Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Kasım '06

 
Kategori
Sosyoloji
 

İlahi Azrail sen adamı öldürürsün!

İnsanın bu başlığı atınca, şöylee "böööö veya patttttttt" diye okuyanları korkutası geliyor. Korkuların en büyüklerininin başında gelir, biliyorsunuz ölüm korkusu. Bizler, bu korkuyu sözüm ona yendiğini söyleyen insanlara da "vaybeee ne cesur insanlarmış" diyoruz. Cesaretin, korkmamak olduğunu zannettiğimiz içindir ki, korkmayanlara da "cesur" diyoruz. Korku, yaratılmış tüm canlıların olmazsa olmazlarındandır aslında. Korkularımız, hiç düşündünüz mü bilmem ama, hayatımızı düzenleyici unsurların başındadır. Hız yapmaktan korkan bir kişinin hız yapamayacağı için hızdan ölmeyeceği kesindir, yükseklik korkusu olanların yüksekden düşüp ölmeyeceği, örümcek korkusu olanların örümcek sokmasından ölmeyeceği gibi.

Günümüzde biliyorsunuz bunun kısa tanımı ''FOBİ''. Fobileri olanlar ve fobileri olmadığını söyleyenler gibi iki kısıma ayrılız. Korkmak yada korkmamak işte tüm mesele bu:)) Ben sanırım biraz takıntılı bir insanım. Cesaretin aslında korkmamak değil de, aksine korkularının üstüne gidebilme becerisi olduğunu savunanlardanım.

Ucuz roman kahramanlıklarından daha ziyade korksa da, insanlık için bir şeyler verebilme yeteneklerine sahip olan tüm insanlar önünde şapka çıkarırırım ben. İşte asıl ozaman "bu insan cesurmuş" derim. Dünya ve Türk tarihine baktığımızda, önümüze konulan tabloda sürekli ölüme meydan okuyan, cesur insanların resimlerini seyretmiş hayran olmuşuz. Nasıl olmayalım ki en yakın tarihte, Çanakkale'de koyun koyuna yatan kınalı kuzuları düşündükçe, İstiklal savaşımızda top mermisinin ıslanmaması için kundaklara sarıp bebelerini feda eden analarımızın öpülesi elleri dururken, nasıl görmemezlikten geliriz değil mi? Filistin'de üstüne kurşunlar yağarken çocuklarını korumak isteyen babanın dramını gösteren sahneler gözümüzün önünden gitmedikçe insan olan insan nasıl takdir etmez ki cesaretlerini.

Bir de gizli kalmış cesurlarımız vardır. Aslında her gün görsek de karşılasak da görmemezlikden geldiklerimiz umursamadıklarımız vardır. Şimdi bir düşünelim bakalım; idealleri uğruna tüm korkularına rağmen, öğrendiklerini öğretip, düşünen beyinler yetişmesi için üç kuruş maaaş karşılığında ülkemin en ücra köşelerinde görev yapan öğretmenlerimiz "az mı cesur?" dersiniz. Önüne yatırılmış bir hastanın ameliyatında tüm kötü koşullarına rağmen hastasına can vermeye çalışan doktorlarımız sizce ölüme meydan okuyanlardan daha mı az meydan okuyorlar yaşamlara.

Fikirlerin suç sayıldığı ülkemizde, yazdığı yazılarından dolayı sıkıntılar çekeceği kokusunu bastırıp,cesurca milleti için doğru bildiği düşünceleri kaleme alan yazarlarımız, en azından bilgilencek bir beyin uğruna kendini feda etme noktasında sizce ne kadar cesurlar. Örneklerini o kadar çoğaltabilir ki yeterki görmek isteyelim. Tüm ezilmişliğine ve itilmişliğine rağmen, "benim kızım okuyacak ve milletine hizmet verecek" ideali ile aç kalma hor görülme korkularını bastırıp tüm yüreğini varını yoğunu eğitimi için kızına harcayan bir baba sizce cesur değil midir? Valla bence cesurun dik alası hatta eli öpülesi bir kişiliktir.

Şimdi bu cesurları bir potaya koyup, aynı potada eritip insanlık için, insan sayılarını arttıra bilme idealine sahip cesur insanlar özlemi çekmek de bir cesaret değilmidir.

Cesaret, Azraile meydan okuma noktasında alkışlanırken, yaşama yaşam katanlar için neden ıskalanır bilemem.

Bu Azrail, biz istesek de istemesek de bir gün gelip canımızı nasılsa alcak, iş işten geçmeden hepimizi cesur olmaya davet ediyorum

 
Toplam blog
: 18
: 711
Kayıt tarihi
: 27.11.06
 
 

1972 İstanbul doğumluyum. Dekorasyon işleri yapmaktayım. Amatörce de olsa hayata dair sevinçlerimi e..