Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Kasım '07

 
Kategori
Edebiyat
 

İki şair iki sevgi dolu şiir

İki şair iki sevgi dolu şiir
 

Piraye'dir Nazım'ın en büyük aşkı...
Ugruna mapusta şiirler yazdığı, özlediği kadın
Nazım'dır Piraye'nin sevdiği erkek...

Nazım hikmet bu kırmızı saçlı, içinde yeşil, kahverengi adacıklarıyla bal rengi gözlü, pembe beyaz genç kadını hemen benimsemişti. ama piraye açısından bir yakınlaşma öylesine kolay görünmüyordu. küçük çocukları olan dul bir kadındı, üstelik daha kocasından ayrılma işlemleri bile tamamlanmamıştı...

Nâzım’ın annesi Celile Hanım Piraye’yi iki çocuklu dul bir kadın olduğu için oğluna uygun görmüyordu. Piraye’nin ailesi ise nâzım’ı, komünist olduğu, ömrü cezaevlerinde geçeceği için kesinlikle istemiyor, kızlarına, “aklını başına topla, gençliğin sona ermeden, varlıklı bir adamla, doğru dürüst bir evlilik yap, ” diyorlardı. 1931 yılı bu havada geçti. ama iki ailenin uyarıları da bir sonuç vermedi. nâzım aşk konusunda kimseyi dinlemezdi.

nazımın kalbinin kızıl saçlı bacısıdır.

büyük şair'in,

sen ki heryerde "hazırı nazır"ımsın,
konuşamayız seninle,
duyamayız sesini birbirimizin:
sen benim sekiz yıldır dul karımsın...

dediği, hapishaneden hasretlik şiirleri yazdığı, geçmek bilmeyen yıllarda işkence içinde beklediği karısı.

aşkını en güzel dizelere döken kadındır. piraye'den nazım'a...

benimde en sevdiğim, bir sevgiliye, özlenene söylenecek, dile getirilen nadir şiirlerden biridir nazarımda...

BEN SENDEN ÖNCE ÖLMEK İSTERİM
ben,
senden önce ölmek isterim.
gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?
ben zannetmiyorum bunu.
iyisi mi beni yaktırırsın,
odanda ocağın üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
kavanoz camdan olsun,
şeffaf, beyaz camdan olsun
ki içinde beni görebilesin
fedakarlığımı anlıyorsun,
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
ve toz oluyorum
yaşıyorum yanında senin.
sonra sen de ölünce
kavanozuma gelirsin
ve orada beraber yaşarız
külümün içinde külün.
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi oradan atana kadar...
ama biz o zamana kadar
o kadar karışacağız ki
birbirimize
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
yan yana düşecek.
toprağa beraber dalacağız
ve bir gün yabani bir çiçek
bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse
sapında muhakkak
iki çiçek açacak:
biri sen
biri de ben.
ben
daha ölümü düşünmüyorum.
ben daha bir çocuk doğuracağım
hayat taşıyor içimden,
kaynıyor kanım.
yaşayacağım, ama çok, pek çok
ama sen de beraber
ama ölüm de korkutmuyor beni,
yalnız pek sevimsiz buluyorum
bizim cenaze şeklini.
ben ölünceye kadar da
bu düzelir heralde.
hapisten çıkma ihtimalin var mı bu günlerde?
içimden bir şey
belki diyor...

piraye nazım hikmet ran
18 şubat 1945


Bir diğer özel şair de Can Yücel'dir kanımca...
Seninle yaşlanmak istiyorum şiiri karşı cinsten beklenecek en güzel evlenme teklifidir kanımca. İçten söylenince ölünceye kadar unutulmayacak bir cümledir bence... Tüyleri ürperir insanın. kaldı ki günümüzde bu cümleyi sarf edecek kişi varmıdır bilmiyorum, kaldıysa ayakta alkışlarım tebrik ederim...


SENİNLE YAŞLANMAK İSTİYORUM


Seninle yaşlanmak istiyorum. Seneler geçsin, sen beni bil, ben seni bileyım istiyorum. Benim olduğu kadar dostlarının, dostlarının olduğu kadar benim ol istiyorum. Nice sıkıntı ve zorluk yaşayıp anlatalım

Yaşayalım kı, öğrenelim hayatı ve destek çıkmayı. Birbirimizin omuzlarında ağlamalıyız. Sen çok dertlenip, içip, arkadaşlarınla eve gelmelisin. Paylaşmalı ve beraber sıkılmalıyız. Öyle ki, yalnız sıkılmak sıkmalı bizi.

Yaşayalım ki, paramız olunca sevinelim. Güzel günlerimizi, evimizde, bır şişe şarap ve pijamalarımızla kutlamalıyız. Ya da bazen dostlarla ucuz biralar içerek... Böylece yaşamalıyız işte.

Sonra çocuğumuz olmalı, düşünsene, senin ve benim olan bir canlı. Geceleri ağladıkça sırayla susturmalıyız. Sen arada mızıkçılık yapmalısın. Ve ben söylenerek sıranı almalıyım. Yorgun olduğum için yemek yapmamalıyım, söylenerek yumurta kırmalısın. Hava soğukken birbirimize sıkıca sarılıp yatmalıyız.

Zaman su gibi akıp giderken, herşey yaşanmış bir hayatımız olmalı. Herşeye rağmen hiç bıkmamalıyız birbirimizden. Mutlu da olsa, kötü de olsa, yaşadığımız günler bizim günlerimiz olmalı. Saçlara düşünce aklar ya da gidince aklar, çocukları güvence altına alıp gitmeli bu şehırden.

Kavgasız, her sabah gürültüyle uyanılmayan, sessiz bir yere gitmeliyiz. Geceleri balkonda denizi seyredip, sandalyelerimizde sallanmalıyız. Eve gelip, benden kahve istemelisin. Çocuklar gelmeli zıyaretimize, geçmışteki hareketli günlerimizi anımsamalıyız...

Öyle sevmelisin ki beni, bu yazdıklarım korkutmamalı seni. Tebessümler açtırmalı yüzünde. Bir gün bu hayatı bırakıp giderken, sadece mutluluk olmalı yüzümüzde, birbirimizi sevmenin gururu olmalı "herşeyde".

CAN YUCEL

 
Toplam blog
: 5
: 4393
Kayıt tarihi
: 21.08.07
 
 

11 yıldır özel bir anaokulunda görev almaktayım. Anaokulu öğretmenliği, idareciliği zevkli olduğu..