Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Nisan '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İkircikli davranışlar !..

İkircikli davranışlar !..
 

Toplum ve gruplar içinde kendinizi kabul ettirmek için farklı kişilikler üstlenmek gerekebilir.


Hepimiz bir toplumun fertleriyiz. Kendi felsefemizde, kendi çizgimizde, var olma mücadelesi içindeyiz. Her bireyin kendine has bir düşünce sistemi, bir duruşu vardır. Genlerle ve aile eğitimi ile gelen bir terbiyesi ve ahlaki davranışı vardır. Bu istese de istemese de kendi karakterine yansır. Zamanla karakterine oturan bu durum, artık onun hayatı boyunca bedeninden, zihninde atamayacağı, üzerinden çıkartamayacağı bir kıyafet gibi taşınacaktır.

Şöyle bir bakın etrafınıza, ne kadar da birbirine benzemeyen insanlar var değil mi? Herkes insan ama görünüşleri farklı, görünüşleri farklı olduğu kadar, karakterleri, düşünceleri de çok farklı. Farklı, düşünce ve davranış, farklı karakterlere sahip olma özelliğimiz de, bir toplumun yapı taşlarının örgüsüdür aslında. Farklı karakterler, farklı kültürler ve farklı yapıdaki insanlar olacak ki, bir toplumun dinamiklerinin oluşmasında, katkısı olsun.

Türkiye halkı için hep “yetmiş iki milletten oluşmuş” denir. Sayı olarak yetmiş iki millet olmasa da, farklı kültürler, farklı diller, farklı eğilimler ve farklı geleneklere sahip olan toplumlardan oluştuğu söylenebilir. Doğrudur da.. Şöyle batıdan, doğuya, kuzeyden, güneye uzandığınız zaman, birbirinden farklı, birbirine benzemeyen ama genelde birbirini tamamlayan o kadar farklı kültür, alt kültür, gelenek, karakter ve yapının içinde yoğrulmuş insan kitlesi var ki, önce kendi içinde toplumları, daha sonra köyleri, kentleri ve neticede itibari ile bir ulusu meydana getirmiş.

Bir mahalle düşünün. Yukarıda anlattığım örgülerin benzerinin bir küçük versiyonunu hemen hemen her mahallede görebilirsiniz.. Özel günlerde, ramazanlarda, bayramlarda, her baharın gelişinde, hıdırlez’de, yılbaşlarında, dini günlerde, yaşananlar, insanların tavır ve davranışları alt kültürlerinin o anki yaşamlarına yansımasıdır. İnsan ne kadar yaşlanırsa yaşlansın, nereye giderse gitsin, bu kültürü oraya da taşır. Bunda yerel gelenek ve göreneklerin ve alt kültürden kurtulamama, ayrışmak istememenin de etkisinin olduğu muhakkaktır.

İşte böyle bir mahallede, böyle bir ortamda herkes barış, mutluluk ve dayanışma içinde yaşamlarını idame ettirirler. Herkes, bir diğerinin geleneğine, inanışına, duruşuna, giyinişe ve daha birçok özelliğine saygı duyar. Karşısındakini öyle kabul eder. Kimse, kendi mahallesini kendisinin görmez ama sahiplenir. Çünkü ortak yaşam alanıdır orası. Paylaşımlarını, kültürlerini geleneklerini barındırdığı gibi, gizlerini, ayıplarını, günahlarını, hayallerini ve geleceklerini de barındırır o mahal. İşte bu yüzden mahalledir adı. Ama bir düşünün, o mahallede herkes ayrı telden çalsa, herkes, bu mahal benim, buraya giremezsin, benim bulunduğum yere gelme, ben de senin bulunduğun yere gelmem. Sen şöylesin, ben böyleyim dese.. Herkes birbirine anlamsız sözler sar etse, herkes birbirine “sana güvenmiyorum, sen güvensiz birisin” dese, içlerinde birine dahi olsa “senin tipin bozuk, sen demek ki şusun, busun, şöylesin, böylesin” gibilerinden sözler sarf etse, ya da ne bileyim birine yada birilerine anlamadan, tanımadan, dinlemeden, bilmeden etiketler yapıştırsa, bayramlarda birbirine gitmeyip, aşure gününde birbirlerine yaptıkları aşureden dağıtmasalar, birinin cenazesine diğerleri gelmese, birinin bakkalından alışveriş yapmayıp, yolda görürken bile birbirlerine selam dahi vermeseler… O mahalledeki ilişkilerin adını nasıl koyardınız? Bu mahalledeki insan grubuna toplum diyebilir miydiniz.

Bir toplumdaki insanlar, birilerin şart koşmasıyla, hep aynı davranacaksa, aynı giyinecekse, birinin beğenmediği, sevmediği insanlar o toplum içinde bulunmayacaksa, birine yada birilerine sürekli yaftalar yakıştırılacaksa, o insan topluluğu toplum olabilir mi ? Ya da adı ne kadar sağlıklı bir toplum olur?

Aslında bu sosyolojik bir irdelemedir ama maalesef ki günümüzde, bazı insanlar, bazı irade sahipleri toplumlarımız arasında haset, kin ve nefret ve ayrışmacı politikalar güdüyorlar ki, toplumun yapı taşları yerinden oynuyor. Bu o ülke için ileriye dönük bir felakettir aslında. Çünkü ülke olmak, ülke yapmak zor olduğu gibi birbirinden farklı insanlardan oluşan bir toplum oluşturmak da bir o kadar zordur ama insanları kırmak, insanları ayrıştırmak, toplumları yıkmak o kadar kolaydır. Tarihe baktığımızda bunun örneklerini o kadar çok görürüz ki !.. Ha, fazla uzağa da gitmeyin. Şöyle çevrenize bir bakın. Bu düşünce de olan insanlar azımsanmayacak kadar çoktur çevremizde.. Yanı başımızda, yakınımızda, içinde bulunduğumuz gruplarda..

Bu durum tarihler öncesinde de vardı, tarihler sonrasında da var olacak. Ama bu düşüncelere sahip insanlara karşı, her zaman dik durmak ve ayrımcılığa karşı gelmek, bu dinamizmi korumanın en temel şartıdır. Ancak barış ve dayanışma böyle sağlanır. Buna karşı olanlar da zamanla tarihe karışacaktır. Tarih onları her zaman unutur. Ama dimdik ayakta duranları, kültürüne, karakterine sahip çıkanları, başkasına saygısı ve sevgisi olanları ne tarih, ne de yakınındaki insanlar unutur.

Bu bir kuraldır…

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..