Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Haziran '13

     
    Kategori
    Sinema
     

    İlk film: B.L.A.C.K

    Önce çevrenize dikkatlice bir bakın, koklayın ve hissedin…

    Hiç bir şey duymadığınızı düşünün bir an. Nasıl hayatı öğrenebilirdiniz. Nasıl hayata tutanabilirdiniz. Birşeyler öğrenebilmek için nasıl bir efor sarfederdiniz. Eminim görmesede hayata tutunabilir derdiniz çoğunuz, nede olsa günümüzde bu tür insanlara sıklıkla rastlıyoruz. Görme duyusunu yitirmiş kişiler hayata dahada sıkı sarılıyor hatta. Ancak aynı zamandada göremeseydinizde durum aynı mı olurdu. Sadece dokunarak insan bu koskoca dünyayı nasıl anlamlandırabilirdi bir hayal edin. Elmanın kırmızı olmasını nasıl tasvir edebilirdi yada bu onun için ne anlama gelir bilebilirmiydi. Anne yada baba nın neye benzediğini nasıl tasvir edebilirdi. Duymayan biri anne derken onun ne anlam içerdiğini nasıl bilebilirdi. Sizi bilmem ama ilk defa bir filmde duyguların bu kadar güçlü anlatığı, bu kadar öneminin vurgulandığı bir konuya denk geldim. Ve ister istemez çoğu sahnelerde hüzünlendim. Duyguların bu kadar gerçekçi anlatığı bir film bulunmuyor çoğu zaman. Hint yapımı BLACK filminden bahsediyorum. Siyah bir renk mi yoksa bir duygu mu film boyunca hep sorguladığınız bir konu oluyor. Hayatı gözleri ile görebilen bir kişi için sadece sıradan bir renk, bazen bir mezuniyet cüppesinin rengi, bazende bir kitabın rengi. Hayatı kalbi ile gören bir kişi içinse siyah sadece bir duygu olarak kalıyor.

    Michelle çocukluğunda oldukça asabi bir kızdır. Hayatı anlamlandırmakta zorluk çekmektedir. Nasıl medeni bir şekilde yemek yenir bilmemekte ve ailesi tarafından hor görülüp dışlanmaktadır. Yetimhane gönderilmesi an meselesidir. Ve bu hocam dediği Derbraj tarafından o karanlık dünyadan aydınlığa doğru bir yolculuğa çıkar. O küçücük hırçın kız sadece dokunarak hayatı öğrenmeye çalışırken siz olabildiğince şükredersiniz kendi halinize. Öyle sahneler vardır ki çoğu zaman Debraj'a kızarsınız, ancak her dersin sonunda Michelle'e kazandırdığı tecrübeden sonra kızgınlığınızın yerini takdirleriniz alır. Dile kolay bir hayat için tam 18 yıl harcamak ve başarıya ulaşmak. Debraj bunun bedelini hayatı ile öder. Onlar tek bedene sıkışmış 2 ruh gibidirler. Biri olmadan diğeri yaşayamamaktadır. Hatta Michelle bir sahnede Debrajsız yaşamanın ona korku verdiğini belirtir. Debraj ise onu her hali ile mükemmel yetiştirmeye kimseye muhtaç olmadan yaşamaya hazırlamaktadır. Çoğu zaman Michelle yere düştüğünde onu tutup kaldırmaz ve bilir ki her düşüş onun daha yükseğe kalkmaya zorlayacaktır. Sokağın ortasında 50 adım sayıp tek başına görmeden duymadan yürümeye zorlamasına da kızarsınız, üniversitede 2 dakikada 10 kelime yazıp her dönem sınıfta kalmasına karşın Debraj Michelle i kızdırıp hızlı yazmasını sağlamak için yaptığı eylemlerede kızarsınız. Çoğu zaman yazık diyerek zayıf gördüğümüz toplum olarak dışladığımız kişilerin sevgiyle ilgilenildiğince nasıl güçlenip başarıya ulabileceğini gösteren ender filmlerdendir BLACK.  

    Hayata şükretmemizi sağlayan bir film aynı zamanda. Görmeden duymadan bir hayatın nasıl olabileceğini sık sık düşünüyor olmanız sizi tamahkar yapıyor hayata karşı. Sevgiyle neler yapılabileceğini gösteriyor. Konu olarak bu kadar sıradışı bir yapıt için filmin senaristi Sanjay Leela Bhansali kadar yönetmeninden kurguya kadar tüm ekip büyük özveri ile çalışmış. Hatta michelle ve debrajın bir bankta otururken Michelle ellerini havaya açarak kaldırır ve o esnada kar yağmaya başlar. Bu sahnede ki karın yakalanması için bu sahne defalarce tekrar edilmiş. Hatta ve hatta 3 yıl sırf bu sahne üzerinde çalışılmış. Estetik olarak ne kadar önem verildiğini bu sahneden anlamak mümkün. Amitha Batcham ismini ise debraj rolünde görmek keyif vericiydi. Neden bir Hint filmi bu kadar bende etki yaptı halen sorguluyorum ancak dediğim gibi sanırım senaryo yönünün baskın olmasından kaynaklı sanırım. Nitekim bazı sahnelerde ise müzik fazla baskınlanmış gereğinden fazla abartılmış. Ancak her sahnede dans edip garip figürler yapan Hint film algısını çok farklı yerlere taşıcak kadarda aşikar bir film olduğu konusudada mutabık olabiliriz diye düşünüyorum.

    Hayatı sorgulatan bir film, izleyin sorgulayın. Düşünmeye çalışın. Duyuların önemini kavrayın, emeğin önemini anlayın. Hayatın başka bir hayatla sevgiyle birleşmesini görün. 

     
    Toplam blog
    : 1
    : 4865
    Kayıt tarihi
    : 09.06.13
     
     

    1987 Ç.kale doğumluyum. Metin ERKSAN'da öyle...  Sinemaya sonradan gelen bir merakla bağlandım ve..