Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Haziran '15

 
Kategori
Psikoloji
 

İlişkilerde aldatma & aldatılma

İlişkilerde aldatma & aldatılma
 

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de boşanma oranları her yıl biraz daha artıyor. 2006 yılında 93 bin çift boşanırken 2013 yılında bu rakam 125 bine ulaştı. Boşanan kadınların yüzde 31,9’u, erkeklerin yüzde 34,8 ise aldatma nedeniyle boşandı. Yani boşanma nedenleri arasında aldatma ve aldatılma birinci sırda yer aldı. Tabii ki toplumsal cinsiyet rollerinin büyük etkisi vardır.Toplumun erkeğin aldatmasını anlaşılır görmesi nedeniyle kadınların eşlerinin aldatmalarını daha rahat kabulleniyor olmasının erkeğe verdiği rahatlık,erkeklerin aldatmaya sebep gösteriliyor.Hal böyle olunca erkeklerde aldatma bayanlara oranlara daha fazla olmakta.Daha yakın tarihte sadakatsizlik üzerine yapılan bir araştırmada erkeklerin aldatma oranı %60,kadınlarınsa %40 olarak göze çarpmaktadır, kadının çalışma hayatına girmesiyle bu oranın daha birbirine yaklaştığı düşünülmektedir.

KENDİLİĞİNDEN Mİ, İHTİYAÇTAN MI, KEYFİYEN Mİ?

İlişkinin içine girdiği monotonluk döngüsü, iletişimsizlik, yaşanan duygusal boşluklar, çocukların olmasıyla çiftlerin ilişkilerini askıya alması, rollerin karışımı, ekonomik zorluklar ve cinsel sorunlar, temas eksikliği,araya örülen duvarlar, duygusal ve fiziksel yakınlığın azalması, kaliteli zaman geçirilememesi. sevgi depolarının beslenememesi, eşine eş olmak yerine ebebeyn olması, anlamak yerine eleştirmesi, sürekli iğneleme ve aşağılama gibi davranışlar sergilenmesi sen ,ben çatışmaları ve daha pek çok neden eşleri mutsuz etmeye başlar. Mutlu olma ihtiyacı, tenlerinin eskimesi ve yeni heyecanlar sevgi arayışı, eşleri mutluluğu dışarıda aramaya yöneltir. Bu arayış alkol, kumar, gibi kötü alışkanlıklara dönüşebileceği gibi, aldatma olarak da ortaya çıkabilir. Heyecan ve paylaşımın tükendiği bir ilişki aslında bitmiştir ama çocuklar ,aile ,kültür toplum düzeni vs,alışkanlıklardan dolayı devam ettirilir. Böyle bir ilişkide eşler karşılarına çıkan yeni ilişki fırsatlarını değerlendirir. Aslında bittiği halde devam eden bir ilişkide, eşler birbirlerini üçüncü bir kişi olmadan kandırmaya devam etmektedirler zaten birlikte olsalar da  aslında birlikte değillerdir ve karşısına çıkan fırsatı ilk değerlendiren taraf aldatmış olur sadece. Kimileri de tek eşli yaşam tarzını benimsemedikleri ya da sadece egolarını tatmin etmek istedikleri için veya kişilik bozuklukları sorunu vardır, kültür olarak öyle öğreti almıştır gibi gibi bir çok nedenden dolayı aldatır. aldatılır.

Eşlerden birisi aldatarak, aslında ilişkideki problemlerin üzerini örtmeye çalışmaktadır. Ancak bu örtmenin, gece gibi, karanlık, acı sonuçları olan, ilişkiyi zehirleyen de bir yönü vardır.

Aldatmanın ortaya çıkması bazı çiftlerin ilişkilerini güçlendirirken bazı çiftlerde ayrılığa yol açmakta. Aldatma sonrası çiftlerin ilişkilerini devam ettirme kararı; ilişkinin geçmişi, kişilik yapıları ,özgüven, özsaygı, özdeğer, çocuklar, kültür, aile , sosyal konum, ekonomik nedenler ve evliliğe bağlılıkları gibi çok çeşitli değişkenlere bağlı. Çoğu çift aldatma durumlarında evliliklerini bitirmek yerine kurtarmak için çaba sarf etmekte ve bu durumdan çift olarak daha güçlü, birbirine bağlı olarak çıkabilmekte. 35 yıldır ABD’deki Washington Üniversitesi’nde evlilik ve boşanma üzerine araştırmalar yapan John Gottman, boşanmaların sadece yüzde 40’nın aldatma nedeniyle bittiğini, evliliği bitiren asıl faktörün çiftlerin zamanla birbirinden uzaklaşmaları olduğunu belirtti. Eğer çiftler ilişki içinde iletişimlerini güçlendirir, problemlerini daha yapıcı yaklaşımlarla çözmeyi, aldatmanın yarattığı duygusal yaraları birlikte sarmayı öğrenirlerse daha tatmin edici, mutlu bir ilişki ve evliliğe kavuşabilirler.

İNSANIN GİZLİ YAŞAMI ; Güven’ meselesi burada çok önemli rol oynuyor. Bir kere ‘Güven’in yeniden tanımlanmasında fayda var. Bir kez aldatılan kişi artık bilecektir ki; hayatta ‘mutlak güven’ diye bir şey yoktur. Bir insana sonsuz güven duymak imkansızdır. Çünkü aslında hepimizin yaşadığı üç farklı yaşam vardır.

1- Sosyal yaşam: Bu, bizim toplum içindeki yaşamımızdır. İş ortamında, yolda, sokakta, kafede, arkadaşlar arasında gösterdiğimiz davranış şekilleridir. Genellikle maskeli bir yaşam şeklidir. Ortama uyum sağlamak diye de adlandırılabilir.

2- Özel yaşam: Ailemizin, eşimizin, sevgilimizin bildiği yaşamımız. Onlarla paylaştığımız yüzümüz. Zaaflarımızı da ortaya koyduğumuz ve sosyal yaşama göre çok daha rahat ettiğimiz durum.

3- Gizli yaşam: Hiç kimseyle paylaşmadığımız yaşamımız. Hayatımızın karanlık yüzü. Tek başınayken yaptıklarımızdan tutun, kimseyle paylaşmadığımız düşüncelere kadar her şeyi kapsıyor. Sonuç olarak aldatmayla ilgili kafamızda yer alan yanlış inançları bir kenara bırakmak, kendi durumumuza odaklanmak, bu durumdan edindiğimiz deneyimleri değerlendirmek gerekir. Aldatmayı genellemek yerine her ilişki içinde farklı yaşanacağına inanmak, aldatılma sürecini daha kolay atlatmamıza yardımcı olur. İhanet her ilişkinin korkulu rüyası olsa da bu durumla başa çıkma yöntemlerimiz bizi daha güçlü ve olumlu bireyler haline getirebilir. 

 
Toplam blog
: 8
: 953
Kayıt tarihi
: 04.11.14
 
 

Ege'nin incisi Muğla'da doğdu.Sakarya Üniversitesi İşletme Yönetimi Bölümü'ndeki eğitim hayatında..