Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Haziran '08

 
Kategori
Haber
 

İlana bakın, ne demek istediklerini anlarsınız…

İlana bakın, ne demek istediklerini anlarsınız…
 

Bugün Pazar…

Her zaman olduğu gibi, sabah kalkıp ekmeğimi ve gazetemi aldım ve köşeme çekildim. Bu arada da bilgisayarımı açtım ve <ı>“Neler var” diye de bakmaya başladım. Son iki yazım, yani Anayasa Mahkemesinin kararı ile ilgili yazılarıma <ı>“Yorum”lar gelmiş, onları inceledim ve cevaplarını yazdım. Sonra da gazetemi açtım, okumaya başladım.

Sayfaları çevirirken, bir anda gözüme bir ilan çarptı…

Halk Bankası ile T.C. Milli Eğitim Bakanlığı ortak bir ilan vermiş. Muhtemelen de ilan parasını Halk bankası vermiştir.

İlan <ı>“Milli eğitim Bakanlığı, tüm zamanların en büyük okuma yazma kampanyasını başlatıyor” diyor ve yanında da bir hanımın <ı>“Türbanlı” fotoğrafı var… Bu kampanyanın kısa adı da <ı>“Ana-Kız okuldayız” olarak konmuş ve fakat ilanda <ı>“Ana”nın fotoğrafı var, <ı>“Kız”ının fotoğrafı yok…

Niye?

Gelelim cevaplara… Çünkü <ı>“Yorumlar”a geniş kapsamlı cevap vermek gerekince, yer yeterli olmuyor. Ayrıca, zaten gündem <ı>“Anayasa Mahkemesi kararı” olduğu için zaten devam edeceğiz. O nedenle bu gün yazıma <ı>“Yorumlara” açıklık getirecek şekilde devam edeceğim.

<ı>Sayın Mahmut Kardeşimiz; <ı>“Nasıl, demokrasi elden gitti diyorlar anlamıyorum! Şaka desem değil. Ne peki? Çok aptalım ben ya hu!...” diyor…

Öncelikle ve kısaca bu <ı>“Yorum”a cevap vereyim. Biline ki <ı>“Sorgulayan kişi” aptal olmaz, ancak <ı>“Ram” olan kişi <ı>“Aptal”dır. Mahmut kardeşimiz kendini o sınıflandırmadan çıkarsın.

<ı>Canmehmet Kardeşimiz soruyor, özetle <ı>“Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir" ise, bu nasıl <ı>“Hâkimiyettir” ki hâkimler egemen oluyor demeye getiriyor.

Kesinlikle <ı>“Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir" ilkesi doğru. Bunda bir endişemiz yok. Zaten bugünkü karşı çıkmamızın da asıl nedeni, giderek <ı>“Hâkimiyet” gücünün bir zümreye verilmesin önlemek içindir.

Diğer bir yönü ise, <ı>“Hâkimiyet” Anayasanın 1,2 ve 3. maddesi ile <ı>“Başlangıç” bölümündeki yazılı ilkeler olmadan <ı>“Hâkimiyet”inizi <ı>“Kayıtsız şartsız” kullanma olanağına sahip değilsiniz. O nedenle de önce bu kuralların ve ilkelerin korunması kaçınılmazdır.

Anayasa mahkemesinin yapısına gelince… Siz <ı>“Yasama”nın ve <ı>“Yürütme”nin seçtiği <ı>“Yargı”nın nasıl <ı>“Bağımsız” olacağını düşünürsünüz ki? Diğer taraftan Yargıcın <ı>“Askeri Yargıtay”dan olması, hukukun dışına çıkmak anlamı mı taşıyor, orasını da ben kavrayamadım.

