Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Şubat '19

 
Kategori
Okullar
 

İkinci Yarıyıla Başlarken

Eğitim ve öğretimin ikinci dönemine girdiğimiz bu hafta okullarda bilimsel, idari ve ekonomik sorunların yaşandığını, heyecanın da zayıfladığını görüyoruz.

Son yıllarda heyecanı tazeleme, yeni dönemde öğrencilere yeni umutlar verme geleneği kaybolmuş görünüyor.  

Heyecanın ve tutkunun bittiği yerde nitelikli, her yönü ile coşkulu insanların yetişmesini beklemek, boşunadır.

Öğretmenlerimiz her türlü sorunu bizzat yaşıyor.

Öte yandan da vicdanları, ülkemizin geleceği olan gençlerin eğitime ve öğretime heyecansız başlamasına razı olmuyor.

İkinci döneme gelen öğrencilere, bulundukları ortamda hayata ve geleceğe coşku ile sarılmalarını, kendilerine ortamın sunduğu yeni olanaklardan yararlanmayı önermek gerektiğini veliler olarak önemsiyoruz doğrusu.

Okulların yeniden açıldığı bu haftada öyle bir ilgi uyandırmak gerekiyor ki, kişi kendini geliştirecek yeni umutlarla dolu bir ortamda bulunduğunun farkında olsun.

Aynı zamanda kişi kendini önemsemeli ki eğitildiği ortamın kazandıracağı niteliklerle, toplumun geleceğine yön verecek sınırlı sayıda kişiden biri olduğunun farkına varsın.

Her şeye rağmen ikinci dönemin ilk derslerinde çocuklarımıza yeniden sahip çıkmak, onlara yeni umutlarla yaklaşmak gerekiyor.

Hatta bizler de öğrenme becerilerimizi, öğrendiğimiz hayat derslerimizi ve yaşamdan beklentilerimizi sağduyu ile yeni dönemin ilk derslerinde çocuklarımızla paylaşalım.

Onları düşünmeye yönlendirelim.  

Özellikle de okuma alışkanlığının kazandırılması için, hayatı anlamaları için biz de teknikler geliştirerek, çocuklarımızı eğitim öğretim ortamına özendirelim.

Bunun için ders öğretimi kadar genel kültür, olabildiğince kendi profesyonelliğimiz ve yaşama dair bilgilerimiz yeterli olacaktır sanıyorum.

Yeterli bilgiye sahip olmadan mezun olan gençlik, dışarıda olup biteni kavrayamıyor. 

Dışarıyı bilmeyen gençler, karşılaştığı sorunlarla bu durumda nasıl baş edebilsin?

Eğitim, bu süreci dikkate alarak düşünmeyi, hayata hazırlanmayı öğretmelidir.

Okullarımız, ailelerle iş birliği içinde, başta sosyal ve sanatsal faaliyetler olmak üzere kültürel faaliyetlere de ağırlık vermelidir ki çocuklarımız hayatı her alanda sorgulayabilsin. 

İnsan, yetiştiği ortamda şekilleniyor.

İbrahim Ortaş hocamızın da dediği gibi "Mırıldanan değil, sebep sonuç ilişkisi kurabilen, sorun çözmesini bilen insan yetiştirerek yarınlara gelişmiş insan potansiyeli hazırlamamız gerekiyor” kuşkusuz.
Öğrencilere "yalnız ders çalışın, oynayın zıplayın başka da bir şeye karışmayın" demek yerine "geleceği düşünerek ülkenin sorunlarını da bu sıralarda öğrenin, geleceğe sahip çıkın" diyebiliyor muyuz?

Üzgünüm ki hayır! …

Şanlı bir geçmişten yola çıkarak şanlı gelecek hazırlamaya çalışırken, şimdiki zamanı atlarsak, sonuç almamız mümkün değildir.

Şanlı tarihimizi sürdürmenin en önemli unsuru, bugün ne yaptığımızdır.
Mükemmel olmayabiliriz, ama bunun için uğraşır emek verirsek; en azından kendimizi iyi hissederiz, bu bile bir şeydir.

Artık bilime dayalı sanayilerin gelişmesiyle rekabet üstünlüğü, doğal kaynak ve sermaye sahibi olandan, bilgi ve beceri sahibi olana geçmiştir.
Yarınların dünyasında öne çıkacak ülkeler; nüfus, toprak veideolojisi olan devletlerdir.
Şüphesiz, dünyanın kaderine hükmedecek büyük bir devlet olabilmek için, işte bu üç temel seçeneğe ihtiyaç var.
Öyleyse gerçek sorun; doğru kamu politikalarının neler olduğundan çok, değişen dünyada ülkemizin kaliteli nüfusu, topraklarımızın jeopolitiği ve ideolojimizin sağlamlığıdır.  

Unutmayalım ki; aralarında iki bin yıl olmasına rağmen Napolyon'un ordularıyla Sezar'ın orduları aynı hızdaydı. Fakat Napolyon'dan sadece 70 yıl sonra buharlı trenler 180 kilometre hıza ulaştı.

Okulların ikinci dönemine başlandığı bugünlerde anlatmaya çalıştığımız; özünü iyi tanıyan insanlardan oluşan toplumun ancak iyi yetişmiş bireylerden meydana geldiğini kavramış olmamız gerektiğidir.

Binlerce öğrencinin ve yüzlerce öğretmenin okul çatısı altında bunlarla kaygılandığını düşünüyorum. 

Vatandaşın parası da zamanı da değerlidir, o nedenle eğitim öğretim kurumlarının da akla dayanan ve işlevsel olması diye bir kaygısı olmalı. 

Çünkü vatandaşın sadece parası ve zamanı değil, insan olarak kendisi çok değerlidir.

 
Toplam blog
: 276
: 1102
Kayıt tarihi
: 19.11.12
 
 

Evli, 2 evlat babası, 1965'te doğdu, inançlı, müziksever, insansever, yurtsever, iyi yüzer, ünive..