Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ekim '08

 
Kategori
Blog
 

İletişim ilişki kurmak değil, temas kurmaktır!

İletişim ilişki kurmak değil, temas kurmaktır!
 

Alıntı...


İnsanları tanımak çok zordur değil mi?
Söz konusu güven ise gene aynı şekilde zordur...
Kolay tanıyamaz insan, tanıyamadığına da güvenemez.

Ancak hayatta bazı anlarımız olur ki işte o zaman görmeden,
bilmeden, konuşmadan tanıdığınızı sanırsınız...
Ve koşulsuz güvenirsiniz karşınızdakine.

Bizlerden bahsediyorum...

Evet bizlerden...

Her gün onlarca tane blog yazan ve yazdıklarını belirli kitlelere duyurmaya çalışan
paylaşımcı dostlardan...

İnternetin evimize kadar girmesi, teknolojinin sınırlarını zorlayan insanları
birbirine bir hayli yakınlaştırdı.

Artık dünya küçücük bir köy; aynı çeşmeden su içiyor, aynı demlikte demleniyor yazılarımız...

İletinin anlamının en yoğun yaşandığı mekânda sürekli birilerinin fikirlerine ihtiyaç duyuyor, paylaşmanın o en deli yakıcı kızgınlığında birbirimizle hararetlice temas kuruyoruz...

Buradaki hava basıncı insanları birbirine yakınlaştırıyor ya da aksi şekilde birbirinden uzaklaştırıyor.
Anlamlı ya da anlamsız polemikler oluşuyor.
Bazen ise fikir paylaşımının doruğa çıktığı yazılarımız herkeslerce beğeniliyor ya da beğenilmiyor...

İşte ben burada, bu küçük dünyada benim pencereme yansıyan naçizane bir kaç fikir belirtmek istiyorum.
Herkesin paylaşma adına girdiği çabalar, blog yazarken kullandıkları kelimeler,
yaptıkları yorumlar, hatta kullandıkları ifadeler bile kişiliklerinden ipucu veriyor bizlere...

Misal;

Sevgili Sezar PAN (Abi)

Birbiri ardına sıraladığı kelimelerle bundan sonrakini okumazsan pişman olursun
hissi veriyor insana... Akıcılık içinde yazdığı bütün yazılarından kişiliğine yönelik hissiyatlarım ise şöyle:

Her şeyden evvel büyük bir paylaşımcı, enteresan olaylara karşı duyarsız kalamayacak bir kişilik...

Hayat ve hayatının getirilerine karşı verdiği mücadelede insanları en kuytu yanlarına kadar açıklama ve anlamaya çalışan, konuşmayı seven, insanları övmekten hoşlanan, bu uğurda son derece cömert olan ya da övülmeye layık bireylere kayıtsız kalmayarak duyarlılığını gözler önüne seren, yanlış anlama uzmanı :)
ama en önemlisi;
SADECE İNSAN!

Misal;

Sevgili Mesut SELEK (Hocam)

Tecrübe birikiminin hüküm sürdüğü hayatını kalemine yansıtan yansıttıkça da bizleri büyüleyen örtmenim...

Türkçe'yi kullanmasındaki ustalık, tiyatroya olan olağanüstü ilgisi, onun içindir ki; hayatı tiyatro gibi yaşayan bir kişilikmiş gibi düşünmeme ve algılamama yol açıyor... Hayatının her alanında farklı insanmış gibi geliyor bana. Tiyatro sahnesinde sergilediği roller gibi yaşamı...

Harmanlanmış yanı, kültürü ise bir başka teşhis edilip irdelenmesi gereken bir konu...

Kelimelerle oynarken, onları dans ettirebilen büyük bir üstat...

Tarihçi, eğitimci ve sosyal... Ama en önemlisi; yüreğinden kopa gelen hisseler,
CANDAN SESLER!

Misal;

Muhsin DURUCAN (Eğitimci Abimiz)

Az kelime ile çok şey anlatma yetisinin özenle oluşturulduğu mükemmel bir birikim.

Geçmişini ve arkadaşlarını her seferinde yazdıklarıyla önümüze seren, değerli bilgilerini bizlere sunarken yazmaktan hiç esirgemeyen, ışıldayan kalem...

Sevmek... Saymak... Hisler...

Hepsi kendileriyle CAN'CA dizeler!

