Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Şubat '07

 
Kategori
Havacılık
 

İlk şehit havacı genç kızımız (2)

İlk şehit havacı genç kızımız (2)
 

Babasından aldığı izinle dünyalara sahip olduğunu düşündü Eribe. Atlayışını yapacağı uçak, pist başında kalkış hazırlıklarını tamamlamıştı. Birlikte atlayacağı arkadaşları uçağa binmeye başlamışlardı bile. O da uçağa koştu. Son paraşütçü olarak bindiği uçaktan ilk atlayan olacaktı. Uçağın kapısında durdu, babasına baktı. Kurtuluş savaşının kartalı, kahraman babası yaşlanmış mıydı? Yoksa O’na mı öyle gelmişti. Sanki omuzları çökmüştü. Kendisine bakarken hep gülen o gözlerinde hüzün mü vardı? Minnetle el salladı O’na. Kendisini büyüten bu günlere getiren ve son olarak da atlayışına izin veren sevgili babasına. İşte O da el sallamıştı. İnince kocaman öpmeyi geçirdi içinden.

Kapı kapandı ve uçak pistte koşmaya başladı. Öylece kaldı Vecihi Hürkuş. Uçağın kapısının kapanmadan önce kızına el salladığı noktada. Bundan sonrasını O’nun, Vecihi Hürkuş’un anlatımına bırakalım.

“ Beş dakika sonra yavrumun bindiği uçak yükseliyordu, Çiftlik Üzerinden geniş bir turla hangarlarımız üzerine yaklaşan bu tayyare atlayış yüksekliğini almıştı.Hangarlar üzerinde motör sesi kesildi ve hızında azalma görüldü. Bu hareket bir atlayış hazırlığı idi. Macun çiftliği istikametinde süzülen tayyarenin kanadında bir karartı belirdi ve biraz sonra bu kartı tayyareden ayrıldı

Bir an, bir saniye ve sonra bu saniyeler çoğaldı fakat boşlukta uçan yavrumun hareketinde bir değişiklik görülmüyordu. Evvela düz akışla başlayan hareket kısa bir zaman sonra vrile kapılarak havanın boşluğu içinde yuvarlanmaya başladı…

Tayyareden ayrılışından sonra 100, 200, 400, ve 600 metre düşüş halinde yavrum bir taş gibi her an büyüyen bir hızla boşlukta yuvarlanıyor, paraşütünü açamıyordu.

Bu an, bir heyecan içinde çırpınan duygularım ne ile ifade edilebilir? Acz içinde titreyen dudaklarımla Ulu Allah’ıma yalvarıyorum, yalnız ondan istimdat ediyorum, ‘ Yavrumu koru.’ Tam 600 metre düştükten sonra bir an yavrumun üzerinde beyaz bir kubbe görüldü. Evet paraşüt açılmıştı. Ama ne idi bu menhus tesadüf? Açılan paraşütü, uçan bir yıldızın kuyruğu gibi büzüldü ve sonra yavrum dumanlı gözlerimde kayboldu.

Koşuyorum O yere koşuyorum…

Nihayet yavrumun yanındayım, karşılaştığım hazin sahne ile ruhumu karartan korkunç hadise arasında, manası anlaşılmayan bir tezat var.Totom 800 metreden düşüyor ve şimdi yaşıyor: Mukalata sığmayan bu hali ifade edecek tek kelime mucize. Yalnız yaşamak değil hem de konuşuyor. Ben mi öldüm Ya Rabbi?

Heyecanla üstüne atılıyorum ve yavruma sarılıyorum Beni görünce gözlerinde beliren bir sevinç hali var. Gülüyor, gülmeye çalışıyor. Yavrumun çektiği büyük acıyı, suni tebessümü ile etrafına hissettirmemeye gayret ederek bir hata sandığı hareketini mazur göstermek için: ‘ Babacığım, kabzayı çektim, çektim çok uğraştım ama paraşüt açılmadı.Sonra yedek kabzayı çektim. Sonrasını bilmiyorum babacığım.’ diye inliyordu. Bu ne hal idi, bu nasıl bir mazeret ifadesi idi? En kuvvetli kahramanların yapabileceği korkunç mücadeleyi henüz 18 yaşındaki kızım mı yapmıştı? Ve benim ne cevap vermem gerekirdi?” (*)

Yetişen ambulansla derhal Numune hastanesine yetiştirildi Eribe. Yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Kazadan 21 saat sonra, babasının kollarında verdi son nefesini ve son sözü “anne” oldu.

*- Bir Tayyarecinin Anıları. Vecihi Hürkuş, Yapı kredi yayınları, s.371, 372

 
Toplam blog
: 182
: 2395
Kayıt tarihi
: 29.01.07
 
 

10 Kasım 1954 tarihinde doğdum. Sosyal Hizmet Uzmanıyım. Pilotum. (ultralight licence no:151)..