İleri - geri psikolojisi ve yolculuklar

Gerçekçi olalım. Erdoğan’ın ABD ziyaretinden ve BM görüşmelerinden ne bekliyoruz?

Koskocaman bir hiç!

Okul sırasında oturup, öğretmen söz verdiğinde ya da sırası geldiğinde, önceden ezberlemiş olduğu okuma parçasını teklemeden bir çirpida hızla söyleyen çalışkan çocuk psikolojisinden, sistemin, kamuoyunun ve mahallelinin tüm baskı ve zorlamalarına rağmen kendinizi kurtarmayı başarabildiyseniz, anarşist değilseniz, ya da tam zıddı, siyasette şak şlaka dayanan bir güç arayışı içinde de değilseniz, Amerika’dan, Erdoğan’dan, Çin’den, Rusya’dan ya da Araplardan, giyilmiş elbise, hazır çorba ve Coca-Cola yardımına muhtaç olmayacak kadar da kendi kendinize yaşamayı becerdiyseniz, BM toplantısından gerçekten de ne bir korkunuz ne de bir umudunuz olamaz.

Gerçekçi olalım…

Birleşmiş Milletler’de görevli bir diplomat değilseniz, orada oturan 1000 küsür kadın ve adamın klişeleşmiş söyleminin sizin yaşamınıza tek katkısı, akşam haberlerindeki 3 dk renk… Ve kazara Güvenlik konseyi, her zaman silahlı direniş ve saldırıların finalinde olduğu gibi, zavallı siyaset erbabının silahları diplomasiyle durduramayacağını sonunda anlayıp, bölgeye güvenlik gücü gönderme kararı aldığında da, zarar görecek olan şüphesiz, vicdani redçi olmaya cesareti ve aklı yetmemiş, bir avuç gariban ve birkaçı cani askerin canına olacak olan, siz ve ben silahlı, kamuflaj elbisesi giymiş garibanların mayına basıp parçalanmasını umursamazca seyrederken HD’lerimizden.

Gerçekçi olalım…

Sizce, ABD’nin baskısı Türkiye’nin ya da Türkiye’nin sözümona bölgesel varlığı ABD’nin umurunda mı?

Gerçekte hayır! Uluslararası diplomaside, hiçbir lider tamı tamına aykırı bir konuma konumlanamayacağı gibi, egemenlik hakkıyla alacağı kararlara da diğerlerinin doğrudan müdahelesi teke tek pek olası değil. Yani, ne ABD ve Batı, Erdoğan’ı lanetleyecek, ne de Erdoğan açıkça Barış Gücünün altını oyabilecek Suriyeli Müslüman teröriste açıkça arka çıkacak. Belki gene birkaç CIA, MİT dedikodusu, devleti birarada tutma paranoyası ile korkuluk açıklamaları ve yine de intikam alacak teröre kurban olacak üç beş fert.

Bu durumda, yaşımın 48’e dayandığı şu sonbahar sabahı, artık Face’deki tacizcilere ‘Canın Cehenneme’ diyebilme cesaretini gösterebildiğim bu olgunluk ve bireycilik bilincinde, bu akşam, BM’deki Erdoğan’ı da aynı hislerle zaplamaktan büyük zevk alacağım.

Bana gelince, dün bir hevesle öğleden sonra kahvemi Belçika Monarşisiyle içtim..Tören ve ritüele doydum. Sonra Monaco’nun Albert’inin yatındaydım ve Stephanie’nin kızıyla tanıştım ve finalinde bir baloya katıldım. Sonra Youtube’u kapattım, ışığı söndürdüm ve uyudum. Sevgilim Earthy Londra’da! Birkaç vitrin artistinin pazarı ateşlemek için yaptığı gösteriyi çekmiş telefonuyla göndermiş avare dolaştığı Londra sokaklarından. Bana yarın bir bedava NYC uçak bileti verseniz, kesinlikle tenezzül edip Manhattan’ın kalabalık sokaklarında yaya pizza stop aramak hevesinde olmam. Birazdan uçar gelirim, bir de Broadway oyunu seyrettikten sonra Youtube’da, kılık kıyafet, şemsiye, rüzgar derdine düşmeden gece…

Bırakalım Emine Hanım, bir başörtüsü daha seçsin Macy’s’den…Torunlarına Kolej beğensin adada…İlerdeki geridekini horlar…Gerideki yetişeceğim hayaliyle yollarda…