İlahlar doymak ve durmak bilmiyorlar!?

Uludere’de 35 kaçakçı köylünün bombalanması istihbaratını MİT’in vermediği, bu kasıtlı bilginin Amerikan kaynaklarından geldiği ortaya çıktı.

İyi de; bu adamlar bizim askerimizin başına çuval geçirip, sorgulayan adamlar değil mi?

Bu adamlar, Kuzey Irak’ta asalak gibi geçinen PKK hainlerine yer veren, helikopterlerle silâh, ilâç ve gıda atarak, lojistik destek verdiği belgelenen adamlar değil mi?

Bu adamlar; “Irak’ta kimyasal silâhlar var… Saddam’ı devirip, Irak’a demokrasi getireceğiz…” palavrasıyla ülkeyi işgal edip; öldürdükleri yüz binlerce insan sonrasında, demokrasi sunacakları insan kalmayan Irak’tan, kuyuları tamamen kuruyana kadar, oranın petrolünü sürekli sömürecek anlaşmalarla dönen adamlar değil mi?

Bunlara nasıl güvenip de, - kaçakçı da olsa – kendi insanlarımızı nasıl bombaladınız!? Bizim kendi istihbaratımızın suyu mu çıktı? Her yıl onlara devasa bütçeler ayrılıyor, ne yapıyor bizim MİT yöneticileri?

Büyüklerimiz; “Kendi başını bağlayamayan, gelin başı bağlamaya kalkışır… Elin ipiyle kuyuya inilmez…” derlerdi. Bu olayla da gelinin başını yaktık, elin ipiyle indiğimiz kuyuda ip koptu, dibi belirsiz bir kör kuyuya düşürüldük dostlar…

Şu anda asker, sivil, doktor, siyasetçi, yazar, çizer hariç; hapiste tam 99 gazeteci yatıyor…

Cumhuriyet tarihinde ilk kez, emekli bir Genelkurmay Başkanı sorgulandı ve tutuklanma istemiyle mahkemeye sevk edildi ve tutuklandı…

Köşelerinde ölümü bekleyen 12 Eylülcü Evren ve Şahinkaya hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle dava açıldı…

Sayın Cumhurbaşkanı; Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yönetim Kurulu üyeliğine; “Bana Atatürkçü denilmesini hakaret sayarım… Apo Paşa yapılsın… TSK lâğvedilip, yerine Nizam-ı Cedit gibi bir ordu kurulsun…” diyen Mümtazer Türköne’yi atadı. O da üç gün sonra toplumsal baskılar yüzünden istifa etmek zorunda kaldı.

İnsan düşünmeden edemiyor: “Bu insanın daha önceki sözlerini sayın Cumhurbaşkanı hiç duymadı ve bilmiyor muydu acaba? Bilmiyor idiyse, bu daha vahim bir durumdur, ne kadar danışmanı varsa alayını birden kapının önüne hemen koymalıdır!..

Eğer biliyor da, bile bile bu talihsiz atamayı yaptı ise de; işte bu ülke, ‘Sözün Bittiği Yer’e gelmek üzeredir artık…

Her dönemde baş tacı edilenler, ezenler, ezilenler, kurban edenler ve kurban olanlar vardır. Tarih bunun örnekleriyle doludur.

Nagazaki ve Hiroşima’ya atom bombalarını atan pilotlardan biri; “Tanrım; dünyadaki cehennem böyle ise, öteki dünyadaki cehennemin korkunçluğunu düşünmek bile istemiyor ve çok korkuyorum” diye haykırmış…

Rus Diktatör Stalin; “Bir insanı öldürmek cinayettir. Ama birden fazlasını yok etmek ise, sadece istatistikî bir hadisedir” demiş.

Firavunlar da, İlahlarını memnun etmek için, her yıl ülkenin en güzel kızını ona kurban ederlerdi…

İlahlar doymadılar, durmadılar ve her dönemde yeni tebdili kıyafetlerle karşımıza çıkıyorlar, yapacaklarını da yapıyorlar vesselâm…

6 Ocak 2012/ Sakin KOŞAR.