Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ağustos '13

 
Kategori
İnançlar
 

İkra

İkra
 

“Yaratan Rabbinin adıyla oku.” (Alak/1)

Seni var eden Allah’ın (c.c.) emir ve yasaklarını sana gösterdi, rehber olarak Kur’an-ı Kerim’i indirdi ve hem onu nasıl okuman ve anlaman gerektiğini göstermek için hem de üstün kudretini göstermek için hiç okuma-yazma bilmeyen bir peygamber gönderdi.

Evet, hiç okuma-yazma bilmeyen Resulullah (s.a.v.) ilk Ayet-i Kerime’nin kendisine vahyedilmesiyle okumaya başladı. Peki ya sen? Bugün birçok hoca müsvettesi, Darvin teorileriyle, yaradılış hikâyeleri ile insanın nasıl var olduğunu anlatma ve aslında insanları saptırma çabasına girişmişler. Onlar yetmiyormuş gibi birçok kişi de Kur’an-ı Kerim’in varlığından sanki bihabermiş gibi onların dediklerini dinliyor, yollarını tutup cehenneme doğru hızlı adımlarla gidiyorlar.

A Kendini bilmez! Sen daha kendini bilmiyorsun bir de Allah’ın (c.c.) varlığı hakkında fikir sahibi olmaya çalışıyorsun. O’nun (c.c.) hikmetini öğrenmek için cahil, kullanılmış, siyaset malzemesi edilmiş birkaç hocanın peşine düşünüyorsun. Onlar sayesinde belki de makam-mevki elde ediyor, kendine çıkar sağlıyorsun. Bu dünyada kazanıyorsun belki ama aslında en çok kaybeden sensin ve bunun farkında değilsin. Allah (c.c.) sen ve senin gibileri için her gün cehennemine biraz daha odun atıyor…

A satılmış hoca müsvettesi! Ya sana ne demeli? Kelam-ı Kadim bir elinde küfür ve inkâr diğer elinde insanlara vaaz veriyorsun. Yalan sözlerle onların aklını çeliyorsun, eline Allah’ın (c.c.) kelamını almışsın ama şeytanın hizmetinden de ayrılmıyorsun. Seni dünyanın lüksüyle satın alanlar var ya hani, sana makam-mevki bahşedenler, seni dünyanın en büyüğü yapacaklarını iddia edenler... Onların Firavun’dan ne farkı var? Sen Firavun’a askerlik ediyorsun da Allah’a (c.c.) hizmet ediyormuş görüntüsü veriyorsun. Peki, kendini gizliyorsun, insanlar seni hoca bilerek sözüne itimat ediyorlar ya senin gerçekten bir hain olduğunu, şeytanın hizmetçisi olduğunu görenlerden nasıl gizleneceksin? Allah’ın (c.c.) o kullarından hiç mi haberin yok? O kulların laneti, bedduası senin üzerine oldukça senin bu dünyadaki sultanlığının sana ne yararı var? Gün gelip ahrete intikal ettiğinde Cehennem’in har ateşi gürül gürül gürlerken o veli kullar sana karşı şahitlik edecekler; “Bu imanlı gibi görünürdü, eline Kur’an-ı Kerim alırdı da insanları şeytanın peşine takardı.” Diyecekler. O zaman sana bu dünyada lüks yaşam sunanlar yardım edebilecek mi ya da sen onlara yardım edebilecek misin?

Ey cahil! Gün erken geçiyor. Her aldığın nefes senin için şuan zarardır. Bunu kâra çevirmelisin. Tövbe et ve insanlara doğru olanı, gerçek olanı söyle. “Ben yalan söylemiştim doğru olan budur, Allah (c.c.) böyle emretmişti ben size yalan söylemiştim beni affedin.” De. Hem Allah’tan (c.c.) hem de haklarına girdiğin kullardan helallik iste ve bundan sonra da doğru olanları anlat.

