Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Sonsuzluk (Osman Özeker)

http://blog.milliyet.com.tr/yasev

15 Nisan '09

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

İlk milli şehidimiz Kemal Bey

İlk milli şehidimiz Kemal Bey
 

Kemal Bey Birinci Dünya Savaşının son yıllarının yaşandığı Osmanlının Anadolu’da görevlendirdiği bir memurudur.

Kemal Bey’in Türk tarihine geçen acı hikâyesi Yozgat Mutasarrıfı ve Boğazlıyan kaymakamlığı görevini yürüttüğü esnada yaşanır.


Kemal Bey 35 yaşında genç bir kaymakam olarak Boğazlıyan kaymakamlığı görevini yürütmektedir. Bu sıralarda ise Osmanlı bütün cephelerde mücadele vermektedir. Balkanlar’da, Anadolu’da yer yer işgaller yaşanmakta, başta bulunan İttihat ve Terakki Fırkası ise çaresizlik içindedir.

Osmanlı çeşitli cephelerde mücadele ederken yıllardır Osmanlı bünyesinde rahat bir şekilde yaşayan Azınlıklar, Osmanlının düştüğü durumu da fırsat bilerek Anadolu’da yer yer isyanlara ve silahlı mücadelelere başlamıştır.

Kaymakam Kemal Bey’in bölgesinde bulunan Ermeniler de Anadolu’nun diğer bölgelerindeki azınlıklar gibi boş durmayarak Rusların da desteği ve kışkırtmasıyla Türk köylerinde toplu katliamlara başlarlar.

Anadolu’da gelişen bu tehlikeli durumu gören İttihat ve Terakki Fırkası, kaymakam Kemal Bey’e talimat vererek bu bölgedeki tüm Ermenilerin Suriye bölgesine sevk edilmesini ister.

Kaymakam Kemal Bey verilen talimatı yerine getirmek için gerekli hazırlıkları yaptırır ve Ermenileri bölgeden tahliye eder.

Boğazlıyan Kaymakamının “acı hikayesi de” bu sürgünle başlar.kaymakam hakkında birçok asılsız iddia ortaya atılır, kaymakamın Ermenileri “kışta kıyamette” sürgüne gönderdiği, bir çok Ermeni’yi de “öldürttüğü” söylenir.

Bu iddialar üzerine çok geçmeden genç kaymakam yargı önüne çıkarılır.

Kurulan Harp Divanında “Ermeni vatandaşlarının mal ve can kaybına uğratıldığı, ayaklarına süngüler bağlanarak ölüme terk edildiği” iddialarıyla yargılanır.

Kemal Bey Divan-ı Harbiye de verdiği ifadede “Ben verilen emri uyguladım. Sürgün edilenlere insani şekilde davrandım. Süngü bağlatmadım. Kimsenin ölmesi için emir vermedim. Vicdanım rahat” diyerek suçlamaları kabul etmez.

Harp Divanı Kemal Bey’in verdiği savunmayı dikkate almaz ve “idam edilmesine” karar kılar.

Henüz 35 yaşında olan kaymakam 10. Nisan 1919 tarihinde İstanbul Beyazıt Meydanında kurulan sehpada idam edilir.

Genç Kaymakamın sehpa üzerindeki son sözleri; “kesinlikle suçlu olmadığı, verilen görevi yerine getirdiğini, kimsenin ayağına süngü bağlatmadığını, ve kimseyi öldürtmediğini belirterek; çocuklarını vatana emanet ettiğini” söyler ve ayağının altındaki sehpayı iterek hayatına son verir.

İdam sonrası İstanbul ‘da genç kaymakam için büyük bir cenaze töreni düzenlenir. İstanbul işgal altında olmasına rağmen bu törene binlerce İstanbullu ve asker katılır.

Boğazlıyan’ın genç kaymakamının cenaze töreni “işgal altındaki” İstanbul halkını ve Türk askerini bütünleştirmiş, “şartlar ve ahval ne olursa olsun” birlik ve beraberliğin önemi ortaya konmuştur.

Osmanlının işgal yıllarında yaşanan bu olay, özellikle de “cenaze töreni” sonradan yürütülecek “milli mücadeleye” ayrı bir güç katmıştır.

Bu hadisenin üzerinden iki yıl geçmiş, Türk milleti Mustafa Kemal’in önderliğinde Anadolu’da “Osmanlının küllerinden” yeniden doğuşun mücadelesini başlatmıştır.

Bir taraftan milli kurtuluş mücadelesi yürütülürken, diğer yandan da yeni Türkiye’nin kurumları da oluşturulmaya başlamıştır. TBMM açılmış, düzenli bir ordu kurulmuş, düşmana karşı “topyekün" mücadele de başlatılmıştır.

Kaymakam Kemal Bey’in idamından sonra çocukların bakımını dedesi Arif Bey üstlenmiştir.

Kemal Bey’in “acı hikayesini” bilen Mustafa Kemal genç kaymakama yapılan haksızlığa daha fazla kayıtsız kalamaz ve 19. Ekim 1922 de TBMM de bir kanun çıkartarak Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey’i “İlk Milli Şehit” ilan ettirir.

Atatürk bununla da kalmayarak “milli şehidin” çocuklarını evlat edinmek istediğini dede Arif Bey’e iletir.

Dede Arif Bey Atatürk’ün bu talebi karşısında çok duygulanır, ancak Atatürk’e “Paşam Onlar bana oğlumun emanetleri, izin verin çocuklar bende kalsın” der.

Ulu Önder dedenin bu talebi karşısında fazla ısrarcı olmaz ve TBMM ‘de yeni bir yasa çıkarır. Çıkarılan bu yasayla Kemal Bey’in çocuklarına dört daireli bir apartman ve bir ev ile birlikte genç yaşta idam edilen kaymakamın çocuklarına ömür boyu maaş bağlanır.

Halen İzmir’de yaşayan “milli şehidimizin 92 yaşındaki kızı Müşerref Hanımla yaklaşık iki yıl önce tanışma ve “elini öpme” şansını bulmuştum.

Görev yaptıgım SB. İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesine Müşerref Hanım “rahatsızlığı nedeniyle” getirilmiş ve tedavisi de bir müddet yatırılarak sağlanmıştı.

Türkiye’nin “ilk milli şehidinin” kızının hastanemizde yattığı haberi gelince ziyaretine gitmiş, elini öperek “şifa” dilemiştim.

Hastanemizde çıkarılan hastane Bültenine de Müşerref Hanım ve babasıyla ilgili yapılan mülakatı yayınlama fırsatımız olmuştu.

Müşerref Hanımın rahatsızlığına ve yaşlılığına rağmen olaylara bakış açısı, Türk milletine ve Atatürk Türkiye’sine olan güven ve sevgisini her cümlesinde vurgulaması ise ayrı bir anlam ve heyecan yaratıyordu.

Ermenilere özür kampanyaları düzenlenen günümüzde haksız yere idam edilen, Atatürk tarafından “İlk milli şehidimiz” ilan edilen Kemal Bey’i rahmetle ve minnetle anıyor, artık tarihimizden “ders alma zamanının” çoktan geldiğini bir kez daha vurguluyoruz.

Sonsuzluk (Osman Özeker)

 
Toplam blog
: 287
: 3107
Kayıt tarihi
: 11.07.08
 
 

1949 Konya Ereğli doğumlu olup, halen İzmir'de oturmaktayım. A.Ü. Eğitim Fakûltesi mezunuyum  Ata..