Ilık sabahlar geri geldi. Hoşgeldi.

Çok tatlı yalıyor yüzümü sabah esintisi. Daha sokak lambaları yanarken çıkıyoruz Argos’ la sabah yürüyüşüne. Sabah ezanı biter bitmez dışardayız anlayacağınız. İyi geliyor bana da Argos’ a da. Aslında, Argos’ a iyi gelen otomatik olarak bana da iyi geliyor. Çünkü onu ne kadar rahat ettirirsem, ben de vicdanen o kadar rahat oluyorum.

Sabah erken çıkmak bize birçok avantaj sağlıyor. Bunlardan biri; Argos güneşten ( beyaz tüylü oluşu ve dermatolojik rahatsızlıklarından dolayı) fazla etkilenmemiş oluyor. Ayrıca çok erken saatte trafik akışı olmadığı için kısa süreli de olsa serbest bırakabiliyorum onu. O da rahat rahat koşup oynuyor; kokluyor etrafı. Ben de ona bu olanakları sağlayabilmenin huzuru ile minnetimi dile getiriyorum bu ılık sabahlara.

Kısa süreli olacağını bildiğim bu geçiş dönemi hiç bitmese diyorum. Fakat bu sabah bir yürüyüş arkadaşımın da belirttiği gibi sert bir kış bizi bekliyor sanırım. Arkadaşımın tezi, eskilerden kalma inanışa dayanıyor; “ Bu sene narlar çok,  zeytinler az; onun için bu kış sert geçecek. “ diyor. Hayırlısı! Bana gelince; benim için zaten bütün kışlar hep sert geçiyor. Hep yaz mevsimi olsa hiç şikayetçi olmam hani.