Misal;

Necip KÖNİ (Hocamız)

Onu en güzel; ye, iç, gez üçlemesi anlatıyor sanırım...

Belirli bir yaştan sonra dünyayı gezmek isteyen seyyahlar gibi görüyorum onu okuduklarımla...

Kullandıkları ifadeler ise ( :))) :-))) ) bilgisayarı yeni öğrenmiş, bilgisayar kurdu izlenimi veriyor.

Daha önemlisiyse çektiği fotoğraflarla bizleri olayın içinde yaşatan tek zat-ı Aliler!
Her şeye bir belge sunar, mükemmel bir birikimin ürünüdür Necip Abimiz...

Klarnetle uğraşıyormuş kendileri; ancak üflerken başı dönenlerdenmiş gibi geliyor bana her nedense :))

Bütün dizelerinde büyük bir ustalık gözlemlediğim; doğruya doğru, eğriye ise eğri
diyecek potansiyeli gördüğüm... Ama en önemlisi bütün bunlar; DÜŞÜNCELERİM VE HİSSETTİKLERİM!

Misal;

Fahrettin ÇİTİL (Öğretmenim)

Öğrenimden ziyade eğitmekten yana olduğunu düşündüğüm, öğretirken de öğrenen ve her öğrendiğini bizlerle paylaşmaktan usanmayan çok sevgili Öğretmenim...

Futbolla olan ilgimi onunla depreştirdiğim tek blog yazarı…

Hatta her blog habercim ileti gönderdiğinde büyük bir ivedilikle açıp okuma arzusu
duyduğum önemli bir kalem…

Eğitimci olmasından kaynaklı olsa gerek çocuklara karşı farklı bir duygu
taşıyor. Bunu kendileri anlatmasa da sanki yazdıklarında geçmişe dair bir özlem
kokuyor… En önemlisi ise;

GÜNDELİK Yaşam’ın en keskin kalemi…

Misal;

Burcu GÜLKANAT (Arkadaşım)

Aslında onu eskilerden tanıyorum. Burada olmama neden olan kişi…

O çok güçlü bir insan, çok azimli ve çok sevecen…

Onunla aynı çatı altında yazmaktan dolayı büyük bir mutluluk duyuyorum; zira
hayatı anlayan ender insanlardandır kendisi.

Kalender Burcu, hayatı Burcu kokusunda misler gibi geçsin
temennim… Ve en önemlisi;

Hayatından BEN’CE ler eksilmesin…

Temsil;

Silver035 (Siliveren, Hazıf)

Yaşamı hakkındaki bilgileri herkeslerden esirgeyen esrarengiz adam…
Onu anlamak aslında çok da zor değil.
Mutlu, sevecen, güldüren, eğlendiren, mizah ustamız…
Aslında ben bütün bunların altında kendisinin de belki kendisine itiraf edemediği birçok şeyi yakaladım…
O gülümsetiyor birçoğumuzu ama hayatında kendinin güldüğü çok nadir şeyler var.
Hayatla alay ediyor, içindeki yangını bastırıyor…
Ve o…

Türkçe’nin esneklik boyutunu en azamiye ulaştıran yanlış anlaştırma ustası…
Platoniklikle tavan yapmış, kafayı bulmuş Yüreğine dokunamasa da yazdıklarında buram buram
DENEYİMLEMELER var!
Denedikleri, denemek istedikleri…
Bir türlü başaramadıkları…

Not:Bir çok blog yazarımızın ismi geçmiyor olabilir. Zamanla bana yansıyan bütün kişilikleri, bende uyandırdıklarıyla anlatacağım.
Gözlemlerim ve yazdıklarım yanlış olabilir… Bu nedenden ötürü yukarıda adı geçen yazarlarımızdan eğer yazdıklarıma kırılan, darılan ve kızan varsa bunu da bilmek isterim.
Gözlemlediğim çıkarımlar farklı anlamlara taşınabilir… Aksi bir boyutu olmadığı gibi tamamen düşüncelerim ve bana yansıyanlardır.

İşte bu yüzden:

SÜRÇ-İ LİSAN EYLEDİMSE AFFOLA!

Kemosmalist
İstanbul–2008/Ekim 19

 
Toplam blog
: 54
: 1219
Kayıt tarihi
: 31.07.08
 
 

Yasamanın ve varolmanın en güzel kanıtı olan ALLAH'ın yeryüzündeki en güzel yansımasıyım... İdeal..