Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Aralık '10

 
Kategori
Anılar
 

İlk gün

İlk gün
 

Ilık bir Eylül günüydü. Günlerden pazardı ve çevrem insanlarla doluydu. Oldukça uzun bir süredir beklemekte olan insanlar birbiriyle konuşarak zaman geçirmeye çalışıyorlardı. Yüzlerindeki ifadeler birbirinden farklıydı. Kimi sıkılmış, zoraki bir iş yapıyor gibiydi, kimi çocuğunun elinden tutmuş, yüzünde bir gurur ifadesi çevresine bakıyordu. Bu arada birbirlerine bir şeyler soruyor ve ne yapılacağını öğrenmeye çalışıyorlardı. Çocuklar genelde sessizdi, ailelerinin yanında ürkek bir şekilde bekliyorlardı. Giriş kapısının önündeki boş alanda birikmiş olan kalabalık kendilerine doğru gelen iki kişiyi görünce dalgalandı. Dik saçlı, gözlüklü olan elindeki listeden adlarımızı okuyarak yoklama yaptıktan ve herkesin orada olduğunu belirledikten sonra kendisini izlememizi istedi. 

Yemekhane binasını, basketbol ve voleybol sahalarını geçtikten sonra, bize -onun deyişine göre- yuvamızı aratmayacak olan yatakhane binasının önüne geldik. Derslik olarak kullanılan giriş katının yanındaki merdivenlerden yürüyerek ikinci kata çıktık. Koridorda giysilerimizi koyacağımız çelik dolaplar duruyordu. Numaralarımıza göre sırayla dolaplarımız belirlenmişti, yatacağımız odalar ve yataklar da. Her odada sekiz ranza vardı, yani on altı kişi aynı odada yatacaktık. Küçük olduğumuz için her odada bir yatakhane abisi olacaktı. Gece bizim odamızdaki yatağında uyuyacaktı. Bir sorun olursa o ilgilenecekti. Bu yüzden ailelerin merak etmesini gerektirecek hiçbir şey yoktu. Çocukları emin ellerdeydi. O an babamın elini biraz daha sıktığımı hissettim. 

……. 

Şimdiki adıyla Bornova Anadolu Lisesi, o zamanlardaki adıyla İzmir Maarif Kolejini kazanmıştık. Biz yirmi bir kişi parasız yatılı okuyacaktık, diğerleri de çevre il ve ilçelerden gelen paralı yatılılardı. Okula kaydımız daha önce yapılmıştı, ertesi gün öğrenim başlayacağı için okula teslim edilmek üzere getirilmiştik. Çoğunluk babasıyla gelmişti, birkaçının annesi de vardı. Eşyalarımız dolaplara yerleştirildikten sonra aileler ayrılacaklardı. Bahçede vedalaşma anı geldiğinde olanları hafiften anlamaya başlamıştık. Anne babalar gidecek ve çoğu çocuk ilk kez onlar olmadan, evinin dışında bir yerde kalacaktı. Ağlamasak da dudaklarımız büzülmüştü, ne de olsa on bir yaşındaydık. 

Akşam yemeği, etüt, tanışma derken yatma zamanı gelmişti. Yatakhanede pijamalarımızı giyip yatağa girdiğimizde duyduğum ses annemin iyi geceler dileyen sesi değildi. Nöbetçi öğretmenin sesi çınlıyordu koridorda ; 'Saat 22, 30 ışıkları söndürün artık'. Ertesi gün, bir sonraki gün hep aynı, kalabalığın içinde yalnızlık, terk edilmişlik duygusu. Bu nedenle hafta sonu eve gittiğimde ilk ettiğim söz şu olmuştu: 'Bir fazlalık ben miydim bu evde, siz iki kardeşimle burada berabersiniz, ben orada tek başıma!!' 

……………. 

Yıllar geçtikten sonra anladım ki bu başlangıcı yaşadığım okul, daha sonra gelen SBF öğrenimiyle birlikte benim ben olmamı sağlamıştı. Orada geçen her yıl, eli öpülesi öğretmenler, sonra çoğunu görmesem de o günleri yaşadığımız arkadaşlar, hepsi çok güzeldi. Ama ben o ilk ayları unuttum mu? Asla!! 

 
Toplam blog
: 56
: 651
Kayıt tarihi
: 06.12.10
 
 

Bornova Anadolu Lisesi ve Sbf mezunuyum. Üniversite yıllarımda başlayan çalışma yaşamım kısa bir sür..