Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

AYFER AYTAÇ GAZETECİ YAZAR

http://blog.milliyet.com.tr/ayferaytac

17 Kasım '18

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

İki Komşu Kaynaştı

İki Komşu Kaynaştı
 

Burdur Gölü Dikkuyruk Kuşlarının Konağıydı.


Devlet çalışıyor. Köylünün şehre ulaşımı kolaylaşıyor. Köylü şehirli kaynaşıyor.
 
Isparta Burdur yolu çift yolu tamamen tamamlanmış, eski yol çoktan körelmiş. 
Üzerinden kuşlar bile uçmuyor. 
 
O yönde bağı bahçesi olanlar, arıkaltı denilen yoldan yaya yürüyüp, yolun kıvrımından bahçelerine sekiveriyorlar.
 
Yeni yolun yapımını en son gördüğümde yolun bir kısmı bitirilmiş, öteki tarafın mucuru dökülmüş, asfaltlanacak seviyeye getirilmişti.
 
Son halini gördüm, bitmiş ve trafiğe çoktan açılmış. Fakat yol biraz standartlara uygun olmamış, engebeli ve yol kenarlarının bariyerleri gerektiğinden fazla. 
Üstelik bir yandan, öbür yana geçiş kolaylığı sağlanmamış, barikatlar aşılarak karşıdan karşıya geçilebiliyor. İleride buna yönelikte, belki üst geçitler yapılarak çözümler bulunur. İnsanların hayatları güvenceye alınır. 
 
Burdur, malum bize en yakın komşu il. Geresin köyü (Gelincik) üzerinden gidildi mi, hemen Burdur'a iniveriyorsunuz. Bilindik yoldan gidilirse de 40 dakikalık yolu var. 
İşte bu yol çift yol olarak yapıldı. Şimdilik yol inşaatının bana göre eksiklikleri olsa da 'bitirilip hizmete girdi' denildiğinden, bazı tereddütlü vatandaşlar bazen eski tek şeritli yol üzerinde seyir ediyorlar. 
 
Bu duruma hem sevindim, hem üzüldüm doğrusu. Sevincim elbet üç güzergahı çift yol olan Isparta'nın, Burdur tarafı eksik kalmıştı. Şimdi Dinar kavşağından, ‘Yağbasan’dan’ ötesi de Burdur iline kadar çift yol olarak düşünülmüş ve yapılmış. Böylece dört bir yanımız, çift yolla donanmış şekilde. 
Üzüntümse “bu çift yolun dediğim şekilde tamamlanması halinde, Dereboğazı güzergahından giden Antalya yolcularımızı hepten Burdurlular mı alır” a yönelik oldu. Çünkü yol benim mükemmel bulmadığım halde bile vızır vızır araç kaynıyor.
İzmir, İstanbul, Ankara istikametinden gelen bazı otobüs firmaları, Isparta’yı görmeden Burdur üzerinden Antalya’ya ulaşıyorlar. 
Çift yolun eksiksiz bitirilmesi halinde; bu yolu tercih edecek firma sayısında artış olur diye düşünüyorum.
 
Ne yazık ki, bunca alternatifli nimet akmasına rağmen, bu nimetleri yararlanıcı imkâna çevirememiş Burdur ili; hala kasaba görünümünde. 
Kısa dönem paralı askerlik Burdur’da çok yapıldı. Süt fabrikaları, şeker fabrikası (şekerler satıldı galiba) Burdur’da, silah fabrikası Burdur’da. Artık üniversiteleri de var ve bu sayede öğrenci geliri de yansıyor. Organize sanayileri var. Daha neler neler var. İşsizi yok, evsizi yok, dar gelirlisi yok. Fakat il, hala il oluşunu, büyümesi, gelişmesi gerektiğini umursamaz hallerde. 
 
Her neyse Burdurluları fazla kızdırıcı konulara girmeyelim, komşumuzu darıltmayalım. Gerçi komşumuzun iyiliği için konuşuyorum, ama yine de alınmalarını istemem. Durum vaziyetleri nihayetinde kendi tercihleridir. 
 
ISPARTALI'YI YEDİR, BURDUR'U GİYİNDİR.
 
Ispartalılar halı dokuduğu yıllarda çok kazanan olduğundan bolca et yerlermiş. Kebapsız iki gün geçirmezlermiş. Boğazlarına düşkünlermiş. Giyimlerine fazla önem vermezlermiş. Burdurlular da tam aksine giyinim kuşanmayı severlermiş. "Kör boğaza ne tıksan gider" diyerek, kazançlarının çoğunu dış görünümlerine harcarlarmış. "Hasırın üstünde yatar, kuyruğu dik tutar" sözünün misali gibiymişler. Ânı yaşar, geleceği pek düşünmezler bilinirlerdi.
Bu bakımdan Burdurlulara eski yıllarda dik kuyruklular denilirdi Ispartalılarca. 
Burdur bu yaklaşıma sitem ederdi. kıskançlık olarak değerlendirirlerdi.
 
Burdur gölü geniş bir alana yayılırdı önceleri, karşı yöredeki kasabaya, Keçiborlu’ya kayıkla ulaşım sağlanırdı. Gölün üzeri ise göçmen kuşlardan olan, dik kuyrukların istilasına uğrardı. İşte bu yüzden Burdurlular dik kuyruklarla birlikte anılırlardı. 
 
Şimdi Burdur’un gölü küçülmüş, suyu azalmış, çevresi iyice kurumuş, karşıdan göründüğü kadarıyla gökkuşağının mavi renginin yere yansımış hali gibi. Uzaktan bakıldığında ince ve dar bir alanda, belli belirsiz mavilik görüntüsü mevcut bulunuyor. Dibe vurmak ne demekmiş, gölde anlamış. 
 
Sanki son çırpınışları gölün, dayanma sınırını tüketmiş. Yok, oluşunu kimselere gösterememiş. 
Kukuman kuşu gibi dalıp gidiyor insan, gölün eski halini ve bu zavallılığını kıyaslamaya kalkınca. Bir tek dik kuyruk konmuyor artık üzerine, güneş bile küsmüş gibi ışığını göle dik vurmuyor. Bunun içinde Burdur gölü ışıl ışıl parlamıyor.
 
Keçiborlu’nun Senir kasabasına Burdur’un köylerinden yaya ulaşım yapılabiliyor artık. 
Eskisi gibi kayıklar yok gölün üzerinde.
Göl çekildikçe çoraklaşmış toprak tuz tarlaları görünümünü almış. Burdur’un çerçin köylüleri bu ak yaşmak sarılmış toprak ananın üzerine besihaneler kondurmuşlar. Süt inekçiliği yapıyorlar. Burdur gölü, kuş sesleri yerine inek ‘moo’lamalarını dinliyor gayri. Gölün hal ve gidişatı hiç iyi değil anlayacağınız.
 
Ayfer AYTAÇ - ayferaytac.com
 
 
Toplam blog
: 622
: 205
Kayıt tarihi
: 08.12.14
 
 

Gazeteci-yazar ..