Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ekim '13

 
Kategori
İlişkiler
 

İkinci şans karmaşası

İkinci şans karmaşası
 

Bu sabah bir arkadaşımın ikinci şans ile ilgili komik bir duvar yazısını okudum ve bu şansı hak eden ya da etmeyen kimler var hayatımda onu düşündüm.

Kızım. Her ne yaparsa yapsın, her şekilde 200. kere de affedilecek ama burnu sürtünmeden asla. İlla ki yaptıklarının bir geri dönüşümü olacak kendisine.

Ailem. Zaten seçme şansın hiç yok. Ne tavır yapabilirsin ne de söz söyleyebilirsin. Direk sineye çekip susacaksın. Ancak ikinci üçüncü dereceden akraba olanları görmezden gelip yok sayabilirsin.

Koca.1 kere affettin diyelim. 2. kere aynı şeyi yapma olasılığı ne kadar yüzsüz ve pişkin olduğu ile orantılıdır. Biraz aile terbiyesi alıp iyi yetiştirildiyse bu süre 2 yıla kadar çıkar. Eğer tam bir it..ik durumu varsa en fazla 2-3 ay dayanacaktır. Nedense biz kadınlar da hep bu i...lere takılı kalırız. Onları affetmemiz için hep geçerli bir sebebimiz vardır. Kötü yetiştirilmiştir, işsizdir, sinirleri bozuktur, kabahat aslında bizdedir, çok üstüne gitmişizdir gibi bahaneler üretir dururuz ne zamanki  o bizi kapının önüne koyana kadar.

2. şans demek özellikle evliliklerde ya da ilişkilerde " Bu yaptığını yedim, yuttum, görmezden geldim. Bakalım daha ne kadar ileri gidebileceksin görmem lazım." demektir. İnsanoğlu hiç bir zaman yaşadıklarından ders almaz tam tersi hemen unutur. Karşısındaki istediği kadar" bir daha söz yapmayacağım affet" dese de bu söz ancak 3 ay geçerlidir ve inanın ilkinin belki 3 kat daha büyüğü yolda demektir ki o insanın canını daha çok acıtır. Çünkü bunda tek sebep ve suçlu sensindir. Aynı hatayı bile bile tekrarlamışındır. En kötüsü de ailenin, arkadaşlarının tüm çevrenin sana " ben sana demiştim kızım, bu adam yapar demiştim, zaten belliydi adamın ne b..k olduğu " gibi insanı daha da ezen, yıkan, bunaltan, depresyona iten nedense daha önce size hiç bildirilmemiş görüşlerdir. Kimse sana " aman boş ver be aptalsan aptalsın kime ne bir daha ki sefere sen atarsın kazığı"demez. Diyemez çünkü onlarda illa ki aynı yollardan geçmişlerdir.

Sevgililer. Evlilik öncesi ve sonrası sevgililer olarak ayrılmalıdırlar. Eğer hiç evlenmediyseniz o adamın 2. şansı her zaman olacaktır çünkü potansiyel koca gözüyle bakılır ve her yaptığı bir gün parmağınıza yüzük geçirme ümidi ile sineye çekilir. Hatta "ne yapıyorsun, bu adamla ömür geçer mi?" diyenlere " evlendikten sonra ben onu bak nasıl adam ederim " gibi çok yanlış ve gereksiz bir çaba içine girilir ki bu nafile bir çabadır. Asla değişmezler ve yüzüğü siz değil  2. hatayı affetmeyen, daha az tahammüllü olan "zor kadın "diye tabir edilen, alkışlanası bacımız takacaktır.

Boşanma sonrası edinilen sevgililer en az şansı olanlardır çünkü zaten çok yaralı, güven sorunu tavan yapmış, paranoyak kadınlarla karşı karşıyadırlar. Onlara 2. şans falan değil adaylık bile anca itina ile kan kusturduktan sonra verilir. Adam sevgili olabilmek için ne badireler atlatıp ne sınavlardan geçmek zorundadır ki çoğu ilk buluşmada vazgeçer zaten. Tüm bunları atlatabilen, azimli adamın yeri de asla bir daha doldurulamaz.

Birde arkadaşlar var. Hangileri 2. şansı hak eder hangileri etmez bu bizi en çok yoran ikilemdir. Burada affedilme önceliği kimlerdedir onu irdelemek lazım. Ben, beni iğreti eden, ne dersem bozulmaz acaba diye beni yoran düşüncelere iten, "Hayallah yine göreceğim sinirlerim oynayacak, bir terapist önersem mi acaba?" diye düşündüğüm; huzursuz, rahatsız, arsız ve basiretsiz tüm insanları hayatımdan çıkardım. Bunu ancak 40 yaşında yapmış olsam da sonunda yaptım ve çıkardıklarım değil 2. şansa sahip olmak; 30 senelik ahbaplığın hatırına bile 1 senelik kontenjanıma giremediler.

Benim nacizane tavsiyem şudur ki; öncelik her zaman, sorgulamadan eleştirmeden hükümler verebilen, size stres yaşatsa bile yanında olmaktan en çok keyif aldığınız, 2 gün konuşmadığınızda "neyi var acaba?" diye endişelendiğiniz, sebepsiz çemkirseniz de" hıımm peki" deyip başını sallayan, ne hissedeceğinizi, ne diyeceğinizi, ne düşündüğünüzü siz söylemeseniz de bilen, yaptıklarından hep gurur duyduğunuz, yaşadığınız her şeyi kardeşinizden ailenizden önce onunla paylaştığınız, Sevginizi, kızgınlığınızı, mutluluğunuzu, korkularınızı, aptallıklarınızı  hiç çekinmeden anlatabildiğiniz, hiç vicdan azabı çekmeden dedikodu yapabildiğiniz, belki de bir elin parmakları kadar sayılı olan ama sizin olan insanlarda olsun.  Çünkü bilirsiniz ki sizin de onlar da sonsuz krediniz vardır.

 

Esra Kaner

12.03.2012 / İstanbul

  

 

 
Toplam blog
: 34
: 1744
Kayıt tarihi
: 03.10.13
 
 

45 yaşını aşmış, yetişkin bir kızı olan, çalışan bekar bir anneyim. Hayatın esprili, güzel ve ren..