Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Aralık '14

 
Kategori
Güncel
 

İki dönük Sırt

İki dönük Sırt
 

Yitip giden hayat, geride kırık kalpler bırakır


İlk önce çok güzel başlar hayat. Tozpembedir her şey…

Canımlar, cicimler, hayatımlar, sevgilimler, kadınım, erkeğim, kalbim, neşem…

El ele, diz dize, göz göze geçer zaman..  Çiçeklerle ödüllendirilir kadın, resimlerle taçlandırılır çoğu zaman. Sonsuza bir kanıt, bir belge bırakarak..

Aynı masada karşı karşıya yenilen yemeğin keyfi bir başkadır. Televizyonun karşısında aynı fincandan bile içilir, çaylar.. Kahvaltı sonrası içilen kahvenin tadı, keyfi, başkadır… O kahve kokusu bile bir başka gelir

İki dirhem bir çekirdek olunduğunda bayram günleri, ne güzeldir akraba ziyaretleri. 

Eşofmanlarla bile, sümsük sümsük oturmalar bile güzeldir pazar günleri. Hele Pazar alışverişleri paha biçilmezdir.

Sonra aynı yatakta geçen, bitmesin istenen o geceler. Akşamın iple çekildiği gündüz saatleri ne sıkıcıdır.

Sonra ilk gelen çocukla doruğa ulaşan mutluluk hesap edilemez, paha biçilemezdir.

Ve sonra da belki, ikinci bir çocuk…

Evin neşesidir, bereketidir denir çocuk için. Sıkıntıdır da aynı zamanda, problemdir. Çünkü ev ekonomisini kemiren bir kemirgendir. Ergen olana kadar, sonrası, hatta evlenene kadar bir canavara dönüşür adeta… 

Ve hayatın zorlukları ile tanışmalar.. Üstesinden gelmek için çırpınmalar..

Düzenli bir hayat, kadının ev içinde çalışıp, didinmesiyle, sabahtan akşama bir emek sarf etmesi, erkeğin, aldığı maaşı hak edecek bir çaba içinde olmasıyla, yorgunluk, bitkinlik, bıkkınlık başlar..

Ufaktan başlayan atışmalar, bağrışlar, gürültülü tartışmalara, ardından kavgalara dönüşür. Kalp kırmalar başlar.

Farklı frekanslardan yayın yapılmaya başlanmıştır artık. Taraflar birbirini anlamazlar, anlamak için çaba sarf etmezler. Çünkü herkesin kendine göre bir sorunu vardır. Her bireyin kendi sorunu önceliklidir. Kadın erkeği, erkek kadını kendisini anlamamakla suçlar. Oysa belki de ikisi de haklıdır kendince…

Ama dedim ya, frekansları farklıdır. Aynı idli konuşmazlar. Duyguları, hisleri, beklentileri farklıdır.

Güllük, gülistanlık olan hane, dört duvar arası, dört duvar zindan gibi gelir artık. İletişim kopmuştur. Yataklar bile ayrılmıştır, artık gece biran önce bitsin, gündüz başlasın istenir. Akşamları sakin geçsin istenir. Ama ufak bir kıvılcım, aleve, alev yangına dönüşmeye hazırdır. Çünkü taraflardan biri barut, diğeri kibrit gibi dolaşır ortada. Saygı bitme noktasına gelmiştir. Sevgi bavulunu toparlamaktadır.

Ya çocuk, çocuklar. Onlar bu psikolojik savaşın ortasında aslında dikensiz bir güle benzerler. Kusurları olabilir, ancak günahları yoktur. Orta oyununda pişekar. Zaman zaman sert esen rüzgârda, bir oraya, bir buraya savrulan bir başak dalı gibidirler. Çoğu zaman da, uçup giden sonbahar yaprakları gibi, kala kalırlar ortada. Kırıp kalpler, yitip gitmekte olan bir yaşama evrilir hayat.

Yüksek perdeden konuşmalar, çoğu zaman ağızdan çıkan kötü kelimelerle geçen tartışmalarla sorunlar çözülemez.  Bazen soğuk, bazen sert rüzgarlar içinde debelenen bir tekne gibi olmuştur hayat. Halledilemeyen sorunlar birikerek tepelere,  dağlara dönüşmüştür artık. Bu dağları aşmak kolay olmaz.

Bir zaman sonra, sert rüzgârlar, gök gürültüleri dinse de, yerini yağmurlara bırakır.

Sararan güz yaprakları gibi, sararmaya başlar ilk günkü resimler, artık flulaşır yitip gitmekte olan hayat, her ne kadar devam etse de, ettirilmek istense de çocukların hatırı vardır neticede. Hatırlanmıştır. Tüm bu hengâmenin ortasında, olan çocuklara oluyordur. Ve katlanılır her şeye…

O güzel günler geride kalmıştır. Bitmiştir cicim yılları. Bundan sonra, ömür böyle geçer artık.. Hüzün de olsa sonunda, katlanılacaktır farklı rollerdeki hayatın biçtiği rolleri oynamak.  

Artık iki dönük sırt vardır o dört duvar arasında.. Bir de kaybolan hayatlar !..


../..

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..