Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ağustos '11

 
Kategori
Güncel
 

İktidara çatma, Orduya ve CHP ye vur!

İktidara çatma, Orduya ve CHP ye vur!
 

Suriye de bir iç savaş mı var yoksa?


Milliyet yazarı Aslı Aydıntaşbaş samimi olarak basının üzerindeki baskıdan söz etmiş. Sonra da “Hal böyleyken sürekli bizden isteneni yapmak, güçlüyü görmezden gelip, orantısız bir biçimde güçsüze yüklenmek bana etik gelmiyor.” demiş, demişte çok kıvrak bir dille yine CHP ye vurmuş, dolayısıyla yine ustalığını belli edivermiş. 

CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun iktidara yönelik sözlerini (Beşar Esat’a dur denmesini )eleştirmiş, “CHP’nin, diktatörlük yerine insan hakları ve demokratik değerlere sahip çıkması lazım değil mi?” diye de sormuş. 

Ben de tüm bu suçlamalara karşın acaba Kılıçdaroğlu ne demek istedi? Bu Suriye’de sahiden insan katliamı mı yapılıyor diye kaç gündür incelemeler içerisinde bulunarak dış basın dahil her yazıyı okudum, her demeci izledim. 

İlk önce Suriye’ye Amerika’nın öncülüğünde neden müdahale edilmek istendiğine baktım tabi. 

Efendim; Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat ülkesini tek adam görüntüsü ile idare ediyormuş. Halkını ekonomik ve siyasal anlamda felakete sürüklüyormuş, bunu yapabilmek için de halk üzerinde bir korku imparatorluğu yaratmış. 

Tüm bunlar bana haliyle hiç yabancı gelmedi tabi. Tek fark vardı Suriye ordusundaki üst düzey subayları ve gazetecileri ve de bilim adamlarını tutuklatıp bir yerele hapis etmemişti. 

İşte bu beni düşündürdü. Amerika ile aramız bozulursa hedefteki ülke kim olacak acaba diye düşünmeye başladım. 

Suriye’de özgürlüklerin kısıtlandığını bahane ederek iç işlerine müdahale etmek Amerika’nın başlıca gerekçesi oluyor. Amerika bunu hep yapıyor. 

Dünyayı kendi istek ve ihtiyaçları doğrultusunda yeniden şekillendirmek, kendisine biat edecek yönetimleri oluşturma isteği birçok ülkeyi kan gölüne çevirmesine neden oluyor. 

Amerika aslında Zbigniew Brzezinski’nin “Büyük Satranç Tahtası” adlı kitabındaki, Eurasia teorisi denilen teoriyi uygulamak istiyor. (Bu teorinin kurucusu birçok ABD başkanına danışmanlık yapmış Polonya asıllı Yahudi bir siyaset bilimci olan Zbigniew Brzezinski'dir.) 

Brzezinski, Eurasia'ya hâkim olan dünyaya hâkim olur diyor. Brzezinski'nin, Eurasia olarak adlandırdığı bölgeye Doğu Almanya'dan Polonya'ya, oradan Rusya ve Çin üzerinden pasifik Okyanusu'na kadar uzanan topraklar giriyor. Ayrıca Ortadoğu'nun tamamı ve Hint yarımadasının büyük bölümü de bu alan içerisinde yer alıyor. Bu alanın en önemli noktası ise dünyayı hâkimiyet altına almanın kilit noktası olarak gösterilen Orta Asya'nın olduğu söyleniyor. 

ABD'nin petrol kaynaklarını ve dünya hâkimiyetini ele geçirmek için başlattığı savaşların çerçevesini çizen hedef de Eurasia'dır. ABD'nin dünya hâkimiyeti için başlattığı projenin Ortadoğu'daki son ayağını Suriye ve İran oluşturuyor 

Amerika kendi çıkarı için özgürlük, barış terörle mücadele yalanları altında kardeş kanları akıtmaktan çekinmeyen kan emici bir emperyalist ülkedir. Teröre karşın mücadele ettiğini söylemesi külliyen yalandır. 30 senedir PKK yı besleyen o değil midir? 

