Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Temmuz '10

 
Kategori
İlişkiler
 

İlişker üzerine bir yazı

Hayata bakışımız her yönü ile içinde çıkılmaz bir hale getirerek giderek daha yozlaşan bir sürecin içine doğru gidilmektedir. İnsanların doğal ilişkileri toplumsal bir sürecin ürünüdür. İlişkilerin konumları, sorumlulukları; kişilik özellikleri ve yetenekleri doğrultusunda olup kişilikleri ve ilişkileri de bu doğrultudadır. Günümüzde koşullara özgü bir durum olsa da, insanoğluna güvenmek neredeyse zor bir hale gelmektedir. İnsanoğlu ilişkilerinde yapmacık davranışlar, göze hoş gelmeyen duruşlar, pembeli dizileri aratmayan ifadeler alıp başını gitmektedir. İnsanoğlu tıpkı bir drama sahnesini oynarcasına ilişkilerinde iki yüzlülük, yalancı bir o kadar da kendi kişiliklerindeki yozlaşan bir kültürün ürünün görmezden gelerek günlerini, aylarını, yılları her yönü ile boşa geçirerek kendi kurduğu ilişki tuzağına düşercesine gidilmektedirler. Karşı tarafta tıpkı onun gibi düşünerek ilişkilerinde yüzeysel bir boyutu ön planda tutmaktadır. İlişkilerde bu denli yozlaşmaya sebep olan etkenlerden bir tanesi de ister istenmez, toplumsal baskıdır. Toplumsal baskı öyle iyi işlenmektedir ki fark bile neredeyse edilemez olmuştur. Toplumsal baskı karşısında birey ise konumunu korumak içindedir. Bunu sonucunda ise toplumsal acılar yaşanmaktadır. Bireyler ilişkilerinde yüzeysel olduklarında dolayıdır ki, bir birlerini aldatmalar, bir birlerine karşı güvensizlikler, birde buna bir tane ile yetinmeyip ilişkilerini daha heyecan katmak istercesine, birden fazla aday arasında bulunup, bu adaylar arasında sanki bir ürün seçercesine birini seçmek için çabalamaktadırlar. Bu süreçteki ilişkiler yozlaşmayı bırakalım bir kenara, giderek kendi kişiliklerini kaybettiklerinin bile farkında değiller. İlişkilerde oluşan farklıklarda etkilenmektedir. Dini, mezhep, siyasi, ırkı, dil, sosyal, psikolojik kavramlarında payı yok sayılamaz. Kişi bu kavramları soyutladığında içinde bulunduğu ilişkinin aslında gerçek bir düşünce ilişkisi olmadığını kavraması gerekiyor. İşte ilişkilerde bireyin içinde bulunduğu toplumda kendini soyutlayamaz. Kişi kendini bir anlık heyecan duygusuna bırakarak iler ki dönemlerde içinde çıkılmaz karmakarışık düşler ardı ardına gelinmektedir. Ailelerde bu ilişkilerde büyük rol sahibi olmaktadırlar. Öyle anlar geliniyor ki bazı aileler yardımcı olacaklarına, ilişkiler üzerinde sanki bir kazanç elde edercesine işin içinde kendilerini atmaktadırlar. Birey seçici olmalıdır. Kuracağı ilişkide her iki ailenin de bir birleri ile bağdaş kurmaları gerekiyor. Aksi olursa ilişkilere de zarar vermektedir. Elbette ilişkinin sonunda ya mutluluk ile bir aile bağı kurulur; yâda mutsuzluk ile beraber çeşitli sorunları beraberinde getirir. Yani önüne gelen herkes ile ilişki kurulmamalıdır. Gerçek ilişkilerde bireyler arasında güven, saygı, sevgi beraberlikler getirir. İlişkinin sonunda mutlu olmak istiyorsanız, seçeceğiniz birey her iki taraf için en değerli olan olmasıdır. Günümüzde bu da imkânsızdır. Son olarak ilişkilerin daha doğru adım atılması için bireyler etkileşim içinde olmalıdır. Ortak değerlere sahip olmadır. Ortak normlara sahip olmalıdır. Duygusal yakınlık, ortak ilgi, benzer yaşam, anlayış felsefesine sahip olmaları gerekiyor.
 
Toplam blog
: 67
: 1093
Kayıt tarihi
: 13.09.08
 
 

Anadolu üviversitesi menzunuyum. Serbest Muhasebeci Mali Müşavir olarak  İzmirde faliyetime devam..