Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

kevser şekercioğlu akın

http://blog.milliyet.com.tr/kevser

08 Temmuz '07

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

İki pencereden evlilik manzaraları

İki pencereden evlilik manzaraları
 

Uzun yürüyüşten sonra kısa günde elde edilen kar hanesine enerji ve pozitif düşünceler yüklenerek geldim evime sabah sabah ve de aç karnıma. Yolda aldığım simit ve poğaçaları kedi ve köpeklerle paylaşmaya çalıştım biraz korkarak.

Kahvaltı ve sabah kahvesinden sonra gazeteleri okumaya başladım. Hürriyet Gazetesinde yayımlanan bir haber dikkatimi çekti; TEMİZLİK YAPMAYAN EŞ TAZMİNAT DA HAK ETMEZ.

Yargıtay’dan Ev Kadınlarına İkinci Üzücü Karar: Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, boşanma davasında kocayı kusurlu bularak geliri olmayan ev kadınına nafaka ve tazminat ödenmesine karar veren yerel mahkeme kararını bozdu. Yargıtay’ın gerekçesinde “Ev temizliği yapmıyor ve ev işlerini aksatıyorsa kadın kusurludur’ denildi. Davaya ikinci kez bakan yerel mahkeme, Yargıtay’ın bozma kararına uyarak tazminatı kaldırdı.

KOCAM BENİ DÖVÜYOR:

Selva A. Bir yıl önce evlendiği kocası Abdulrahim A’nın evlendikten sonra değiştiğini, kendisini dövdüğünü, istemediği halde zorla cinsel ilişkiye girdiğini ve çok cimri olduğunu öne sürerek boşanma davası açtı.

TEMİZLİK YAPMIYOR:

Karim temizlik yapmıyor. Ev işlerini aksatıyor. Çamaşırları yemek tenceresinde kaynatıyor. Vücudunun bozulacağını gerekçe gösterip çocuk yapmak istemiyor iddasında bulundu.

Her üç açıdan da içler acısı bir komedi gibi göründü gözlerime. Mahremiyetin gözler önüne serilmesinin ucuz diyalogları. Bitim noktalarındaki aynı uyduruk ve basit senaryonun yeteneksizce oynanması ne garip. Karara mı yoksa davanın taraflarına mı üzüleyim bilemedim.

Ekonomi sayfasında yazmasına rağmen zaman zaman yaptığı yorumlar ve yayımladığı fıkralarla sevdiğim Şükrü Kızılot’u okurken güldüm. Fıkralar, ekonomiyle alakalı yazılar, ekonomiyle alakası olmayan ilginç bilgiler ve evlilik üzerine bir yazı. Çok hoşuma gittiği için aynen paylaşmaya karar verdim okumayanlar için bir hizmet maksadıyla.

EVLİLİK AĞACI:

Yeni evli bir çift vardı. Evliliklerinin daha ilk aylarında, bu işin hiç de hayal ettikleri gibi olmadığını anlayıvermişlerdi. Aslında birbirlerini sevmiyor değillerdi. Son zamanlarda o kadar sık olmasa da evlenmeden önce sık sık birlirlerini çok sevdiklerine dair ne kadar da dil dökmüşlerdi. Ama şimdilerde, küçük bir söz, ufak bir hadise aralarında orta çaplı bir kavganın çıkmasına yetiyordu. Bir akşam oturup ilişkilerini gözden geçirmeye karar verdiler. Her ikisi de, boşanmayı istememekle beraber, işlerin böyle gitmeyeceğinin farkındaydılar.

Erkek, “Aklıma bir fikir geldi” dedi. “Bahçeye bir ağaç dikelim ve eğer bu ağaç üç ay içinde kurursa boşanalım. Kurumaz da büyürse bunu bir daha aklımızdan bile geçirmeyelim. Bu süre içinde de ayrı ayrı odalarda kalalım.”

Bu ilginç fikir hanımının da hoşuna gitti. Ertesi gün gidip bir meyve fidanı aldılar ve birlikte bahçeye diktiler. Aradan bir ay geçti. Bir gece bahçede karşılaştılar Her ikisinin de elinde içi su dolu birer bidon vardır...

Kaç tane çiftin ellerinde su dolu bidonla ağaçlarını suladıklarını bilemem ama öyle güzel ve yorumsuz bir hikaye ki keşke herkes okuyabilse ve uygulayabilse. Evliliğin maksadının ev temizliği ya da geçim kaynağı olmadığı nasıl anlatılır acaba her iki taraftan da insanlara. Ya mahremiyetin kutsallığının paçavra edilmesinin telafisi nasıl sağlanır?

Ya severek aynı evi-yatağı-hayatı paylaşan insanları böylesine (Bu ben dahil hepimiz için geçerli) birbirine düşman eden yaşanamamışlıklar nasıl onarılır?

Kim içindeyse güzel fidanları hiç solmasın diye dua edebilirim ancak gerisi size kalmış. Hatta sadece fidanın yaşaması için değil, güzel çiçekler açması ve çok lezzetli meyveler vermesi için değiştiriyorum dualarımı.

 
Toplam blog
: 374
: 869
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

1965 Akçakoca doğumluyum. Evli ve dört kız annesiyim, küçük bir kızın  anneannesiyim. A.Ü. Halkla..