Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Kasım '10

 
Kategori
Magazin
 

İkinci Tanzimat Fermanı

Bundan böyle gâvura, gâvur denmeyecek! Önce haber: “Öyle Bir Geçer Zaman ki” dizisindeki Carolin karakteri için kullanılan, “gâvur” ifadeleri artık kullanılmayacak. Bu kelimeyi şahsen kullanmam. Belki de kullanmamı gerektiren bir durum olmadı. Ama, Anadolu insanının öteden beri gayrimüslümler için kullandığı kaba bir kelime. Öyleki edebiyatcılar kullanmış, şairler kullanmış, velhasılı dilimize yerleşmiş. Yanlış hatırlamıyorsam Tanzimat Fermanında gâvura gâvur demek yasaklanmıştı. Ama bu asi millet ferman dinlememiş, gâvura gâvur, kediye kedi, katile katil demeyi sürdüregelmiştir. Nihayet İkinci Tanzimat Fermanıyla yeniden yasaklanmıştır.

Diziler konusunda çok seçiciyimdir. Yüzlerce dizi içnden mükemmel bulduğum iki dizi var: Süper Baba ve İkinci Bahar. Bence bu diziler performanslarını son bölümüne kadar korudular. O ikisinde bulduğum lezzeti hiçbirinde bulamadım. Bir dizi başlıyor, ilk bir kaç bölümüne bakıyorsun, tamam diyorsun, bunu izleyeyim, birkaç bölüm sonra vıcık vıcık bir dizi olup çıkıyor, ilk bölümlerdeki tadı vermediğini görüyorsun. Öyle Bir Geçer Zaman ki şimdiye kadar mükemmel gidiyor. Eğer ilerde performansı düşmezse üçüncü favorim olabilir. Effektiyle, oyuncularıyla, müziğiyle mükemmel. Hepsi de çok güzel oynuyor ama, Meral Çetinkaya ve Küçük Osman (küçük oyuncunun adını bilmiyorum), kelimenin tam anlamıyla mükemmeller. Ben çok kolay ağlayan bir insan değilim, ama Osmancığı seyrederken bazen gözlerimin nemlendiğini hissediyorum. O esrarengiz Soner’in suratı gerçekten mi o kadar soğuk, yoksa rol mü yapıyor bilemiyorum. Erkan Petekkaya ve diğerleri oynarken adeta kapasitelerini zorluyorlar, ama etkileyici bir oyun sergiliyorlar. Konu da mükemmel, 70’li yılların sosyal olaylarını, algılamaları çok güzel ortaya koyuyor. Gelelim Carolin’e. Carolin Batı bencilliğini ortaya koyması açısından önemli. Yeni belalısı, eski dostuyla muhtemelen bir soygun gerçekleştirmiş, eski dostunu atlatarak bir servet üzerine konma sevdasındadır. Tabii bu amaç için de Ali’yi kullanıyor. Ali’nin yuvası yıkılıyormuş, çocukları varmış, kalp krizi geçiriyormuş umurunda değil. Çünkü Batı kültüründe, aile, çocuk, hastalık v.b ikincil değerdir. Birincil değer her zaman ben’dir. Batıyla başka bir farkımız da, onlar özgürlüklerin ardına sığınarak karşı tarafa her türlü hakareti yapabiliyorlar.

Karikatür olaylarını düşünün. Şimdiki Nato genel sekreteri Rasmünsen ne demişti hatırlayalım. Bırakın yasaklamayı, kınamayı, ‘Özgürlükleri var biz devlet olarak karışamayız!’ demişti. Kaldıki onların bir hedefi vardı, resmen belirli bir kitleye hakaret ediyolardı. Hasefe hanımın sözlerinde öyle bir hedef de yok. Sadece Carolin’e karşı söylenmiş sözlerdir. Tam bu noktada bir sorum var; Carolin Hasefe hanımın ifadesi olan gâvur’luğu hak etmiyor mu? O kadar yerinde kullanıyor ki, o ‘gâvur’ dedikce, benim ‘Diline sağlık!’ diyesim geliyor. Burda bir tahminimi belirtmeden de edemiyeceğim. Soner, muhtemelen Türkiye’yi karıştırmaya gelmiş bir Amerikalı ya da Amerikan casusudur. Filimin ilrleyen bölümlerinde Carolin’le işbirliği yaparsa hiç saşmam. Heyecanlı da olur doğrusu. Herkese iyi haftasonları.

 
Toplam blog
: 30
: 733
Kayıt tarihi
: 11.09.10
 
 

1959 Nevşehir/Ürgüp doğumluyum. 1980 Eskişehir Eğitim Enstitüsü mezunuyum. Türkiye'nin çeşitli yerl..