Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Aralık '06

 
Kategori
Mizah
 

İkinci el araba seçimi

İkinci el araba seçimi
 

Siz ilk arabanızı neye dayanarak seçtiniz bilmiyorum ama ben cebimdeki paraya göre seçtim. İki sene otobüslerini aşındırdığım Kanada’ da sonunda biraz para ayırıp araba galerisine gittim. Daha önce ne araba almışlığım var ne de arabadan anlayan biriyim. Yanımdaki birkaç Türk arkadaşımla arabaları birer birer inceledik. Arabalar güzel de biz etiketine bakıp uzaklaşıyoruz. Cebimdeki para $700, yani bisiklet parasıyla araba almaya gitmiş gibi oldum ama gittik bir kere.

Galeride yaklaşık bir saat harcadıktan sonra galerici (fazla param olmadığını anlamış olacak) "tam bana göre" bir arabası olduğunu söyledi ve onu takip etmemi istedi. Uzak bir köşede 1980 model dev bir Oldsmobile gösterdi. Hayatımda hiç Amerikan arabası kullanmadım. Nitekim araba benden yaşlı. Arkadaşlara baktım arka koltuğa oturmuşlar bile. Adam anahtaları uzatıp "bir tur at" dedi. Mırın kırın ederken kendimi otobanda buldum. Araba hızlı değil ama geniş, yağ gibi kayıyor.

Döndüm galeriye, arabanın durumunu sordum. "Aslan gibi" cevabını aldım ve fakat seksen model bir arabanın ikibiniki yılında aslan gibi olmasının mümkün olmayacağını söyledim ve göstermelik bir tamirci(o da galeride çalışıyor) getirildi ve o da "aslan gibi" cevabını verince bastırdım parayı zimmetime aldım bal rengi Amerikan gelinini. Hemen servise götürüp yağını ve anlamadığım birsürü zımbırtısını değiştirdiler ve ikiyüz dolarlık bir hesaptan sonra ancak yola koyulduk.

Bal rengi arabamla bir ay kadar paşalar gibi gezdim nitekim bir ayın sonunda beklenmedik bir sürpriz yaptı. Okulumuz bir tepenin üzerine kurulu olduğu için her yer yokuş ve park yeri bulmak çok zor. Yukarı park alanında yer bulamayanlar ana yola çıkıp aşağıya iniyor ve tekrar okula girip aşağı park alanında yer arıyor.

Bizim bal rengi emektarla yukarı park yerinden yavaş yavaş çıktık. Hafifçe frene dokundum araba "hadi len" der gibi aynen devam etti. Bir daha, bir daha derken anladım ki bu aslan falan değil olsa olsa katır olur. Yokuş aşağı frensiz bir arabanın içinde galericiye sövmeyi bıraktıktan sonra arabanın iyice hızlandığını fark ettim. İbre 80 km gösterince "yok artık canım, ben burada ineyim" kararını verdim ve zaten bağlı olan emniyet kemerime daha bir sıkı sarılarak el frenini çektim. Önce inanmak istemedim. El frenini tekrar indirip çektiken sonra galericinin katıksız bir iyi aile çocuğu olduğuna karar verdim.

Araba hızla dört yola doğru yaklaşıyor ve herhangi birine çarpmam demek hapiste çürümek demek. Beynimde neler oldu bilmiyorum fakat her nasılsa ilk gördüğüm aradan frensiz ve Amerikan Filmlerindeki dublörlerin kullandığı gibi sesli bir şekilde doksan derecelik bir dönüş yaptım. "Kim bu manyak?" gibi bakanlara da kafayı camdan çıkarıp "no breky!" (fren yok) diye bağırdım. Millet önce "şaka mısın lan sen?" gibi baksa da benim bal renginin parlayan tamponunu görünce attı kendini kaldırıma. Dönüşün etkisiyle yavaşlayan araba okulun park yerine girmiş yol almaya devam ediyor ve karşıdan otobüs geliyor. Bir dönüş daha yaptım ve okulun park yerinde yine yokuş aşağı inmeye başladık. Ben bu sırada freni ezmeye başladım. Bir yandan galericiyi anarken bir yandan freni ezdim ve araba sonunda yavaşlayıp bir kaldırıma çıktı ve durdu.

O arabadan sağ çıktığıma şükrederken okulda da "Yılın Deli Şöförü" ve "Otobüsün üzerine araba süren adam" olarak nam saldım. Arabayı ne yaptın derseniz frenlerini tamir ettirip ikiyüz dolara sattım ve arkadaşlarıma o galeriden uzak durmasını söyledim. Aradan yıllar geçti ve geçen hafta bir arkadaşım aynı yerden bir araba aldı. "Abi tamirci kontrol etti, aslan gibiymiş" dedi. Kükremesini merakla bekliyoruz.

 
Toplam blog
: 128
: 1989
Kayıt tarihi
: 03.10.06
 
 

Gözlerini kapat ve düşün: bir cümle kaç kişide farklı etki yaratır? Birbirimizi anlamanın gittikçe z..