Her şeyi okuyan ama “Oku” emrine uymayan…

Senin halin nicedir. Cahilliğin ardına sığınıyorsun. “Ben bilmiyordum bana kimse öğretmedi, bilmediğim şeyden de mesul değilim.” Diyerek kendini kandırıyorsun. Tamam, bilmedin, sana kimse öğretmedi de sende öğrenemez miydin? Hiç araştırdın mı? Kur’an-ı Kerim’i eline aldın da elinden mi çekip aldılar? “Ben Arapça bilmiyorum, okuyamıyorum.” Bahanesi de seni kurtarmaz. Asıl olan Kelam-ı Kadim olan Kur’an-ı Kerim’i okumak değil, emir ve yasakları anlayarak onunla amel etmektir.

Hiçbir zaman Kur’an-ı Kerim’i anlamak için başkasına muhtaç değilsin. Başkasının tefsir ederek sana bir şeyler anlatmasına muhtaç değilsin. Birkaç yalancı hocanın ardına düşerek, onların sahte oyunlarına kanarak yaşamak zorunda değilsin.

Allah (c.c.) Kur’an-ı Kerim de buyuruyor ki: “… Ne kadar az düşünüyorsunuz!” (Mü-min/58) Sen düşünmez misin ki bu mukaddes kitabın indirildiği Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed (s.a.v.) hiç okuma-yazma bilmezdi. Hiç okumayı bilmeyen birisi nasıl olurda bu kitabı okur, anlar ve tüm dünyaya bu kitapla nasıl amel edilmesi gerektiğini anlatabilir? Bu apaçık bir mucizedir. Peki, şimdi sen okumasını yazmasını bilen birisisin hem de bu kitabı anlayabileceğin bir dile de tercüme etmişler… Fakat sen onu açıp okumuyor, okuyup anlamıyor, okuyup düşünmüyor ve amel etmiyorsun. Şimdi; “Ben bilmiyorum, bana kimse öğretmedi.” Bahanesinin arkasına sığınman açıkça yalancılık değil de nedir?

A yalancı! Söyle sen Müslüman mısın? Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki: “Yalan konuşan bizden değildir.” Sen yalan konuşuyorsun, o halde sen nasıl Müslüman’sın? Kör değil isen, deli değil isen, tabi geri zekâlı da değil isen aç ve oku. Orada senin hayrına olan her şey yazılıdır.

Sapıklar! İçki içiyorsun bunu marifetmiş gibi gösteriyorsun, çarşaf giyene küfrediyorsun, sarık takana yobaz diyorsun. Aynada bir kendine bak açık bacakların, boyalı suratın, sivilceli sırtın çok mu güzel sanıyorsun? Başka insanları kınamak yerine kendine neden çeki düzen vermiyorsun? Allah’ın (c.c.) yapılmasını istemiyorum dediği her şeyi yapıyorsun ve buna medeniyet diyorsun. Bunun adı deliliktir. Sen ya delisin, ya Müslüman değilsin. Deli isen zaten İslam’da sorumlu tutulmazsın. Ama Müslüman’ım diyorsan ve bunları yapıyorsan senin Müslümanlığından şüphe edilebilir. Müslüman olan Müslümanlığın emir ve yasaklarına uyar. Sen uymuyorsun bir de İslam olma iddiasında bulunuyorsun. İslam’ın emirlerine uymuyorsun, uymadığın gibi uyan insanları da hor görüyorsun, yobaz diyorsun. Allah (c.c.) sen ve senin gibileri için Cehennem’inin ateşini arttırsın inşAllah.

“Zalimler için yaşasın Cehennem.” (Bediüzzamam Said Nurs-i K.S.)

26/08/2013

Engin DİNÇ

 
Toplam blog
: 65
: 2401
Kayıt tarihi
: 27.07.12
 
 

1988 İstanbul doğumlu. Adalet Bakanlığı'nda göreve başladı (2011). Anadolu Üniversitesi Kamu Yöne..