Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mart '09

 
Kategori
Güncel
 

İki sohbet, üç bira, beş cop, on beş tekme!

İki sohbet, üç bira, beş cop, on beş tekme!
 

Kaynak:Milliyet.com.tr


Yirmi yaşında iki genç adam M.S ve M.B., çocukluktan beri arkadaşlar ve ne tesadüftür ki aynı gün askere gideceklerdir.

Ortak heyecanları, kaygıları vardır, elbet ailelerinden gayrı gönüllerinin kaydığı sevgilileri de, en azından uzaktan uzağa beğendiği bir kız… Mutlaka!...

Kim bilir neler konuşmuşlar, ne dertlerini paylaşmışlardı o gece, yirmi yaş gençliğine yakışır kahkahalar da atmışlardır, hüzünlenip az biraz duygusala da bağlamışlardır…

Asker öncesi iki genç kah hüzünleri kah gülüşleri paylaşırken birer birayı “Şerefe dostum!” diye çarpmamak olmaz!

İkinci biralarda “En kötü günümüz böyle olsun!” da demişlerdir kesin…

Adana’nın bir sokağında kaç biralık iyi dileklerde bulundular bilemeyiz, ancak iki arkadaşın ellerinde biralarla sohbetinden rahatsız olan bir vatandaş “Alkol alıp çevreyi rahatsız ediyorlar!” ihbarında bulunmuş!

Ve ne olduysa bundan sonra olmuş!

“Görevli memura mukavemet suçundan” çıkarıldıkları mahkeme tutuklanmışlar!

Bir gencin babası diyor ki: Yirmi yaşında, içkiliymiş, ceza verildiyse mutlaka hatalı davranmıştır diye düşündüm. Ancak yakındaki bir iş yerinin güvenlik kamerası tarafından kaydedilen görüntüleri izlediğimde tüylerim diken diken oldu!

Video kayıtları olayın gelişmesini şöyle gösteriyor: Polis aracı gençlerin bulunduğu yere geliyor, aracı kullanan polis gençlerden birini aracın yanına çağırıyor, yürüyüşlerinden belli, içkililer, diğer arkadaşı çekiştiriyor, “Hadi gidelim!” babında sanırım ve o anda araçtan beş polis iniyor ve dövmeye başlıyorlar iki müstakbel asker gencimizi!

İçkili gençler, dayak karşısında yere düşüyorlar ama kesmiyor bu durum polisleri ve sürüyerek aracın arka tarafına çekip, bir de orada copluyorlar, ellerini kelepçeledikten sonra dahi bitmiyor hınçları yani!...

Önce polis haklıdır mutlaka diye düşünen gencin babası izledikten sonra video kaydını “İki sarhoş genç, çok mu zordu bunları etkisiz hale getirmek? Kaç polis üstlerine çullanıp, coplarla, tekmelerle dövmesinin gereği mi vardı?”

Diğer gencin ağabeyi “İzleyince insanlığımdan utandım” diyor, “Kelepçelemişler hala tekmeliyorlar, copluyorlar!”

Hakkımızı arayacağız, gerekirse insan hakları mahkemesine müracaat edeceğiz demeyi de ihmal etmiyorlar!

……

Çok yazık!

Ya o güvenlik kamerası olmasaydı?

Orası çok daha yazık ve vahim!

Ah güzel memleketim!...

……

Haber altı yorumlarda iki ayrı görüş vardı: Bir grup polisin dayak atmasını eleştiriyordu, böyle bir hakkı olmadığını, hele hele kelepçeledikten sonra devam eden dayağın bir insanlık ayıbı olduğunu vurguluyordu.

Diğer grup ise polise tamamen hak veriyor, bazıları gerçi bu kadar dövmese iyi olurmuş tarzında aç kapa parantez yapsalar da, ancak gençlerin içki içmelerinin, hele ki sokak ortasında, tamamen bir suç teşkil ettiğini, bu cezayı hak ettiklerini savunuyorlar.

Polisleri alkışlayanlar da var yorumcular arasında!

Gerekçeleri ise “Karımıza, kızımıza sataşırlar” kaygısı, ya da dinen yasaklanmış olması!

……

“Aman ha, karımıza, kızımıza bir yanlış yapılmasın!” kaygısıyla karısını, kızını eve hapseden, etraftaki herkesten şüphelenen kişilere oldum olası ısınamadım ben!

Neden derseniz, bir kere her insanın kendini korumayı öğrenme, bilme hakkı vardır, ne kadar korursanız koruyun, sürekli yanında olamazsınız, evlendirir damada teslim edersiniz, ölürsünüz karınız da kızınız da kendi başlarına kalır!

İkinci nedeni ise bu tür kaygılar duyan insanlar kendilerinden bilir işi! Kendi gözü, aklı, nefsi hep başkalarına kayıyordur kesin, herkesi de kendi gibi sanıyordur!

Üçüncü olarak da biliyorum ki bu kadar şüpheci kişilerin kişilikleri tam olgunlaşmamıştır, etraftan deli gibi sakındığı karısı ve kızına aslında en büyük zararı verenler de kendileridir! Hapsederler, döverler, söverler, sonra da aman ha kapımızın önünde içki içen gençler var, mazbut ailemize zarar verir şimdi bunlar diye dellenirler!

……

Bir de işin dinsel boyutu var, oraya hiç girmeyeyim şimdi, yoksa ben de dellenirim!

Yine de tutamayacağım kendimi, hani evlilik dışı ilişki dinde yasak diye iki saatlik imam nikahı yaparak durumu çözenler, hani Kuran öğretirken bluğ çağına dahi girmemiş kızları taciz edenler var ya, içki yasak, sigara yasak içmiyorlar ama esrar içiyorlar, dinen günaha girmediklerini düşünüyorlar, Kuran’da esrar içmeyin diye bir madde yok ya!

……

Bu kadar mı hoşgörüsüz olduk, hangi genç en azından bir kez sarhoş olmadan ergenliğe ulaştı?

Sarhoşluğu savunmuyorum, serhoşluktur hoş olan, ancak dengeyi bulmak için terazinin kefeleri de oynamaz mı?

Ancak insanlık halidir arkadaşlar, ya aşktan, ya meyden sarhoşluğu yaşamadık mı, ya da hırstan, ah evet bir de bu var!

Vah güzel memleketim vah!

Gülgün Karaoğlu

Mart,24/09

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..