Bakınız , Suriye Arap Haber Ajansı SANA da dün çıkan bazı haberleri sizlerle paylaşayım. 

“Lübnan’da yaşayan Suriyeli gurbetçiler dün Beyrut’ta Suriye Büyükelçiliği önünde düzenledikleri kitlesel gösteri yapmışlar. 

Anavatanda silahlı terör örgütlerinin yaptığı katliamları kınayarak Cumhurbaşkanı Beşşar el-Esad yönetiminde uygulanan reformlara ve anavatana sımsıkı bağlı olduklarını vurgulayarak, anavatanın içişlerine yönelik dış müdahaleleri kınadılar. 

Anavatanda uygulanan her komplonun ulusal birlik duvarına çarpacağını belirten gurbetçiler bu süreçte yalan yanlış haberlerle silahlı terör örgütlerinin faaliyetlerini destekleyen dezenformasyon medya araçlarını da kınadılar.” 

Bir başka haberde Halepli avukatlar silahlı terör gruplarının katliam, bozgunculuk, sabotaj ve korkutma eylemleri neticesinde asker ve sivillerden birçok masum insanın hayatını kaybettiği, cesetlerin parçalandığı ve kamu ile özel mülklere zarar verildiği vurgulandı 

ABD’nin ve bazı batı ülkelerinin politikasının, sömürgeci ülke düzenleriyle kendilerini dünyaya hakim kılma projesi olarak tercüme edilebileceği vurgulandı. Bölgeyi bölme planlarının bir süreden beri özellikle çevredekiler başta olmak üzere birçok Arap ülkesinde uygulanmaya çalışıldığını belirten avukatlar, şimdiki durağın Suriye olduğunu, toplumun ahlaki ve kültürel değerlerinin de hedef alındığını kaydetti. 

İDLİB – İdlib ahalisi, kenti silahlı terör gruplarından kurtararak, güvenlik ve istikrarı yeniden sağlayan ordu birliklerine teşekkür ve yüksek takdirlerini dile getirdi 

Buna benzer yığınla haberler var. Bizim basın maşallah bunları yazmıyor.  

Bir haber de bizim hakkımızda İngiliz The Times gazetesinde çıkmış. Balyoz davasını mercek altına altına alarak şöyle yazmış: 

Çok sayıda üst düzey subayın yargılandığı Balyoz davasının özünde “tahrif edilmiş kanıtlar”ın bulunduğu öne sürüldü. Geniş haberinde davaya ilişkin belgelerin “bariz tutarsızlıklar” gösterdiğini savunmuş. 

Göz bebeğimiz olan ordumuza yandaş basından saldırılar gelirken dış basının mercek altına alması dikkat edilecek bir husustur. 

Ordumuza gelen vurdu giden vurdu henüz iddia kapsamında olan suçlamalara karşın birkaç yürekli gazeteciden başka konulara değinen neden olmuyor acaba? 

Kılıçdaroğlu bence haklıdır. Zira Davutoğlu’nun Esat’dı ziyaret öncesi Ankara ile Washington arasında 2 kez temas olduğunu öğrendik. Ayrıca Clinton’un Türkiye’yi ziyareti ardından özel temsilcisi Fred Hof ve Büyükelçi Francis Ricciardone’nın başbakanlıktan ayrılırken görüntülenmesi bir hayli düşündürüyor insanları. 

Kapalı kapılar ardında yapılan siyaset Anamuhalefet Lideri Kılıçdaroğlu’nun bazı sorular sormasını haklı göstermektedir. 

Sevgili okurlarım; 

Ayrıca Suriye bizim neden iç işlerimiz olsun ki? Türkiye bölünmenin eşiğine gelmişken terzi kendi söküğünü dikemezmiş misali biz Amerikanın postacı mı oluyoruz? 

Ben, önce kendi söküğümüzü dikelim diyorum. 

Sevgiyle kalın. 

 
Toplam blog
: 375
: 801
Kayıt tarihi
: 30.04.08
 
 

İstanbul Kadıköy doğumluyum. Herhangi bir menfaat grubuna bağlanmadan, açık fikirli, dürüst, önya..