Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Nisan '11

 
Kategori
Öykü
 

İkiye bir

İkiye bir
 

Polat uykusundan yeni uyanmıştı. Annesine seslendi. “Anne kahvaltımı çabuk hazırla. Okula gitmeden önce ders çalışacağım.”

Anne “Oğlum kahvaltına patates kızartıyorum.”

Polat “Kızarttıklarını getir. Hemen yiyeceğim.”

Anne elinde çanta ile mutfağa girdi. Tepsiyi hazırlamaya başladı. Tepsinin içine peynir, zeytin, reçel koydu. Sonra tabaktaki patates kızartmasını. Sonra sofraltı ve kasnağı. Odaya girdi.

Polat “Anne mis gibi kokuyor. Çabuk getir.”

Annem “Çok mu acıktın?”

Polat “Açlık krizi geçiriyorum. Ellerim titriyor bak.” Polat ellerini öne uzatarak titretti.

Anne “Vah benim kuzum. Şimdi geliyor.”

Anne sofraltıyı yere serip kasnağı üzerine koyunca tekrar mutfağa geçti. Hazırladığı sini ile geri geldi.

Tunceli’de gün yeni ağarmaya başlamıştı. Sienk dedikleri polis lojmanlarında servis Birkaç defa korna çaldı. Polisler evlerinden çıkıp üzerinde polis yazan 50NC servis otobüsüne binmeye başladılar. Kimi polis otobüsün dışarısında sigara içiyor kimi içeride şakalaşıyordu.

Biri “Oğlum senin fiyakanı gördük. Komsere tutup ta bir laf edemedin.”

Ellerini koltuğa sarmış polis “Nöbeti tutsam bir sürü fırça yiyeceğim.”

Aynı polis “Üç haftadır peş peşe seni nöbete yazıyorlar. Zulüm değil mi bu?”

Polis cevap verdi “Selami sen olsan sende aynısını yaparsın. Şimdiye kadar komsere kim itiraz edebildi?”

Selami “Ne diyorum biliyor musun? Gelin trafik kontrolüne çıkmayalım. Komser sorarsa ’komserim her gün aynı terane yenmez. Şu nöbetler kısaltılsın. Değilse trafiğe çıkmıyoruz.”

Yanda oturan polis “Garip Ali susmakla iyi yapıyor. Biriniz nöbete itiraz etseydi boykot yapamazdınız. Cesaretiniz yine kırılırdı. O yüzden sustunuz iyi yaptınız.”

Servis dolmuştu. 50NC yavaş hızla Sienk denilen polis lojmanlarından çıktı. Şeref henüz binayı yeni terk etmişti. Annesi ona balkondan seslendi.

“Oğlum beslenmen tam mı bak?”

Şeref beslenme çantasını açıp baktı. “Tam anne.

Anne “Haydi güle güle oğlum. Öğretmenini iyi dinle.”

Şeref polis lojmanlarını çeviren temelin yıkılmış yerine gelip orayı aştı. Boş araziye adımını atıp yüz metre ilerideki okuluna doğru yürümeye başladı.

Ders zili çalmıştı. Öğrenciler öğretmenini bekliyordu. Polat ile Şeref aynı sırada iki kişi oturuyor.

Polat “Bugün matematikten sınav var Sen çalışkansın. Bana yardım edebilir misin?”

Şeref “Öğretmen bir yakalarsa ikimizin işi de biter.”

O an içeriye öğretmen girdi. Tüm öğrenciler ayağa kalktı.

Öğretmen “Oturun. Sınav yapacağım.”

Herkes çizgili dosya kağıdını çıkardı. Öğretmen matematik sorularını beyaz tebeşir ile tahtaya yazdı.

Sabahçılarıın dersi bitmişti. Okulun hemen yanında iki öğrenci aralarında konuşuyor. Yanlarına polat geldi.

Polat “Kopya çektiniz mi?”

Biri “Çekemedik.”

Öbürü “Korktuk.”

Polat “Bende kopya çekecektim ama sorular kolaydı. Çekmedim.”

Şeref onlara seslendi. “Hey ne yapıyorsunuz orada?”

“Gel gel.” dedi Polat’ın arkadaşı.

Şeref geldi. “Nazmi söyleyin. Nedir durum?”

Nazmi “Biraz sonra görürsün.”

Nazmi’nin arkadaşı Bilo “Gelin lan” diye iki üçüncü sınıf çocukları yanına çağırdı. Çocuklar koşa koşa geldiler.

Nazmi Polat’a “Bunları dövebilir misin?” diye sordu.

Polat “Ne var bunlarda. İkisi de çocuk.

Nazmi “Haydi o zaman döv.”

Polat ve iki çocuk dövüşe tutuştular. Birbirini itmeler ve kakmalar uzun süre sürdü.

Polat kızıverdi. Bir çocuğu savurdu.

