Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Kasım '11

 
Kategori
Anılar
 

İlahi manzara ilahi aşkların toprağı...

İlahi manzara ilahi aşkların toprağı...
 

Arife günüydü. Kuzguncuk mezarığına gitmişken, eski zaman güzeli çamlıcaya da uğrayayım dedim. Buralarda pek hatıralarım yok ama genede o muhteşem güzellikte kendi kendimle kalmanın zevkini yaşamak istedim...


İlahi bir manzara ve manalı manalı bakan bir boğaziçi; geçmişte, buralarda sevişip koklaşan, birbirlerine vefa ve sadakat yeminleri eden aşıklara bu dekorun verdiği hazzı başka ne verebilirdi ki? Yaşmaklı, feraceli, yeldirmeli kadın selinin akın ettiği Çamlıca... Erkeklerinin felekten nasiplerini alabildiği serin, berrak, şifalı aşkların aşk toprağı, ölmeyen hasret masallarının ve şarkılarının mekanı... Bizler için geç kalınmış bir lezzetti bu...

Böylesine bir lezzet tepesinden mahrum olmak bütün hayat nazlarından yoksun kalmak gibi birşey olmalı...
Buradan ayrılmak, kendinizi beton yığını şehir girdabının içine yeniden yollamak, ölmeden ölmek gibi bir kasavet ve umutsuzluk veriyor insana...

Yönümü, uncular sokağına çevirdim; niyetim meşhur tarihi hamamı görmekti... Çok şükür yerli yerinde duruyor... Sağına soluna yapılmış özensiz beton yığınlarının arasında cılız ve köhne görünsede yerinde duruyor... Hatta kendine mahrem, munis hazların cilasıyla parlıyor tam karşımda...

Pazarları erkek kısmına açık idi; onbeşde bir babamla göbek taşında şakalaşır, olanca gücümle bağırarak akis oyunları icad ederdim... Sıcağa tahammülümün sonucunda içeceğim çamlıca gazozu ise ödüllerin en şahanesi idi... Keza, hamam dönüşlerimizde anneciğim muzaffer bir komutan gibi karşılardı beni...

Unculardan yukarı çıktığınızda sümbülzade sokağına ulaşırsınız. Sokağın yolları daracıktır... Aziz Mahmud Hüdayi hz. lerinin türbesine çıkan bir sokak vardır ki, kollarımı açtığımda iki duvara değebiliyorum... Sokaktaki bazı evlerin kapıları yeşil boyalı idi; Bu, o evlerde oturanların hacca gittiklerinin bir göstergesi imiş..

Türbeye, babaannemle sık sık gelirdik... Bilhassa dul aylığını aldığı günlede; hafızlara kuran okutur, dualarımızı eder birlikte üsküdar çarşısına inerdik... Babaannemle ilk işimiz, şekerci Alptekin amcanın dükkanından şekerleme ve lokumlarımızı aldıktan sonra, ciğerci Arap abiden yumağa ciğer doğratmak olurdu...

Bu sokaklar, köşebaşları, setler geçitler, köhne yapılar dükkanlar... Bütün bunları, burada bırakıp yeniden toz deryasına, neonlu ışıkların arasına dönmek öylesine anlamsız ve zor ki...

 
Toplam blog
: 54
: 393
Kayıt tarihi
: 13.07.11
 
 

İstanbul'da yaşıyorum. Lise yıllarımdan beri minik denemeler yazıyorum. İnternetle tanışmamız biraz ..