Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Haziran '12

 
Kategori
Siyaset
 

İlginç bir akşam yemeği, yiyen ülke kabus gördü...

İlginç bir akşam yemeği, yiyen ülke kabus gördü...
 

Uyanmak lazım...


Ergenekon vb. 28 Şubat, bütün darbeler, CHP, MHP, THY, F.B, Alevilik-Kılıçdaroğlu çatışması, Ermeni Açılımı, Kürt Açılımı, Suriye, İran, PKK, mayınların temizlenmesi, kaset skandalları, vb. vb.

Bu adamların bütün alanlarda uyguladığı hep aynı. Önce alt yapıyı suç işlemek üzere ayarlıyorlar. Sürekli maddi veya makam vaadi destekleriyle kişileri organize ediyorlar. Daha sonra suç/hata işlemeye hazır olduklarını gördüklerinde harekete geçmeleri için fitili ateşliyorlar. Bu arada o kişilerin yapacaklarını bütün teknik takip ve satın alınan medya ve Tarafsız Gazete vb. ile takip ediyorlar, uygulamaları adım adım kaydediyorlar. O zamana kadar harekete geçmiyorlar, bir şey de yapamazlar, çünkü gerek ülkede, gerekse uluslararası hukukta (Adalet Divanı dahil) suç kişi konuşursa değil, eyleme geçerse gerçekleşiyor. Suçu işlemek için bilerek/ bilmeyerek kişiler harekete geçtiğinde, kaydettikleri veya elde ettikleri, ellerindeki dökümanları kullanarak o kişileri durduruyorlar hukuk ile içeri alıyorlar. Deliller zayıf ise göz altı süresi ile zaptediyorlar, davaları uzatarak hayatlarını mahvediyorlar ve direnci kırıyorlar, deliller kuvvetli ise anında tevkif ediyorlar. Bir taşla bir çok kuş.

1. O kişiler ekarte ediliyor,

2. İstedikleri yasayı çıkarmak için ne hikmetse haklı oluyorlar,

3. O çıkan yasa ile bu günlerini ve gelecekte başlarına gelebilecek yasal cezai uygulama tehdidine karşı yarınlarını kurtarıyorlar,

4. Muhalefeti ve dünya basınını, dünya insanlarını (medyaları ve bizim zavallı basınımız sayesinde) ellerindeki belgeleri göstererek ''adamlar haklıymış'' diye düşündürüp susturuyorlar,

5. Ülke ve uluslararası toplumun gözünde (''sen neymişsin, meğer'' dedirterek, kahramanlık duygusu yaratarak) değerlerini ve haklılıklarını artırıyorlar,

6. Uluslararası alanda iyi bir figüran olduklarını ispatla ülkemizde ve stratejik konumumuz gereği bölgede yeni senaryo projeleri alabiliyor ve kasalarını şişiriyorlar,

7. Güvenilirliklerini halk nazarında artırarak oy potansiyellerini geliştiriyorlar,

8. Gündemi değiştirme insiyatiflerini ellerinde tutuyorlar.

9. Şer tutumları ile, kendi elemanları dahil, herkesin yüreğinde korkuyu hakim kılıyorlar,

10. Sonuncu olarak yeni figüranlarını minnet duygusu ile yönlendirme şansına sahip oluyorlar, yeni kadrolar oluşturuyorlar ve hata yaparlarsa başlarına gelebilecekleri gösterme şansı yaratıyorlar.

Lütfen söyler misiniz? Bütün bunlar sadece 1 taşla vurulan kuşların bazıları. Ülkede yaratılan kaos ve bunalım ile milleti denize düşürüp kendilerine sarılmak zorunda bırakmak, hainlik ile dış güçlerin ekmeğine yağ sürmek, milleti kamplara ayırarak ülkeyi yok olmaya sürüklemek, bütün vatandaşların yok edilmesine ve ülkenin yabancı güçlerce işgaline (gerçi kendileri ile zaten işgal gerçekleşmiş oluyor, üstelik tek kurşun yemeden, vurulmadan işgal) sebep olacak şekilde başta TSK olmak üzere milli güç unsurlarını zayıflatmak da cabası.

Bunun gerçekleşmesi sadece bu ülkenin vatandaşının becerisi ile mümkün değil. En azından teknik ve şeytanlık olarak. Kurnaz olduğumuz doğru ama, şeytan olmak başkadır başka. Bütün bu süreci genel tablo olarak izlediğimizde pişen yemeğin Türk mutfağı ürünü olmadığı ortada...

Buraya kadar senaryo bu.

Unutulan tek şey var: Bu milletin sahibi büyük ve sahibimiz ALLAH (C.C.). O, bizim gibi saf değildir, O'nu ''demokrasi budur'', ''halk böyle istiyor'' vb. söylemlerle kandırmazsınız, beni onaylamazsan sen bilirsin, görürsün gününü'' diye tehdit edemezsiniz, O'na kızarak, hakaret ve küfürlerle O'nu korkutamazsınız. ALLAH (C.C.) ile satranç oynanmaz, 'şah-mat' eder. Bizim bu 'şah-mat'ı görmemiz için, dua ediyorum.

 
Toplam blog
: 6
: 866
Kayıt tarihi
: 02.06.12
 
 

Emekli subayım, Em. Kd. Bnb. (K.K.K. Ord. 1986-11). KHO'nda makine mühendisliği bölümü mezunuyum...