- Kategori
- İlişkiler
İki yeşil su samuru
Gözlerinin gözlerime değdiği anda, yanar tutuşur çıra olurdu içim. Ne sevgin, ne yüreğin, ne aşkın. Gözlerinden alırdım hayatı içime, onunla büyütürdüm kendimi. Her sana bakış, büyümek için aldığım gıdaydı halbuki. Senin olmadığın yerde ben; suya muhtaç kuru ağaç kökleri gibi izini arar, seni hissettiğim yöne kayardı köklerim. Hissettiğim kadarıydın, tüm hücrelerime kadar sinmişti varlığın. Öylesine biz; ben olurda, “iki alem kıskanır bu huzura” derdik. Gözlerindeki ışık, deniz feneriydi; bu kainatın bütün yolları, levhaları, yönleri yoktu, bir tek senin fener ışığında giderdi bu beden. Sanki koca evren bir sen, bir benden ibaretti de kainat dekordu. Perdenin ineceğini bilmeden biz; oyunlarımızı oynardık sessizce..
Gözlerindeki ışıkla ben; acılarımı, bütün evrendeki kötülükleri yeneceğime inanır, ne dünyada kötü kalırdı, ne çaresizlik, ne depremler, ne fırtınalar umurumuzda mıydı hayat… değildi… Sanırdık ki dekor dediğimiz kainat, bir gün bizi alacak koynuna, sarıp sarmalayacak, bütün insanlık aşkı öğrenecekti bizden…”İki yeşil su samuru” gibiydik…bir erkek, bir dişi… iki çocuk, iki yaramaz, yerinde duramaz…
Gözlerine değen gözlerim alev olur, kavururdu içimi. Susardı o an bütün cihan, bütün evren. Hiçbir alfabenin yazamayacağı, kelimelerin kifayetsiz kalacağı sessizliğin koynunda ben; çocuk olur, kıvrılırdım usulcacık. oynaşırdık, gülüşürdük, bir daha gülüşür, kıkırdaşırdık, ağlardı gözlerindeki ışıkla bu gözler, dayanamaz şefkatinin koynuna çekerdin, incitmeden, sanki çok değerli bir mücevherdim varlığınla... Sırf o yüzden kıskanırdın, sırf bu yüzden kavgaların koynuna düşer, mızıkçılık oynardık.
Sen çocuktun, ben çocuktum. Oynardık sessizce, gözlerimizdeki ışığın koynunda, kumdan kaleler yapardık. Bilir miydik sahi? Kıskanan hayat denizin dalgalarını üzerimize salacağını, belkide biliyorduk! Ama biz inatla kaleler yapardık. İnatla elimizde kürek-kova, hiç olmayacak evler inşa ederdik, hayallerimizin kucağında. Üşenmezdik, ellerimiz kızgın kumdan yanar, bazen sen dokunurdun, kirpiklerinin arasından hafifçe omzuma, bazen ben… biz yine oynaşırdık yine gülerdik…zamana inat biz, yıldız olur yağardık geceye ışıl, ışıl…yakamoz olur oynaşırdık denizle...
Hâlbuki hayat...
Değişik iklimlere, değişik denizlere fırlattı.
perde indi... oyun bitti.