Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Eylül '14

 
Kategori
Çalışma Yaşamı
 

İlk işimiz; ilk tutunduğumuz dal

İlk işimiz; ilk tutunduğumuz dal
 

Sokakta bizim bulduğumuz işi bulamayan, bize gıpta ile bakan milyonlarca insan vardır.


İlk işimiz ilk tutunduğumuz daldır. Bu dalı pek çoğumuz çok zor bulur ve mecbur kalmadıkça da bırakmayız.

Pek çok kişi ile yarışarak, birilerini, bir şeyleri ayarlayarak, bularak kavuştuğumuz işe dört elle sarılırız.

Ücretimiz az olsa da şükrederiz. Karı koca ayrı ayrı çalışıyor ve yine de ay başını getiremiyorsak, kiraları, bakkal borçlarını ödeyemiyorsak, yakınlarımızdan destek almak zorunda kalıyorsak yine şükrederiz.

İlk işimiz uzun zaman suyun altında yüzdükten sonra ve çoğu kez soluksuz kalmanın acısını yaşadıktan sonra başımızı sudan dışarı çıkarmak gibidir.

Bir daha ne olursa olsun başımızı suya sokmak istemeyiz.

Düşük ücretli de olsa sürekli işe bağlanırız. Var gücümüzle çalışır, patronun gözüne gireriz. O da bizi sever, belki az çok biraz zam bile yapar.

O ilk yarışta geçtiğimiz insanların bizimkinden çok daha iyi işlere girdiklerini görsek de bırakamaz, kopamayız.

Yeniden suyun derinlerine düşer, soluksuz kalma korkusu ile başka bir dala atlama cesaretini kolay kolay gösteremeyiz.

Ne de olsa ailemizden aldığımız harçlıkla geçindiğimiz ya da parasızlık çektiğimiz günler geride kalmıştır artık.

Az ya da çok cebimize para girmektedir.

Hem, yeni ve daha iyi bir iş bulma şansımız gerçekte ilk iş bulma şansınızdan çok daha azdır.

Ne de olsa daha yüksek ücretli iş daha yoğun bir rekabet ortamını, o da büyük olasılıkla başarısızlığı getirecektir.

Otur oturduğun yerde der ve otururuz.

Sokakta bizim bulduğumuz işi bulamayan, bize gıpta ile bakan milyonlarca insan vardır.

Kendimizi bu düşünceye hapsederiz.

Küçük işimize yoğunlaşır, alışır, terk edemez hale geliriz.

Daha iyi iş teklifleri gelse bile kabul etmez, edemeyiz.

"Ya yeni iş sürekli olmazsa"

"Ya yeni işyerine uyum sağlayamaz, problem yaşarsak"

"Ya paramızı alamazsak"

Ya şu olursa, ya bul olursa.

Peki olmaz mı bunlar?

Elbette olur. Zaten biz de bunlar oldukları için duraksarız.

Çevremizde her biri ile ilgili pek çok örnek görmüş ya da bizzat yaşamışızdır.

Parayı vermeyen çok sayıda patron var. Uyum sağlanamayan çok sayıda işyeri var. Pek çok işyeri fazla sürmeden kapanıp çalışanlarını kapının önüne bırakıyor.Pek çok kimse büyük hayallerle girdiği iş yaşamında başarılı olamıyor, bırakmak zorunda kalıyor.

Öyle olunca ilk işin anlamı da, önemi de artıyor.

Ayrıca üçüncü kişiler girer devreye.

Eşimiz, anne-babamız, evlatlarımız, yakınlarımız "sakın ha, sakın işini bırakma, ortalıkta kalırsın" derler.

Korkarız.

Zor koşullarda, ücreti iyi olmayan işimizde büyük bir özveriyle çalışmayı sürdürürüz.

Çıkmamız halinde yerimizi doldurmaya hazır insanların sokakta olduğunu aklımızdan hiç çıkarmayız. Bu önemlidir, bu kırmızı çizgidir.

Düşük ücretle, uygun olmayan koşullarda ve zaman zaman da sigortasız, sendikasız çalışırız.

*

Kendi işimizi kurmak ya da biri ile ortaklı bir işe girişmek mi?

Kesinlikle olmaz.

Bir kere biz iş nasıl yapılır bilmeyiz. İkincisi her ne yapacaksak mutlaka bir sermayemiz olması gerekir. Üçüncüsü de bu zamanda babamızın oğlu ile bile ortak olamayız.

Olanlar var ve hallerini en iyi biz biliriz.

O seçenek kesinlikle çıkmaz sokak.

*

Asgari ücret mi? Sigorta yok mu? Sigortayı patron ödüyormuş gibi gözüküp bizden kesecek mi? Olsun.

Sigortasız çalışan insanların olduğu bir dünyada sigortalı ve asgari ücretli olmak da çok iyi.

Her ne kadar asgari ücret açlık sınırında olsa da ya da o sınırın altında kalsa da iyi.

İlk işimize dört elle sarılırız.

Kimi işverenler çarklarını ancak döndürürken kimi diğerleri bizim sırtımızdan çok büyük paralar kazanıyor olsalar da dört elle sarılırız.

Onlar başka, biz başka.

Dışarıda binlerce işsiz insan var ve ekmek bekliyorlar.

Karşı koyma şansımız yok, iş değiştirme şansımız yok.

Bu işi de kaybedersek çoluk çocuğa da, hısım akrabaya da, eş dosta da rezil oluruz.

Kim rezil olmak ister ki?

Çalışırız ve işimize sahip çıkarız.

 

 

13 Eylül 2014 Cumartesi

22:21:29 

 
Toplam blog
: 284
: 245
Kayıt tarihi
: 21.06.14
 
 

Yaşadığımız evrenin oldukça zengin bir yer olduğunun farkındayım.  Bu zenginliğin çok az bir kısm..