- Kategori
- Gündelik Yaşam
İkindiler
Yeni bir sevdayı kuşanmış şair,
Yorgun bir gül ikliminde.
İkindiler akşama yol verir;
Dudaklarında kehribar günler.
Tarık ÖZCAN
Günün en sevdiğim saatidir bu ikindiler. Ağaçlara ve evlerin duvarlarına düşen bu kızıl, pembemsi gölgeli ışık, çok cezbeder beni. Yılın güz vaktini andırır. Bir özeti gibidir sanki günün ya da yaşamın… Hala Hay’dır, canlıdır ama bir ufak yorgunlukla beraber bir dinginlik vardır bu vakitte. An’dır yaşattığı bana. Ne geçmişe dönebilirim, ne de akşamı beklerim.
Deniz durulmuş, evlerin tüm gün güneşten yanmış yanakları pembeleşmiş, ağaçlar bütün günün geveze seslerini soğurmuş olmasına karşın halinden şikayetsizken ben de ılık ılık esen rüzgârla rahatlamış bulurum kendimi. Hüzünle karışık bir kabulleniş vardır bu vakitte. Demdir bu! Dostları bekleyen demlikteki çay gibi, buharı tüter, kokusunu salar evrene.
Arada bir değişik kuş öter varlığını hissettirircesine; yoksa çoktan çekilmiştir Ağustos böcekleri… Uzakta bir kumru ses verir sevdiklerini anımsatırcasına… Bir balıkçı teknesi yaklaşır usulca kıyıya. Pencerelerin camları tutuşur, tutuşan yüreğim gibi yanar adeta. Telaşsız, dingin bu ikindi vakitleri beni bir başka büyüler.
Sahici olmaktan başka çaresi kalmamış varlığın, varoluşundaki sükûnettir belki de bende hayranlık uyandıran…
Bu ikindi vakitleri, beni benden alan, bana teslim eden bir öğretmen gibi gelir beni yola salan ve dirilten. Gönlüm aklımla bir olur bu vakitte…
Şiirler gelir bu vakitte dilime, gönlüme; hikmetlidir dizeleri… O hikmetler ki sağaltır yüreğin incinmişliklerini, sadece bu ikindi vakitleri… Geri dönüşün olmadığını idrak edip de teslim olmayı öğreneceğimiz tek zaman dilimi. Aynadan kendimize bakabildiğimiz ikindiler…
Yeter ki yaşanmış olsun sevgiler, sevgiyle yaşanmış olsun vakitler ; yoksa Tarık Özcan’ın şiirindeki gibi boşa geçecektir ömürler:
Ben, o ikindide ölürüm.
Ellerin, ellerimi eskitmemiştir.
Yüzün, yüzüme tanıdık değilse,
Bir ömür boşuna geçmiştir.
İşte bu ikindi vakitleri bana böyle hissettirip böyle düşündürttüler….