Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Mart '16

 
Kategori
Güncel
 

İki Suriyeli çocuk Türkçe öğreniyor...

İki Suriyeli çocuk Türkçe öğreniyor...
 

Bu çocuklara acıyın... Onlar masum, onlar hiç bir şeyden habersiz, onlar çocuk.


16.03.2016
 
Dün evden çıkınca her zamanki gibi sokağımızın köşesinde okulların bulunduğu bölgede eczane önünde kaldırımda yerimi aldım. Hava tekrardan soğumuş olsa da o kaldırımda on dakika geçirmeden edemiyorum, çünkü öğrencilerin beni tekerlekli sandalye üzerinde oturur halde görerek farkındalıklarının artacağını, bilinçleneceklerini ve engellilere karşı daha duyarlı olacaklarını düşünüyorum. 
 
Dünkü o on dakikam içinde canımı sıkan üzüldüğüm bir olayla karşılaştım. Tekerlekli sandalyemle kaldırımın bir köşesinde durmuş etrafa bakınırken hemen yarım metre bir metre yakınımda olan biri 16- 17 diğeri 12- 13 yaşlarında iki Suriyeli çocuk konuşuyordu. Çocuklardan küçük olanı hemen yakında bulunan okulda öğrenci, büyük olan diğeriyse buralarda dolaşan ufak tefek işler yapıp para kazanan sessiz sakin ürkek bir çocuk. 
 
Okulda okuyan çocuk, bizimkine Türkçe kelimeler öğretiyor “nerelisin?” derlerse “Aslen Hataylıyım” dersin “nerede yaşıyorsun?” derlerse “İstanbulluyum burada yaşıyorum” gibi. 
 
Bir yandan çevreye bakıyorum diğer taraftan kulağım bu ikisinde. 
 
Bu ikisi ayaküstü dilimizi öğrenmek için pratik yaparken dikkatimi çeken ve garipsediğim bir şey oldu, ama o iki Suriyeli çocuk yaşananlara sessiz kalmayı ve boyun eğmeyi uygun gördü. 
 
Sanırım kanıksamışlar, “Alın yazımız, Kaderimiz” demişler. 
 
Vicdanı baskın insanlar için “Suriyelileri ülkeye alalım” veya “o çocuklara çok acıyorum” demek çok kolay… Onları ülkeye almak sorun değil, asıl sorun onların barınma ihtiyaçlarını çözmek, doğru dürüst eğitimlerini vermek, sağlık hizmetlerini düzgünce vererek hastalıkları kontrol altında tutmak veya onlara iş istihdamı yaratmak. 
 
Neyse… Bizimkilere geleyim. 
 
Suriyeli çocuklar pratiğe devam ederken yanlarından okuldan çıkıp evine giden bizim çocuklarımız var; bu iki çocuğa el hareketi yapıyorlar, ayak hareketi yapıyorlar, vuruyor veya vuracak gibi yapıyorlar, tekmeliyor veya tekme atacak gibi yapıyorlar. Suriyeli çocuklara edilen küfrün haddi hesabı belli değil, aşağılayan sözlerin biri bitiyor biri başlıyor. 
 
Duyduklarımsa; şişko, sivilceli, pis köpekler, hastalıklı köpekler, ağzınıza sı...ım, şerefsizler, or... çocukları, ananızı avradınızı bacınızı s... gibi ortalık küfür kıyamet aşağılayıcı söz. 
 
O Suriyeli iki çocuğa bunları yapanlarsa daha dokuz on yaşında olan bizim çocuklarımız; örf adetlerimizle büyüttüğümüz çocuklarımız, öpüp kokladığımız “akıllı”, “gıkı çıkmaz”, “vicdanlı”, “duyarlı”, “hoşgörülü” dediğimiz çocuklarımız, üzerine toz kondurmadığımız yaramazlık yapmayan küfretmeyen çocuklarımız. Fenerbahçeli Galatasaraylı Beşiktaşlı Trabzonsporlu, İstiklal marşında saygı duruşu yapan bağırarak marş söyleyen çocuklarımız, kışın okula yazın Kur'an kursuna gönderdiğimiz çocuklarımız. 
 
Hayır, hiç de öyle değil… 
 
Kin, nefret, öfke aşıladığımız çocuklarımız, saçma sapan şiddet içerikli çizgi filmler veya diziler seyrettirdiğimiz çocuklarımız, “amcana pi..ni göster” “dayına küfret” dediğimiz çocuklarımız, yanına oturup iki dakika bile ilgilenmediğimiz çocuklarımız, televizyon seyrederken veyahut misafir geldiğinde rahatsız olmamak için sokağa çıkarttığımız, diğer odaya gönderdiğimiz çocuklarımız. 
 
Akşam eve geldiğimde bu kötü durumu annemle paylaştığımda, annem bana “anne babaları da o Suriyeli çocuklardan memnun değil, sevilmiyorlar onları isteyen yok” dedi. 
 
Ta baştan beri düşüncemdir, birçok defa çeşitli mecralarda yazdım da; bu Suriyeli sığınmacıları ülkeye alıp “geç istediğin yerde yaşa” demek ve onlara “misafirimizsiniz” demek hata. Madem misafirler, onları ülkeye almadan önce devasa bir kamp yapıp ve onları o bölgede tutarsın. 
 
Şu an ülkede kaç Suriyeli göçmen var, neredeler, nasıllar, ne iş yapıyorlar bilen yok ve kimsenin de umurunda değil. 
 
Evinize aldığınız misafirinize bu şekilde davranır mısınız “geç istediğin yerde otur” der misiniz, yoksa evi derler toparlar “buyur geç oturalım” mı? Dersiniz. 
 
Kimse caka satmasın, insanımızın büyüğünde de küçüğünde de vicdan da yok, hoşgörü de yok duyarlılık da yok… Eğer varsa; haberiniz olsun üç beş kişisiniz. 
 
Toplam blog
: 120
: 522
Kayıt tarihi
: 15.12.10
 
 

His kaybı olmayan, sol tarafı felç, tekerlekli sandalyeli bir bedensel engelliyim... 1996 yılında..