü. sıtmaya yakalandı, ancak savaşı sağ olarak bitirebildi. Bugün tatlı bir teyze olarak yaşamını sürdürmekte. Berlin’de Potsdam Konferansı (barış ve Almanya’yı paylaşım görüşmeleri) toplandığında o da trafiği yönetiyordu. Görüntüleri filme aldılar, bir gazeteci kendisiyle röportaj yaptı, bunlar gazetelerde yayınlandı ve II. Dünya Savaşının simgelerinden biri olarak ünlendi.

II. Dünya Savaşı elbette ki tek başına bir delinin (Adolf Hitler) üzerine yıkılacak bir olay değildir. Onun nedenleri ve bir geçmişi var.

1- I. Dünya Savaşının hesabı kapanmamıştı. Almanya, kendini aldatılmış gibi görüyordu. Daha herkes siperlerde iken, orduda bozgun, yenilgi yok iken Berlin’de birileri yenildiklerini ilan etmişti. Fransa’ya ve Polonya’ya toprak vermişler, ülke iki parçaya ayrılmıştı. Ama bir deliyle birlikte gelen yeni rejim hiç de böyle aşağılanmayı hak etmeyecek güçteydi. Kaybedilenleri geri alabilirler, hatta daha fazlasını yapabilirlerdi.

2- Dünyada İmparator değişimi tamamlanmamıştı. ABD yükselen bir güçtü ama karşısında ‘bayrağının üzerinde güneş batmayan’ Büyük Britanya vardı. ABD genişlemek istiyordu ama nereye? Çin’e mi? Çin ve Hindistan İngilizlerindi. Tam bu sırada ulusal birliğini tamamlamış olan Japonya, Çin’in Mançurya bölgesini işgal etti ve İngiltere bir şey yapamadı. Demek gücü oraya kadardı.

3- Yeni bir düşman olarak ortaya çıkan başka bir güç, Sovyet rejiminin batılılar açısından ne olacağı belli değildi. Sosyalizm, komünizm kendi ülkelerine de sıçrayacak mıydı? Kontrolü kayıp mı edeceklerdi? Sovyetlere karşı bir kez savaşmışlar ama kaybetmişlerdi. Onları durdurmak için ne yapmalıydı? Bir Alman deli Sovyetlere engel olabilir miydi? Ama sonradan evdeki hesap çarşıya pek uymadı. Batılılar düşman olacaklarına müttefik oldular. Polonya’yı gözden çıkarsalardı…

4- Fransa eski gücünden çok şey yitirmişti ama elinde çok büyük sömürgeler vardı. Gücüne göre bu sömürgeleri hak etmiyordu ve elinde tutamazdı. Peki bunlara hangi güç egemen olacaktı? Sovyetler mi, Japonya mı, Almanya mı?

Batılılar Çekoslovakya’yı kaybetmeyi, Almanya ve Avusturya’nın birleşmesini göze aldı. Ama Polonya’yı kaybetmeyi göze alamadı. Bunların çözümünü savaşta gördüler. Polonya bahane oldu. ABD savaşa hemen girmedi. Ayağını biraz sürüdü. Halbuki Alman denizaltıları Atlantik’te Avrupa’ya yardım götüren ABD nakliye gemilerini batırıyordu. Böylece İngiltere ve Fransa, zor durumda kalınca ABD onlarla sömürgeler ve dünya paylaşımı için pazarlık etme şansı buldu. Aynı I. Dünya Savaşında olduğu gibi olaylar zincirleme reaksiyon şeklinde gelişti. Almanya ile Japonya müttefik oldular. Japonya, Hawai’de Pearl Limanını ansızın vurunca ABD de savaşa girdi. Almanya ve Sovyetler Birliği, iki can düşmanı şaşılacak bir şekilde dostluk ve saldırmazlık antlaşması imzalamışlardı. Buna bağlı olarak Polonya’yı aralarında paylaşmışlardı. Fakat Almanya ansızın Sovyet topraklarına giriverdi ve antlaşma ortadan kalktığı gibi Sovyetler otomatik olarak İngiltere ve ABD’nin (Fransa çoktan işgal edilmişti) müttefiki olmak zorunda kaldı. Savaş sonunda Avrupa ve Almanya dümdüz oldu fakat İngiltere ve Fransa da Almanya gibi savaşın kaybedenlerindendir, ABD’ye karşı kaybetmişlerdir. Neredeyse bütün sömürgelerini ABD’ye verdiler. Kore, Vietnam, Çin örneğin. Ulusalcılık pekişti. İngiltere Çin ve Hindistan’ı kaybetti. Savaştan sonra Çin’de geçici olarak komünist rejim kuruldu. Oralarda da kim bilir ne acılar yaşanmıştır.

Savaş şartları günümüzde eskisinden çok daha kötüdür. Artık savaşlar cephelerde veya cephelerin geçtiği yerlerde olmuyor. Ölenlerin büyük çoğunluğu asker değil, siviller. Böyle bir acıya katlanabilir miyiz?  Denk getirebilirsem kısaca ABD iç savaşını da yazmak istiyorum. İç savaş diğer savaşlara benzemez. Kardeş kardeşi vurur. Acısı diğerinden çok daha büyüktür. Onarması çok daha zordur. Savaş isteyen Ali Kemallere duyurulur.

 
Toplam blog
: 153
: 18932
Kayıt tarihi
: 27.09.09
 
 

Antakya 1955 Doğumluyum. O.D.T.Ü. Mimarlık Fakültesi 1982 Mezunuyum. O zamandan beri firmalarda m..