İktidara göre eğitimde birinci öncelik; kız çocuklarının başörtüsü,türban...

AKP, türbanı, baş bağlamayı iktidara gelmek için sermaye yaptı; amacına da ulaştı. Bu öyle bir sermaye ki harca harca bitmiyor! Üniversite öğrencileri, kamuda çalışanlar türbanlaştı. Sıra ilk ve ortaokul öğrencilerine geldi. AKP’yeveAKP’liler gibi düşünenlere göre türban, başörtüsü özgürlük simgesi. Artık bu öğrenciler de özgürlüklerine kavuşurlarsa Türkiye eğitimde çağ atlar! Tüm Müslüman ülkelerin çağ atladığı gibi! Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan, “dindar toplum” yetiştireceğiz, demişti. Geçmişte Necmettin Erbakan da “manevi kalkınma”, demişti. Anaokulu ve İlkokul öğrencileri türbanlaşınca “dindar kuşaklar” yetiştirip “manevi kalkınmayı” gerçekleştirecekler; biz de gelişmiş ülkeler arasında yerimizi alacağız! Tür­ki­ye bir imam ha­tip fur­ya­sı ya­şı­yorHa gayret imam hatip okullarını daha da çoğaltınız!

Eği­ti­mi yaz­boz tah­ta­sı­na döndürdüler… Sınıflar üst üs­te Fen liselerine, Anadolu liselerine, mesleki ve teknik liselere ne gerek var! Böyle düşünüldüğü, eğitim-öğretimde her şey dini ilke ve yöntemlere göre planlandığı için işte ortaöğretimde dünyadaki yerimiz:

400 bin öğrencinin katıldığı dünyanın en kapsamlı eğitim araştırmasına göre, Türkiye ortaöğretim kalitesinde 65 ülke arasında 44. sırada yer aldı. Eğitim ortalaması Vietnam, Sırbistan ve Estonya gibi ülkelerin altında kalan Türkiye, fen bilimleri ve metin anlama kategorilerinde ise en hızlı ilerleme kaydeden ülkeler arasına girdi. Birleşmiş Milletler ’e bağlı Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) gerçekleştirdiği Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) eğitim araştırması dün Paris’te kamuoyuna duyuruldu. 65 ülke arasında yapılan ve matematik, metin anlama, fen bilimleri kategorilerinde başarıyı karşılaştıran araştırmaya göre Türkiye ortaöğretim kalitesinde 44. oldu. 15 yaşındaki öğrenciler üzerinde gerçekleştirilen araştırma, Türkiye’nin Vietnam, Sırbistan, Estonya gibi ülkelerin de eğitim ortalamasının altında kaldığını gösterdi. (İnternetten Haber M ve 4.12.2013 tarihli Zaman Gazetesi)

Milli Eğitim Bakanlığı’nın, TEOG, (temel eğitimden ortaöğretime geçiş) puanlarına göre öğrencileri yerleştirmedeki durumu ortada. Çocuğunu evinin yakınındaki istediği okula gönderemeyen veli perişan, istediği okula gidemeyen öğrenci perişan, bir torbadan çıkan yasayla görevden alınan okul müdürleri perişan, ders programı belli olmayan öğretmen perişan.

Başbakanlığı zamanında “dindar toplum” projesini tamamlamadan Cumhurbaşkanı olan Tayip Erdoğan’dan daha da ileri giden Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, okullarda türbanın, başörtüsünün serbest olmasını gerçekleştirerek eğitime büyük katkıda bulunmuştur! Bu serbestliği, hükümet sözcüsü Arınç, kıvançla açıklamıştır.Nabi Avcı, türban gerekçesini,bazı öğrenci ve velilerden gelen yoğun taleplerebağlamıştır. Peki, yarın bazı veliler, kız çocuklarının şortla, mini etekle, yırtık kot pantolonla, şalvarla… Okula gitmelerini isterlerse onlar için de bir yönetmelik çıkarılacak mı? Çıkarılan yönetmelik her türlü kılık kıyafete izin veriyor mu?

Bir öğretmen: Geleceğin aydınlık insanları olacaklar diye, birer çiçek gibi özenle yetiştirdiğim öğrencilerim bu sabah türbanlı geldiler, ağladığımı onlara göstermedim” dedi…(Bekir Coşkun, Sözcü 25. 09,2014)

Bakan Avcı, ilkokul çocuğuna türbanı serbest bırakmasını isteyen veliler kadar istemeyenlere de kulak verdi mi? Onlar, bu ülkenin vatandaşı değil mi? Bu yasağın kalkmasıyla birlikte genç kızlar ve kadınlar üzerinde başörtüsünü takma konusunda mahalle baskısı oluşmasından ve demokratik özgürlük olarak sunulan bir hakkın, sonuçta hak gaspına varmasından endişe ediliyor.

 Medyada konuşan türbanlı ya da başı bağlılar, geçmişte özgürlüklerinin kısıtlandığını söylüyor, söylüyorlar. Şimdi özgürlüklerine kavuştular. Bunlardan öğretmen olanlar da var. Bunların türbanlı öğrencilerle diğer öğrencilere bakışları farklı olmayacak mı? Diğer öğretmenlerin türbanlı öğrenciye bakışıyla başı açık öğrenciye bakışı farklı olmaz mı? Demokratik özgürlük olarak sunulan bir hakkın, sonuçta hak gaspına varmasından toplumun büyük kesimi endişe ediyor.

Çocuklarımızın sadece başlarını ve saçlarını değil, düşünme yetilerini de örten din eğitimiyle biat toplumu oluşturmaktır. Böylece, araştırıcı, sorgulayıcı, özgür bir eğitim yerine, dogmatik ve ezberci bir eğitim verilmesinin nedeni, ülkeyi çağdaş dünyadan uzaklaştırarak İslam ülkelerine yaklaştırmaktır.

Anaokulundaki kız çocuklarının başlarını örtme kararı, Musul Konsolosluğumuzun 49 mensubunun IŞİD teröristlerine rehin bırakılmasının hesabı sorulduğunda açıklandı... 
Evet, gündemi değiştirme var. Evet, din eğitiminin yaygınlaştırılmasıyla “dindar toplum” yetiştirme amacı var... Evet, din eğitimiyle gelecek kuşakları bilim çağından uzaklaştırarak Orta Çağ karanlığına götürmek var. Evet, tüm gençlerimizin geleceğinin eğitim yoluyla karartılması var... Ama çok daha önemlisi, Türkiye’nin çağdaş bir toplumdan, bir Orta Çağ toplumuna dönüştürülmesi sürecinde hızla ilerleme var.Tür­ki­ye bu düşünceyle ne Av­ru­pa Bir­li­ği’­ne gi­re­bi­lir, ne de çağdaş top­lu­mların bir üye­si ola­bi­lir!