Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ağustos '15

 
Kategori
Siyaset
 

İki partili siyasete doğru

İki partili siyasete doğru
 

Siyaset


Türkiye Cumhuriyetinin kurucu partisi; Cumhuriyet Halk Fırkasıdır. Bu parti, gücünü ihtilalcı bir partiden almış ve Türk siyasetinin merkezine oturmuştu.  

Cumhuriyet tarihi ikinci bir parti kurma girişimlerine sahne olmuş ama bu kurulan partilerin yaşatılması pek mümkün olamamıştı.

Dünya konjonktürünün demokrasiyi teşviki, çok partili siyaseti öncelemeyi gerektirmişti.

Anadolu’da yaşayan halkın yoksulluğu, çaresizliği, ekonomik zorlukları, eğitim ve sağlık alanındaki yetersiz kazanımları kitle öfkesinin kabarmasına zemin oluşturmuştu.

Bu öfkeli halkın gazını almak, sıkışan siyasi atmosfere yeni havalandırma kanalları açmak kaçınılmaz bir hal almıştı. CHP’den ayrılan Celal Bayar ve Adnan Menderes bu siyasi görevi üstlenmiş ve sisteme adeta soluk aldırmıştı.

Sonrasında, Menderes’i darbeyle sistemin dışına iten güç, Süleyman Demirel’i mehdi gibi karşılamıştı. Halkta da bu algı oluşturulmuştu.

70’ler AP ve CHP’nin sırayla iktidara gelme yılları. Seçimi kazanan parti en fazla dört yıl iktidarda kalabiliyordu. İktidarda yıpranan parti muhalefette yerini alıyordu. İktidardaki parti yandaşlarına iş imkânları veriyor, devletin diğer bütün imkânlarını kullanmaktan ve yandaşlarına kullandırmaktan da geri durmuyordu. Sırayla iktidara gelmek rutin bir siyaset halini almıştı.

1980 darbesinden sonra ilk seçimlerde (1983) iki partiye yer verilmişti siyasette: MDP (Milliyetçi Demokrasi Partisi) ve HP (Halkçı Parti). ABD’nin etkisiyle bir parti daha eklendi Türk siyasetine;  İki buçuk parti olsun bari dendi. Amerikancı ve kalkınmacı parti (ANAP) ile beraber Özallı yıllar başlamıştı. Özal, milliyetçi, muhafazakâr siyasetçilerin yanı sıra sosyal demokrat siyasetçileri de partisi içinde barındırmıştı.

90’lı yıllarda “Milli Görüş” geleneğinin partisi olan Fazilet Partisi iktidarda denendi. Ekonomik yönden başarılı olan parti,  dış siyaset konusunda ABD ve İsrail eksenine uygun siyaset üretemedi ve oyunun dışında kaldı.

Gelişen dünya konjonktüründe Erbakanlı, Ecevitli hükümetler ABD siyasetine uygun değildi. Irak’ın işgaline karşı duruş sergileyecekleri aşikârdı. Tasfiye edilmeleri gerekiyordu ve tasfiye edildiler. Irak’ın işgali ve “Ortadoğu”nun dizaynı için yeni bir hükümete ihtiyaç duyuldu.

“Cem Boyner”li YDH gibi hareketler, partiler de görücüye çıktı ama başarısız oldu. 

Bir grup Milli Görüşçünün gömlek değiştirmesi sonucunda “Adalet ve Kalkınma Partisi” (AKP) ortaya çıktı.

AKP, ABD- Avrupa desteği ve Arap sermayesi bir süre Türkiye’nin yükseliş trendi olmuştu. Silivri mahkemeleri, askerin tasfiyesi önemli bir kilometre taşıydı. Kürt sorununa barışçıl bir çözüm arayışı toplumda önemli bir kredi buldu.  Çatışmasızlık ortamı taraflara nefes aldırdı.

 Ama “gezi hareketi” ilk şok, ilk kırılma noktası oldu. Ulusalcıların, solcuların ve Alevilerin (bazı İslamcı grupların) ön planda olduğu bu hareket hükümeti sarstı. Erdoğan’ın gücü ve kararlı tutumuyla atlatıldı görünse de İslamcı iktidarın bilinçaltında derin izler bıraktı. İkinci gezi korkulu rüya halini aldı.

AKP sayesinde devletin İslamcılarla sorunu bitmişti. Ama Kürt ve Alevi sorunu büyüyerek devam ediyordu.

Son seçimle birlikte dört parti meclise girdi. Yıkılmaz diye bilinen AKP,  HDP’nin barajı aşmasıyla yıkılmıştı. İktidar tarafında beklenen bir şey değildi. İktidardaki İslamcı siyasetçiler uzun süre bu şoku üzerlerinden atamadı.

Koalisyonlu bir dönem başlamıştı. Hükümet kurmak oldukça sıkıntılı bir şekilde geçecek gibi görünüyor. Koalisyon mu, erken seçim mi muamması halen sürüyor. İbre erken seçimden yana olsa da.

Çözüm süreci yüzünden seçim kaybettiğine inanan AKP (Erdoğan) , bu sürecin tersine dönmesiyle seçime gidilmesi gerektiğine inandı. Tabii ki, tekrar tek başına iktidara gelmek için.

Türkiye bu koalisyonlu, sıkıntılı dönemi atlatmak için yeni yapılanmalara gidebilir.

Şimdi de 70’li yıllarda olduğu gibi sırayla sağ ve sol hükümetler iş başına gelebilir. Bu dönüşüm hem sistemi rahatlatır hem de halkı yormaz.

Bazı kesimler 13 yıldır devlet kadroların uzak kalmıştır. Çok sayıda iş adamı devletten ihale alamamıştır. Bu açlık bazıları için iktidarı elzem kılıyor.

AKP,  ismindeki “adalet” kavramını atıl hale getirmişti. MHP ise her fırsatta AKP’ni kurtarmayı milli görev olarak görmekteydi. “Milliyetçi Kalkınma Partisi” yeni bir sinerji oluşturabilir.

CHP’nin % 30 bandını aşması imkânsız gibi. Tabii ki, iktidar da hayal gözüküyor. Sol birleşse güç elde eder, iktidara aday olur.

Sürekli muhalefette kalmak HDP’yi de yorar. Bir araya gelip “Cumhuriyetçi Halkın Demokrasi Partisi”ni kurabilirler.

Dört yılda bir görev değişimi siyasileri de, halkı da mutlu eder.

 
Toplam blog
: 22
: 597
Kayıt tarihi
: 10.01.15
 
 

Şiir ve sinema ile ilgileniyorum. Üç şiir kitabım var.      ..