Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Temmuz '10

 
Kategori
Tarih
 

İlk Defa mı Paşa Tutuklanıyor?

İlk Defa mı Paşa Tutuklanıyor?
 

Balyoz Paşaları

“Balyoz Eylem Planı” kapsamında tutuklananların rütbelerine bakınca [112 gün askerlik yaptım anlamam rütbeden.

Çocuklarımın Milli Güvenlik kitabından öğrendim bütün rütbeleri. O kitaba göre ben de askerde iken “er”mişim(!) ] bir garip yaygara başladı.

-Yahu bu paşalara ordular teslim ediliyor. Ülke teslim ediliyor. Şimdi de birtakım “planlar”ı tertip ettikleri gerekçesiyle gözaltına alınıyorlar ve/veya tutuklanıyorlar. Bu ne yaman çelişki?

Dahası da var: Tutuklanan paşalardan bazıları serbest bırakılıyor ardından tekrar tutuklanıyor. Hele içlerinde biri var ki hem maddi hem de manevi yönden “fıtık”. Avukatı Celâl Ülgen: “Doğan Paşa’nın bırakın cezaevine, eve gitmeye hâli yok.” diyor. Eeee müvekkilinin Haber Türk’te atıp tutmasına benzemiyor bu işler Celâl Efendi.

Müvekkiline söyle “korse” kullansın, 70 yaşından sonra “fıtık ameliyatı” olmak tehlikelidir. Kaynama uzun süre alacağı “içün” dikişlerin açılma riski yüksek.

İzmir Suikastı

İzmir Suikasti, diye bir şey yok aslında. Çünkü eylem gerçekleştirilemeden (karışık bir safhadır burası) eylemden sonraki ayak Giritli Şevki, pişmanlık duyar ve gider planı İzmir Siyasi Sube’ye ihbar eder. 16 Haziran 1926’da İzmir’e gelecek Mustafa Kemal’e suikast yapılacağını bildirir. Gerisi bir çorap söküğüdür. Önce eylem ayağının
ilkleri Laz İsmail, Gürcü Yusuf, Ziya Hurşit, Çopur Hilmi yakalanıp tutuklanırlar.

Sonrası şöyle: 16 Haziran’da İzmir’e gelen Mustafa Kemal, Naim Palas Oteli’nde kalır ve bir nutuk irat ettikten sonra
tutuklanan suikastçilerle görüşür. 18 Haziran 1926’da suikast girişimi hakkında Anadolu Ajansı’na bir demeç verir ve

cümlelerini o meşhur sözüyle bitirir: “Benim nâçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti
ilelebet pâyidar kalacaktır.”

[ Mizah Arası]

( Eski Genelkurmay Başkanı’nın “soğuk esprileri”ni duymuşsunuzdur. Meselâ bir toplantıda karşılaştığı savcı Zekeriya Öz’e,
“Beni mi almaya geldiniz?” demişti. Geçenlerde de (15 Nisan 2010) Taksim’de Haber Türk muhabiri ile aralarında şöyle bir
diyalog geçti.
-Efendim Taksim’de en çok neyi seviyorsunuz?
Elcevap:
-Atatürk anıtını.)

İstikal Mahkemeleri vve Paşaların Tutuklanması

Mustafa Kemal 9 Temmuz 1926 tarihine kadar İzmir’de kalırken İstiklâl Mahkemesi de 26 Haziran 1926 tarihinden itibaren
bir sinemada çalışmalarına başlar. İlk ayakta yakalananların verdikleri ifadelerden yola çıkılarak iş öyle bir hâle gelir
ki tutuklamalar 5 Haziran 1925’te kapatılan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın önde gelenlerini de içine alır.
(ki çoğu kurucularıdır) 5 tanesi paşadır: Kâzım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele, Cafer Tayyar Eğilmez, Rüştü
Paşa. Bu kişiler hem de öyle paşalardır ki birçoğu Milli Mücâdele Hareketi’nin lider kadrosunda olup ömürleri cephelerde geçmiştir.

