Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Mart '09

 
Kategori
Güncel
 

İlahi adalet demeyecek misiniz?

İlahi adalet demeyecek misiniz?
 

Trajik bir kaza. Ölen 5 kişi, bir kayıp.

Canımız yandı. Neden?

Canımızı en çok yakan muhabirin telefon konuşması.

Tüm Türkiyenin gözü önünde, yaşanan bir konuşma.

Hepimiz gidip, onu oradan kurtarmak, donmasını engellemek için can attık.
Kurtarılması için dua ettik. Bekledik, sabırsızlandık.

Onun her üşüyorum deyişinde, biz burada donduk.

Helikopterin içinde canlı olması, acı çekiyor ve acı çektiğini biliyor olması yaktı canımızı. Tanık olduk.

Açıkçası en çok ona üzüldüm. Diğerleri baygındı ve olayın farkında değillerdi. Belki de farkındalardı ama biz bilmiyorduk. Muhabiri ise biliyorduk. Bilmek, acıttı canımızı. Bulundukları zaman, ölmüşte olsalar, biraz rahatladık. Ne ilginç değil mi? Sanki artık üşümeyeceklerdi...

Muhabir yok. Yok olması bile, biraz rahatlamamıza sebeb oldu. Çünkü en çok onun ölüm haberi, biz bilenleri üzecekti. Kırık bir ayağından başka, bir derdi yoktu. Bir ümit doğdu içimize. Sürünerek bir yere gitmiş olabilir miydi?

Tam aynı yerden, benim de ayağım kırılmıştı. Yerde hiç kıpırdamadan yatarken, çektiğim acı inanılmazdı. Kıpırdamam, mümkün değildi. Rüzgar esse ayağım acıyordu. Kırık acısı, en kötü acılardan biridir. Onun o ayakla sürünebilmesi, içimi daha da acıttı. Çünkü her kıpırdamasında, çektiğini bildiğim acısı, benim çektiğim acının on katı fazla olacaktı. Bunun yanında korku... Kurtarılamama korkusu, ölüm sessizliği ve üşüme...

Eğer bulunursa ve yaşıyorsa, Türkiye son yıllarda yaşayamadığı birlik ve beraberliği, aynı anda yaşayacak. Türkiye, belki de çok az tanık olacağı bir olayın mutluluğunu, hem de iliklerine kadar, aynı anda hissedecek.

İnsanız. Muhsin Yazıcıoğlunun ölümüne, daha çok üzülme gibi bir lüksümüz olamaz.

Bu lüks onu yakından tanıyanlara ve ailesine aittir. Bana ait olamaz. Bir insan olarak, ölüm şekline üzülebilirim. Daha fazlası yok.

Annesinin isyanına üzülürüm. Üzüldüm de.

Nice, evladını bulamayan, evladının ölüsünü bulan, ya da evladıyla birlikte can veren insanlar adına, kan davası gütmeden üzülürüm. Unutmam ama üzülürüm.

Çok insanın canını yaktı.Maraş katliamının ve Sivas katliamının bir numaralı failidir. Sadece toplu katliamların değil, öldürülen bir çok insanın da sebebi olmuştur. Hakkında açılan davalar ya zaman aşımına uğramış ya da düşmüştür. Diğerlerine yapıldığı gibi o da, zaman aşımından, yaptıklarının cezasını çekmemiştir.

Şimdi; garip açıklamalar yapılıyor.

Bizler kan davası güdecek cahillikte insanlar değiliz. Dişe diş, kana kan demek, olayı çözümsüzleştirmekten başka birşey olmazdı. Tabii ki her suçun bir cezası olmalı. Hukuk bunun için var. Muhsin Yazıcıoğlu dahil, ölenlerin hepsine üzüldük.

Ama...

Muhsin Yazıcıoğlu hiçbir suça bulaşmamıştır.

O bir kahramandı.

Tek suçu vatanını sevmektir.

Anasının ak sütü kadar temizdir.

Düşmanlarının gazabına uğramıştır!!! gibi garip söylemler, beni rahatsız ediyor.

Düşmanları sanırım Maraş Katliamında ölenlerin yakınları ve bu vahşete tepki gösterenler oluyor. Peki neden, bu insanlar DÜŞMAN olarak nitelendiriliyor.

Suçlu, katledilenler mi?

Ortada hiç bir suç yok mu?

İnsanlar garip bir mantıkla; Bunu kim yapmıştır, yapa yapa Muhsin Yazıcıoğlu yapmıştır. Hadi ona çamur atalım, zihniyeti ile mi konuşuyorlar? Bu vahşetin suçunu neden yargı da dahil, Muhsin Yazıcıoğlunda aradılar.

O bir kahramandı. Her filmin bir iyi, bir de kötü kahramanı vardır.

Maraş katliamının, Sivas vahşetinin kötü kahramanı...

Bunu mu demek istediniz? Ben başka kahramanlığını duymadım.

Bugün herkes biliyor ki, Muhsin Yazıcıoğlu masum değildir. Adı karışan hiç kimse masum değildir. Yine herkes biliyor ki, masum olmadıkları halde, ceza almamışlardır.

Peki Depremlerin; iffetsizliğin arttığı coğrafyalar da meydana gelmesini, Allah' ın takdirine bağlayanlar...

Şimdi Muhsin Yazıcıoğlunun ölümünün Maraş da olmasını, ilah-i adalete bağlamayacakmısınız?

Şimdi...

Bırakın, bir insan, bu şekilde öldü diye, üzülelim.

Bırakın, yaptıklarını değil, ölüm şeklini düşünelim.

Onun vicdanını siz temizlemeye çalışmayın.

Masumluğunu sorgulayıp, gözünüzde ilahlaştırmaya çalışmayın.

Onun masumluğunu onaylamak, yaptıklarına katılmaktır.

Annesinin acısına üzülüyorum. Annesi eminim ki, ak sütünü helal etmiştir oğluna...

 
Toplam blog
: 44
: 2108
Kayıt tarihi
: 15.09.08
 
 

Burdayım ya, gerisi teferruat ..