Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Aralık '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İki çocuklu bir annenin kentli olma özlemi

İki çocuklu bir annenin kentli olma özlemi
 

Hiç muhteşem bir deneyim olarak gördüğünüz ve hatta yaşadığınız bir dönemin şaşırtıcı içlenmelerine tanık oldunuz mu? Kendi hayatınızla ilgili yani?

Annelik büyülü bir ödül... Sürprizli, şatafatlı ve yüce bir deneyim. Hele ki ikinci kez yaşanıyorsa. Her ne kadar bu buzdağının bir de görünmeyen yüzü var desem de... Burada size uykusuz ve sinirli geçen gecelerden bahsetmeyeceğim. En azından bu ilk yazımda. Bilen biliyor zaten tekrara gerek yok.

Başka bir şey var!

Zihnimin kıyılarında, kalbimin kuytularında ve kalemimin ucundan damlayan mürekkebin izlerinde.

Bir içlenme,

bir serzeniş,

bir kendi kendine itiraf edememe halleri.

İçten içe duyulan bir özlem, bir kıpırdanma belirtileri. Eğer siz de kentli bir kadınsanızve anneyseniz bu hislerin nedenini anlayacaksınız.

İstanbul, her zaman başı bulutlu bir sevda olmuştur benim gözümde. Hem delice kaçmak istediğim; hem de köklerimi her gün düzenli olarak suladığım bir "yerinden kıpırdayamama" durumu.

Seviyorum böyle olmayı

Her ne olursa olsun hayatımda, sabahları bu şehirde uyanmayı...

Ne diyordum? Evet bir içlenme ve serzeniş duygusu sarıp sarmalıyor beni bugünlerde. Zaman zaman kendimi süzüyorum göz ucuyla. Ah diyor içimdeki ses,şöyle bir çıksam; çantamı koluma takıp topuklu ayakkabılarımı giysem, boynumdaki şalı şöyle bir savursam hafif bir parfüm kokusuyla. Biraz allık, rimel,ruj. Elimde gideceğim tiyatronun bileti ile hızlı hızlı yürüsem...

Arkadaşlarımla buluşsam Arnavutköy'de, Emirgan'a doğru yol alsak.Uzun zamandır duyup da gitmek istediğim sergiyi görsek mesela! Yahut puslu bir akşamüstü ışıl ışıl bir cadde üzerinde şarabı, peyniri iyi olan bir restoranda birkaç dostumla buluşsam ve azıcık laflasam.

Bir başka gün bir iki kitapçıya uğrasam listemdeki kitapları almak için. Hem belki güzel bir de müzik seçerim ya da iyi hazırlanmış bir defter. Dolaşırım kendi başıma, bir damla düşer burnumun ucuna, bir araba geçer yanımdan çamurlarını döke saça. Hafifçe yana kaçar kurtulurum şanslı günümdeysem eğer.

Belki de Üsküdar'dan bir motora biner Beşiktaş'a geçerim. Sonra biraz dolaşır, Akaretler'den yukarılara çıkarım. Eski bir dostla karşılaşırım kimbilir. Ayaküstü evimi, çocuklarımı anlatırım ona; sımsıcak kucaklar hoşçakal derim ayrılırken...

Güzel bir yemek, kaliteli bir kahve, mağaza vitrininde takılı kalmış bir zihin, İstanbul'u bolca içine çeken bir nefes, bir taksiye dur işareti, aceleyle açılan bir şemsiye, eskilere-anılara dair bir sokak perspektifi ve daha nicesi...

Çok mu hayal kurdum acaba?

Yooo...

Sadece

İki çocuklu bir annenin kentli olmayı özlemesiydi bahse konu detaylar

Huzurlu, mutlu, çocuklarının varlığında kaybolan ama yine de bu şehrin sabahlarında uyanmayı seven kentli bir kadının kendisi ile konuşmasıydı.

Evet

Sadece bu...

 

 
Toplam blog
: 15
: 1080
Kayıt tarihi
: 18.12.12
 
 

Hayatın sıradan olmadığını düşünen, bir yanı yazma eylemi için deli divane olan, iki harika annel..