Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Nisan '12

 
Kategori
Kitap
 

İlk imza gününden yankılar

İlk imza gününden yankılar
 

Tutulacak bir dua gibiydi söylediği...


 

İmza günü, yağmurlu olacak hava; öyle dedi bültenler…

Balkonda uğraş didin diriltemediğim bir çiçek, kurudu kuruyacak.

Uyku tutmadı gözüm,  uyandım.  Gün doğmamış daha, hava sakin…

Akasyaları açmış sokağımın; nasıl kokuyor, nasıl keskin…

Gün ağardı benimle birlikte;  gördüm ki, gökyüzünde anlayışlı bir ferahlık, hava güneşli…

Baktım, bizim balkon güzeli dalından uç vermiş, ne çabuk vazgeçtin benden der gibi.

Bir şölen havasında başlayan günle, bir umut, sıvadım kolları,  “aklımda bin kaygı, binbir umutla” düştüm kitap fuarı yoluna.

Bende diz boyu heyecan, fuar yerinde alabildiğine dolup taşan insan…

Buldum kitabıma ev sahipliği yapan Önce Kitap yayınevinin standını, oturdum mu, çöktüm mü bilmem. Eskiden “Pavyon” denirmiş burada imza yerlerine. Anımsayıp gülümsedim.

Kahve eşliğinde tanışıklığın ardından, başladı arkadaş dökümü…

Fark ettim ki, şöyle kitabın kıyısına, içimden kopa taşa iki kelime dökecek bir imza kalemim bile yok.

Tedariksiz bir yazar, şimdi kitabı alacaklara ne yazar?

Yetişti eşim imdada, iki kalem almış ki, kendi gibi ömre değer…

Sonra pırıl pırıl yüzler geldi birer ikişer…

Peşi sıra çetelesi tutulmaz dostlar sökün etti. Üç Noktalı Zamanlar ismiyle toplaşan cümlelerimi teker teker  asıl sahipleri, okurlarına  verdim gitti; suya salar gibi.

Bileğim, gönlüm, kalemim yettiğince imzaladım, her imzada yüküm arttı, her beğenide mahcubiyetim…

Kitabıma el atana, kapağına dokunana, cümlelerin içinde gezinen gözlere baktım.

Tüm aile fertlerim, eşim, arkadaşım…

Bedbaht günümde, bahtiyar eder dediğim dostlarım…

Kimi yazının sancısına tanık, kiminde bir şaşkınlık; sordular, ne zamandan beridir sende bu hastalık?

Muzdaribim; inceden inceye sızlıyor işte, geçer mi bilmem dedim.

Gelip geçti iki imza günüm.

Anlar biriktirdim, yüzler, izlenimler…

Şimdi aklımda, bakışlar, sözler, gülüşlerden mütevellit onca ayrıntı…

Koyacak yer bulamadığımdan yazıyorum.  Cümlelerim artık benim değil; başka ellerin, gözlerin, kanaatlerin…

Okurken altı mı çiziliyor satırların,  üstü mü?

Kitaplarım başka ellerde, hangi düşüncelere gebe?

Sesleniyor mu, okurun hislerine?  Bir gıdım  derman oluyor mu;  aşka, kedere, gamlı hazana, ayrılık derdine, hayat gailesine..?

Kestiremiyorum.

Ama çaldık mayayı göle bir kere.

Gelenler  “çok şükür bugünleri de gördüm” dedirtti.

Sağolsunlar.

Bir de  imza günümde omuz vererek  yanımda olan Can Dündar...

İmza öncesi  telefonuma düşen mesajıyla   ışık tuttu yoluma. 

Yılların içinden damıttığını, arkadaşça fısıldar gibiydi kulağıma:

“Her okurun kıymetini bil,  adını belle   sözünü dinle ve de hiç  değişme.Nicelerine!” diye.

Ne denir ki üstüne?  

 

 

http://www.dr.com.tr/Kitap/Uc-Noktali-Zamanlar/Deniz-Dogan/Edebiyat/Deneme-Yazin/urunno=0000000392598 

 

 
Toplam blog
: 80
: 1644
Kayıt tarihi
: 02.12.06
 
 

..