Nazmi araya girdi. “Bu kadar yeter.” Kavga bitmişti.

Polat “Haydi ben gidiyorum.” diye söylendi. Sora geri ye doğru “Şeref babana söyle Nazmi ile Bilo’yu tutuklasın.”

Şeref Polat’ın yanında. “Onlar millet vekili. Tutuklanmaz.”

Polat geridekilere seslendi. “Siz millet vekili misiniz?”

Nazmi “Ben Cumhur Başkanıyım.”

Bilal “Ben de Başbakanım.”

Polat cevap vermedi. Polat Şeref’le birlikte gidiyordu. Yol ayrımındaydılar. Okulun önünden Tunceli merkeze gider yol hemen sağında polis lojmanları.

Polat “Haydi görüşürüz.”

Şeref “Böyle kavga edersen görüşmeyiz.

Polat Doğru bu puştlar seni de kavgaya sokarlar.”

Şeref “Sana bir şey diyeyim mi? Ben neden usluyum biliyor musun? Kavga ve küfür derslerimi etkiliyor. O zaman derslere kendimi veremiyorum. Neyse görüşürüz.”

Polat eve gelmişti. Annesi sordu. “ Ne bu üstün başın. Kavga mı ettin?”

Polat “Ne yapalım anne. Arkadaşlar beni zorladı. Babama sakın söyleme. Tamam mı?”

Anne “Oğlum ben söylemesem baban bilir.”

Polat “Sen söyleme yeter.” Polat odasına geçti. Korkular içinde babasının işten gelmesini beklemeye başladı. Az sonra babası geldi.

Akşam yemeği hazırlanmıştı. Sofraya oturdular. Yemeklerini yemeye başladılar.

Baba birden sordu. “Oğlum gözün niye öyle morarmış.”

Polat’ın sağ gözü mordu. Öğretmen vurdu diyemezdi. Aklına bir türlü yalan gelmedi.

Baba yine sordu. “Kavga mı ettin yoksa?”

Polat “Yok baba kavga filan değil. Arkadaşlar ile boks maçı yaptım oradan.”

Baba “Hadi lan beni kandırma. Boks maçıymış.”

Polat “Valla baba televizyonda ben boks maçını hep izlerim. Bir deneyeyim dedim.”

Baba “İyi iyi peki.”

Şeref televizyonun karşısındaydı. Yarın Kara Şimşek dizisi vardı. Babasına

“Baba ne olur yarın Kara Şimşeği seyredeyim.”

Baba “Oğlum önce dersine çalış. Sonra kendini imtihan et. Kara Şimşeği izlersen ondan etkilenirsin. Aklını derse veremezsin. Sonra imtihanlarda zorlanırsın.”

Anne mutfaktan çıktı. Konuştu. “Zaferciğim Kara Şimşeği seyrediversin. Zavallı kaç haftadır hep bana yalvarıyor. ’Anne ne olursun babam bana izin versin ’ diyor.”

Şeref yutkundu. Ağlamaklıydı. Acaba babası Kara Şimşeği seyretmesine izin verecek meydi.

Baba “Peki Şeref. Kara Şimşeği seyredersen dışarıda oyun oynama hakkını da yitirirsin.”

Şeref “Tamam baba oyun oynamayacağım.”

Şeref sevinç çığlığı içinde babasının yanına geldi. “Teşekkür ederim baba” dedi. Sonra mutfağa geçti.

“Anne bu gün ne oldu biliyor musun?” Anlatmaya başladı. “Sınıfta Polat diye bir arkadaşım var. Yan yana oturuyoruz.”

Anne “İyi biri mi?”

Şeref “İyi biri. Buralı kürt olduğu halde en iyi biri. Okuldan dağılıyoruz. Ben sınıftan iki arkadaşın yanına gittim. Sonra Polat geldi. O iki kişi üçüncü sınıftan iki kişiyi çağırdı. Sonra Polat ile onları kavgaya tutuşturdu. Polat bir küfür etti. Hayatımda ilk defa böyle bir küfür duydum.”

Anne “Oğlum kavga edenlerden uzak dur. Onların hayatı Hiçbir şeye benzemez. Sana bulaştı mı o hayat üzerinden zor çıkar.”

Şeref’in aklı hala o kavgadaydı. İlk defa böyle bir olay yaşamıştı. Düşüncelere dalmış bir şekilde bardağına çay kattı. Balkona geçti. Akşama doğru lojmanlarda herkes evine çekilmişti. Şeref çayından bir yudum aldı. Munzur dağlarına baktı. Görkemli ve ürkütücü dağlar” diye söylendi.


Tuna M. Yaşar

 

 
Toplam blog
: 235
: 350
Kayıt tarihi
: 14.09.10
 
 

1973 Karabük doğumluyum. Üniversite uluslararası İlişkiler mezunuyum. Arkeoloji ve okültizm ilgi al..