Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ocak '13

 
Kategori
Futbol
 

İlk yarı değerlendirmeleri - Beşiktaş

Ligin ilk yarısı sonunda Beşiktaş’ı puan cetvelindeki yeri itibariyle başarılı, kazandığı maç sayısı puan kaybettiklerinden daha az olduğu için de başarısız olarak değerlendirmek mümkün. Fakat benim kanaatim bu sene siyah beyazlıların herhangi bir değerlendirmeye tabi tutulmadan, sadece izlenmesi gerektiği yönünde.

Şurası kesin ki Beşiktaş, ilk yarıda ligin en sempatik takımıydı.

Gollü maçlar, ders niteliğindeki çok adamlı ataklar, savunmadaki bariz hatalar, genel anlamda sergilenen pozitif anlayış ve tüm bunların sonunda ortaya çıkan heyecanlı karşılaşmalar sayesinde Beşiktaş’ı izlemek sadece Beşiktaşlılar değil tüm futbolseverler için bir zevk halini aldı.

Siyah beyazlıların çok ciddi mali sıkıntılarla girdikleri ve rahmetli Şeref Bey’in sözlerinden esinlenerek adını “feda” koydukları bu istisnai sezonlarındaki olumlu görüntülerinin arkasında, yönetim, teknik heyet ve futbolcuların yakaladığı uyumun önemi oldukça fazla. Nitekim Fikret Orman ve Samet Aybaba gerek olaylara yaklaşımları gerekse düşünce tarzları itibariyle birbirlerine o denli yakın görünüyorlar ki bu ikiliden herhangi biri açıklama yaptığında diğerinin konuştuğunu düşünmek mümkün. Takımdaki idarecilerin samimi ve doğal yaklaşımlarının yanı sıra futbolcular arasında da oldukça sıkı bir arkadaşlık bağı ve mücadele birlikteliği oluşunca Beşiktaş adına ortaya iyi niyetli ve pozitif bir takım görüntüsü çıktı.

Fakat Beşiktaş’ın oldukça ciddi eksikleri de var. Öncelikle yukarıda iyi taraflarından bahsettiğim uyumlu görüntüde “profesyonellik” özelliğinin eksikliğini iddia etmek pekâlâ mümkün. Bunun yanı sıra yönetimin onca mali sıkıntının yaşandığı bir sezonda, Eriksson olayı gibi, maddi; bir futbolcunun ücretine karşılık ayakta kalabilecek olmasına karşın kapatılan amatör branşlar gibi manevi skandallarını da görmezden gelmek mümkün değil.

Saha içinde ise öncelikle Beşiktaş’ın ligin en güçlü ekibi olmadığını söylemek gerek. Siyah beyazlıların hücum hattı ve gol bulmadaki başarısı tüm ligdeki tüm takımlardan daha iyi olsa da savunma gücü bırakın hücum ile aynı olmayı, çoğu maçta lig ortalamamızın dahi altında kaldı. Nitekim ilk yarı sonu itibariyle Beşiktaş’ın en iyi oyuncularını düşündüğünüzde bunların sadece hücum hattındaki isimler olduklarını görür, öncelikli görevleri savunma olan futbolculardan bu listeye girecek isim bulmakta oldukça zorlanırsınız. Bu duruma bir de kadronun yeni kurulmuş olması ve genç isimlerden sorumluluk almalarının beklenmesi eklendiğinde ortaya oldukça kırılgan ve kontrol edilmesi zor bir futbol takımı çıkıyor. Söz konusu kırılganlık ve zor kontrol edilebilmenin sahadaki karşılığı da iki farklı öne geçilen veya geriye düşülen maçlarda dahi maç sonunun kestirilebilmesinin zor olması.

Beşiktaş’ın bu hassas ve tahmin edilmesi zor yapısının bireysel futbolcu özelliklerinden ziyade takımın genel görüntüsünden kaynaklandığını söylemek gerek. Dolayısıyla devre arasında takıma iki stoper dahi alınsa rakibe verilen pozisyon veya yenen gol sayısında çok ciddi bir düşüş olmayacaktır.

Yeri gelmişken, Beşiktaş’ın ligin ikinci yarısı için herhangi bir önemli takviyeye ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum. Zira takımın gol yükü sadece santraforda olmadığı için ilave bir santrafor, mevcut orta saha oyuncularının performansının yeterli olması nedeniyle yeni bir orta saha ve yukarıda belirttiğim nedenlerden dolayı da yeni bir savunma oyuncusu almanın getirisi, özellikle “feda” denilen bir sezonda götürdüklerinden fazla olmayacaktır.

Sonuç olarak Beşiktaş kendisi için oldukça istisnai olan bu sezondaki sempatik görüntüsüne paralel olarak büyük hedefler yerine güzel futbolu ve tıpkı bir Avrupa macerası gibi yapabileceğinin en iyisini yapmayı hedeflemeli. Takımın hem idari kadrosu hem de futbolcuları için oldukça uygun bu “mütevazı” anlayış sezon sonundaki olası başarısızların zararlarını en aza indireceği gibi belirli bir başarı yakalandığı takdirde de bunun normalden çok daha büyük bir mutluluğa vesile olmasını sağlayacaktır.

 

can.nizamoglu@gmail.com

twitter:_acn_

 
Toplam blog
: 788
: 1417
Kayıt tarihi
: 11.11.07
 
 

Çoğu çocuk gibi ben de futbolcu olmak istedim, olmadı. Bu oyundan kopmamak adına üniversite yılla..