Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Haziran '08

 
Kategori
Aile
 

İlaç mubarek

İlaç mubarek
 

Boncuk mavisi gözleri bembeyaz teni hokka gibi burnu ile gençliğinde ne kadar güzel olduğunu bilmek için müneccim olmaya ne gerek var değil mi ama?

Sokakta oynar iken onu gören bir delikanlının nişanlı olmasına rağmen nişanı atıp talip olmuştu Hatice ye. Sokakta ip atlar iken çağırmıştı annesi onu "adı batmayasıca gel hadi artık eve, zor görürsün artık sen sokakta ip atlamayı gelin olacaksın gayri diyerek.

Yunanistan göçmeni idiler, babasını genç yaşta kaybedince anne kız sığınmışlardı bir gece vakti yaşadıkları ülkeyi terkederek anavatana.
Yazgısı sığındıkları bu kasabada çatılmıştı besbelli.

Evlendi Hatice kız, birbiri ardına üç erkek çocuk doğurdu kocasına. Çocukların ardından evin babasının gözleri dışarı kayar olmuştu. Nihayetinde oturdukları evin bir odasına bir hatun getirmekte gecikmedi Emin bey.

Geceleri kumanın odasında sabahlar iken üç oğlu ile kara geceler geçirir oldu Hatice. kaç kez dövülüp kapı önüne kondu ise geri döndü geldi. nereye gidebilirdi ki?

Günler geçti oğullar büyüdü, Emin bey kürkçü dükkanına döndü. Oğullar evlendirildi. Hatice hanımın annesi yaşı doksanları vurur iken dipçik gibi ayakta idi. Erkenden kalkan Pakize sultan onun deyimi ile basamakları siler avluyu yıkardı. Çeşmelerden bu günki gibi sular akmaz iken tenekelerden yapılma kovalar ile su taşırdı eve şimdiki bir tas su taşımayan genç kızlarımıza inat.

Oğullar evlenir iken çifte kaynanalı eve gelin gelir olmuşlardı. Analı kızlı bir olup eve gelen yeni gelini adet yerini bulsuncasına çekiştirir dururlardı. Torun istiyorlardı artık, evde çocuk sesleri olsun diyorlardı.

İlk torun müjdesi gelince ne çok sevinmişlerdi. İlk torunun kız olduğunu duyunca ise postacıya bahşiş vermekten vazgeçmişti Hatice hanım.

Ardından bir erkek torun doğunca dünyalar onun oldu. Üç oğul sahibi olmasına rağmen yine de erkek olsun diye deliriyordu.
Altı aylık iken bakım sorunu nedeni ile kendine gelen ekmeğine yağ sürülen Hatice hanım, gecesini gündüzünü torununa vermişti. Gelinine " e kızım bir doğurmadım ben bu oğlanı" diye de sevgisinin gücünü anlatırdı bu sözü ile.

Önce yüz yaşını asan annesini yitirdi Hatice hanım sonra eşini. Yapayalnız kalmıştı evinde. Daha bir bağlandı torununa. Onunla ilgili planları vardı, okuyacak sonra onu evlendirecekti. Yalnız kalan Hatice hanıma adeta gençlik aşısı gibi gelmişti bu oğlan. Gelecekle ilgili yapılacak ne çok işi vardı. Onu sıkça rahatsız eden birçok hastalıkla ilgili şikayetleri torunu aklına gelince silinip gider olmuştu.

Okudu Sea paşa okulda iken sevdiği kız ile evlenip gidiverince uzaklara elleri bomboş kaldı Hatice hanımın. Sağlığı elvermediği için gidemiyordu doğurmadan oğul yerine koyduğu paşasının yanına. Sesi pek bir hüzünlü geliyordu telefonda ilk torunu olan hani postacıya müjdesi üzerine para vermediği kelebeğe.
Kelebekte artık yeni yavru kelebeği olacağını duyduğu gün bayram ilan edilmişti evlerinde. Hele de gelen bebiş in erkek olacağını duyunca ilaç yerine geçeceğini tahmin ettiği için Hatice hanıma müjdeyi verdi.

Telefonu kapatmadan Hatice hanım beş yıllık kalkınma pardon; bebeğin geleceği ihtiyaçları için planlar yapmağa başlamıştı bile. İlaca ne hacet doğur erkek veletleri uzasın hatice hanımın ömrü. Şimdi mi? yetmişbeş yaşından fazla Hatice anamız...Nice nice yaşlara...

Demek ki neymiş; amaç olmalı, istekler arzular hep olmalı. Yaşamdan elini eteğini çekmemeli. Unumu eledim duvara astım eleğimi dememeli...daha yapılacak çookkkk işimiz var...Mutlu ömürler efendim.



 
Toplam blog
: 292
: 1094
Kayıt tarihi
: 08.03.07
 
 

Yazmaktan hoşlanan... Kelimeleri renklendiren bir sihirbazım ben.. Bodrum'da yaşamaktayım.. Sev..