Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Aralık '11

 
Kategori
Futbol
 

İlk yarının ardından

İlk yarının ardından
 

Carlos Carvahla'ı taraftarlar seviyor


Beşiktaş, ligde ezeli rakiplerinden 8 fazla maç yaptı. Trabzon dışında tüm takımlar 17 maç yaparken, Beşiktaş Euro Lig nedeniyle 6 fazla, play off nedeni ile de 2 olmak üzere 25 oyun oynadı. Şike soruşturması da eklenince Eylül ayında başlayan lige bir de son dönemeçte 6 fazla hem de derbi olması kuvvetli ihtimal final gurubu maçları eklenince üç günde bir resmi maç oynayan Beşiktaş çıktı karşımıza.

Kimileri der ki, bu ağir maç temposundan Beşiktaş ve teknik direktörü alnının akıyla çıktı. Elbette bu açıdan bakınca doğru, takım Euro Ligdeki grubunu lider tamamladı. Süperligde ise liderin 5, ikincinin ise 3 puan gerisinde, play-off da düşünülerse hiç de yabana atılmayacak şansı devam ediyor takımın.

Kaldı ki, Carlos Carvalhal ta en başta Beşiktaş'ın hocası değildi, alt yapı için sözleşme yapılmış ve en fazla yardımcı teknik adam olarak planlanmış ve Portekizli olması o'nu kadrodaki Portekizlileri idare konusunda Tayfur Havutçu'ya yardımdan başka bir fonksiyonu olmayacak bir kariyer ile Beşiktaş'a taşımıştı.

Ama Carlos Carvalhal bir anda Beşiktaş'ın tüm ağırlığını kucağında buldu. Öyle bir ağırlık ki, demin yazdığım üç günde bir elestirileri ağır olan resmi maçları oynamak ve taşımak, hiçbir transferinde söz sahibi olmadıgı bir kadroyu tanımak, hiç alışık olmadıgı bir yetkiyi alıp, sorumluluk üstlenmek ve Türkiye gibi standartı olmayan bir coğrafyaya uyum sağlamak...

Hepsini yaptı Carlos Carvalhal ve bu açıdan övgüyu hak ediyor.

***

Ancak burda maç maç yazdığımız teknik ve taktik yanlışları da Beşiktaş'ı bu vahşi maç trafiğinden çok daha iddiali bir pozisyonda çıkmasını da engellemiştir.

Nedir onlar?

Özellikle Quaresma ile olan ilişkisi. Fenerbahçe maçında gözümüzle gördük. Tabelesı kalkmaya hazırlandığı halde "ben oyundan çıkmam" dedi ve çıkmadı. Qaresma'nın o maçta oyundan çıkmaması belki de 2 hayati puanı haneden sildi. Fenerbahçe'ye de yaşama şansı verdi.

Galatasaray maçında ise yine benzer bir durumda Holosko'yu oyuna almak isteyen ( ki maçın kalan son 20 dakikasında bu hamle benim Holoskolu süvari saldırısı dediğim ) hoca, Quaresma'nın oyundan  çıkarılmak istenmesini ne tapki vereceğini bilemediğinden ve bundan çekindiğinden Q7 tabelesını kaldıramadı. Ve bu Fenerbahçe maçından çok daha önemli 2 puanı kaybetmek demekti. Galatasaray ve Fatih Terim'e bugünkü liderlik imkanını ve "havası şampiyonluk kokan " bir ivmelenme verdi.

GB maçının ilk yarısında 2-0'i yakalamış bir takımdan yine ikinci yarıya çıkarken çok kötü oynayan Quaresma ve iyi oynamasına rağmen tatile erken çıkan Simao'yu oyundan çıkarıp, daha kontrollü bir takımı ikinci yarıya süremediği için tam da kanatlanmış Kartala orda " dur " dedirtti... Gitti lokum gibi 3 puan...

Istanbul Belediye maçında ise garip bir Toraman'ı maçın son 15 dakikasında sağ beke oyuna alma hamlesi, Beşiktaş'ın tüm silahlarını susturdu ve son dakikada gelen gol ile yine gitti 2 puan.

Samsun maçına ise neden 4 basındaki ulemanın uydurduğu benim kullanmayı hiç sevmedigim o önlibero denen tanımlanan adam ile çıktığını da kendisi de bilmiyordur...

***

Bu acaip saha içi eksik akıl ve teknik bilgi ve deneyim eksikliği de Beşiktaş'ı bugün çok rahatlıkla taşıması gereken liderlik pozisyonundan da etmiştir... Ama elbette lig serüveni uzun ve bu yolda Beşiktaş'in hocası da derslerini iyi çalışmış olarak serüvenini tamamlayacaktır...

Çünkü nerdeyse yeni takım kuran ve benim sene başında 4-5 değil ve hatta 7-8 değil, en az 15 oyuncuya ihtiyacı var dediğim Galatasaray bugün şampiyonluk havası yakaladı. Fenerbahçe ise her gün "bugün ne giysem" programındaki şarkı gibi " küme düşşem mi" der gibi bir kabus ile hergüne uyanıp hem de birçok yabancı yıldızını satmak zorunda kalmışken Beşiktaş'ın hala önünde olması da Carlos Carvalhal ve Beşiktaş'ı düşündürmelidir...

Ki Trabzonsporun Şampiyonlar Ligindeki yorgunluğu ile lige attıgı havluyu da alıp yüzümüzün terini rahatça silerken, benim gibi " En Büyük Beşiktaş " diyenlere de bu tablo biraz gönül kırıcı, biraz asab bozan ve biraz da "sinir eden" şekliyle duruyor.

Her zaman, her yerde En Büyük Beşiktaş demesi lazım Carlos Carvalhal'ın.

O iddiayı bilmesi, bugünkü 32 puanın yetersiz olduğunu da, hele böyle bir lig oynanırken o'na hatırlatmak da bizim görevimiz...

Gökhan Gür / Ankara

https://twitter.com/#!/Gur1971

 

 
Toplam blog
: 48
: 386
Kayıt tarihi
: 11.09.11
 
 

Futbol on bir oyuncu ile oynanır, binlerce kişi tribünde, milyonlarca kişi evinde TV karşısında i..