<ı>Sayın Hüseyin ATACAN; yorumuna şöyle başlamış…

<ı>“İbrahim bey, Anayasanın 6. 148. ve 153. maddelerindeki ilgili bölümleri okuduktan sonra, verilen kararla ilgili kafanızda bir soru işareti oluşup oluşmadığını merak ediyorum” diyor ve devamında da <ı>“Mahkeme kararını verirken, hangi hukuk ilkelerine uymuş ve hangi yasa maddelerinden yetki almıştır diye düşünüp düşünmediğinizi merak ediyorum. Laik demokratik ve sosyal hukuk devletinden bahsederken, bu kavramlara nasıl bir anlam yüklediğinizi merak ediyorum. 550/411 kişilik çoğunluğun verdiği kararı reddedip, 11/9 kişilik çoğunluğun verdiği karara niçin fit olduğunuzu merak ediyorum. Kadınlarının yüzde 65 inin örtülü dolaştığı bu ülkede, Anayasa Mahkemesinin millet adına karar verdiğine inanıp inanmadığınızı merak ediyorum. Kanun dışı yetkiyle karar üreten bir mahkemenin, sizin demokrasi, hukuk, kanun, yönetmelik, ahlak ve etik anlayışınızın; hatta insaniliğinizin neresinde durduğunu merak ediyorum. Kısacası sizin demokrasi anlayışınızı merak ediyorum” diyerek ve tüm <ı>“Meraklarını” da vurgulayarak bitirmiş…

Zaten tartışmanın odak noktası da <ı>”Anayasa Mahkemesi, böyle bir karar vermeye yetkili değildir”den oluşmaktadır. Kaldı ki, yorumunuzda belirttiğiniz 6. madde ile anayasa Mahkemesi, gücünü yine anayasadan almaktadır.

Anayasa değişikliği teklifi TBMM’ne geldiği günde de belirttiğim gibi, bu yasanın <ı>“Özü”nü oluşturan konu, Anayasa’nın 2. maddesi ile ilgilidir dolayısıyla da Anayasa’ya ve Anayasa’nın özüne aykırı düzenlemedir, bu nedenle de <ı>“İptal”inin kaçınılmaz olacağını yazmıştım.

Bir başka deyişle, bir <ı>“Falcılık” yapmadım, yasayı iyi özümlemiş birisi olarak olmayacağını belirttim.

Başa dönersek…

<ı>“Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir” sözünün nasıl <ı>“Hatalı” anlaşıldığına gelelim…

Elbette <ı>“Kayıtsız hâkimiyeti” bir de <ı>“Kayıt altına” alan irade var.

Hangi iradedir o?

O irade 23 Nisan 1920 Tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisini açan, 29 Ekim 1923 tarihinde <ı>“Cumhuriyet”i ilan eden ve devletin şeklini, niteliklerini ortaya koyan <ı>“Kurucu İrade”dir…

<ı>“Kurucu irade” ile Türkiye Cumhuriyeti devleti, devletin şekli ve nitelikleri ile kurulmuştur. Kuralları da <ı>“Kurucu irade” tarafından konmuştur. Devlet, bu kurallar çerçevesinde kendisini korumakla yükümlüdür. Ayrıca Anayasa, <ı>“Korunma” gerekçesiyle 1, 2 ve 3 maddelerin değiştirilemeyeceği ve hatta değiştirilmesi teklif dahi edilemeyeceği kuralını koymuştur. Bu kuralı korumak, Anayasa’da belirlenen <ı>“Yasama, yürütme ve yargı” gücünün <ı>“Temel” görevidir.

Milletvekilleri de <ı>“Yasama” görevini yerine getirirken, bu kuralları koruyacaklarına dair <ı>“And” içerler ve şöyle derler (Anaysa, Madde 81) <ı>“Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve lâik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadakatten ayrılmayacağıma; büyük Türk Milleti önünde namusum ve şerefim üzerine andiçerim.”<ı>

Ve ayrıca…

<ı>“Yasama, yürütme ve Yargı” gücü, her biri kendi alanı içine giren kurallarla da hem <ı>“Devleti” hem <ı>“Devletin şeklini” ve de <ı>“Devletin niteliklerini” korumakla görevlidir.

Bu güçlerin hiç biri aksi davranış içinde bulunamazlar…

İşte Anayasa Mahkemesinin <ı>“İptal” kararını bu doğrultuda irdelemek gerekir.

Ancak <ı>“Kurucu irade”nin koyduğu kuralları da değiştirmek isterseniz ki isteyebilirsiniz, onun da bir kuralı vardır. O kuralı da <ı>“akıl” süzgecinden iyice geçirdikten sonra düşünmek gerekir.

O kural…

Yeniden ve sil baştan <ı>“Kurucu irade” olmaktır.

Sanırım bunun da ne demek olduğunu anlatmam gerekmez. Ama sorulursa, oraya da girerim.

<ı>08 HAZİRAN 2008

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..