[Dipnot-1: Özellikle bu paşalardan ikisi İstiklal Harbi’nin başlangıçta belkemiğini oluşturur. Açayım: Mustafa Kemal’in
sınıf arkadaşı ve babasının Mustafa Kemal’e büyük yardımları olan Ali Fuat Cebesoy, Türkiye'nin işgâli sırasında İzmit'ten
Ankara'ya ilerleyen İngiliz birliklerine ateş açma emrini vererek İngilizler’i durdurduğundan İstiklâl Savaşı'nı fiilen
başlatan ilk komutandır. Ayrıca Moskova Büyükelçiliği görevinde iken ülkemizin Kuzeydoğu sınırlarını belirleyen Moskova
Antlaşması’nın mimarıdır.

Hakeza 15.Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa, 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması’nın
“Ordular derhal terhis edilecektir.” maddesini uygulamamış, Mustafa Kemal Ordu Müfettişi sıfatıyla Anadolu’ya geçtikten
sonra, İstanbul Hükümeti tarafından kendisine gönderilen “Mustafa Kemal’in tutuklanması” muhtevalı telgraf emrini
yerine getirmemiş, tersine Mustafa Kemal’e, “Ben ve kolordum emrinizdedir Paşa’m.” diyerek Mustafa Kemal’i desteklemiştir.
Siz ilk kongrelerden birinin Erzurum’da düzenlenmesini bir tesâdüf mü sanıyorsunuz? Elbette tesâdüf değildir, değildir
çünkü Kâzım Karabekir Paşa, kongre sırasında askeri güvenliği sağlamıştır.]

Mahkemeye Ait Birkaç Cümle

Mahkemede âdil yargılanma yapılıp yapılmadığını öğrenmek için Ş. Süreyya Aydemir’e başvuralım: “İstiklal Mahkemesi
sorguları çabuk yürüttü. Zaten Meclis adına özel bir kanunla yargı yetkisini kullanan bu mahkemelerde avukat bulundurulması, hatta şahit dinlenilmesi gibi usullerle vakit kaybedilmiyordu. Netice çabuk alındı. (Tek Adam, cilt:3, Sy. 273) Ayrıca Mustafa Kemal’in 1927’de Ali Fuat Cebesoy’a söylediği çok mânidardır: “Paşaları senin hatrına affettim.”

Mahkemenin Asıl Amacı

Şimdi çok daha iyi anlaşılıyor ki İzmir Suikasti Girişimi fırsat bilinerek İttihat Terakki’nin (sonrasında
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nda bir araya gelenlerin) tasfiyesi amaçlanmıştır.

Gerçi yargılamalar sonunda Kâzım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele, Cafer Tayyar Eğilmez beraat ettiler,
ettiler ama yıllarca sürecek göz hapsinden kurtulamadılar ve yönetimde yer alamadılar. İstiklâl Mahkemesi yargılamaları
neticesinde onlarca kişi idam edilir. (İlk anda yakalanan tetikçileri saymazsak) çoğu devletin çeşitli kademelerinde üst
görevler almış, geçmişteki İttihat Terakki’nin önemli şahsiyetleridir. Aynı zamanda birçoğu İstiklâl Mücadelesi’ne de
omuz vermiştir. Mesela Albay Arif Bey (Ayıcı Arif) 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal’le birlikte Samsun’a ayak basan heyettedir.13 Temmuz 1926’da idam edilir.

Rüştü Paşa

Hatta içlerinde biri vardır ki paşadır. Rüştü Paşa. O Rüştü Paşa ki Balkan Savaşı’na katılmış, İstiklâl Savaşı sırasında
kolordu komutanlığı yapmış biri.

Son söz: Günümüze dönersek tutuklamalara bakıp kalem oynatmak ve ortalığı bulandırmak yerine yargılamaların neticesini beklemenin daha tutarlı olacağını düşünüyorum. Şimdikilerin en azından avukatları, savunma hakları, eğer ceza alırlarsa temyiz hakları var. Yargıya güvenmek durumundayız.

 
Toplam blog
: 300
: 1022
Kayıt tarihi
: 13.06.10
 
 

Tarih, edebiyat, şiir, dil ..