Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Nisan '11

 
Kategori
Gelenekler
 

İlkbaharın her günü bayramdır

Türklerin en eski halk bayramı, her yıl 21 Martta kutlanan “nevruz” bayramıdır. Nevruz, “yeni gün”, “ilkyaz” demektir. On iki hayvanlı (sıçan, öküz-sığır, pars-kaplan, tavşan, timsah-balık, yılan, at, koyun, maymun, tavuk, köpek, domuz) Türk takviminin başlangıcı da 21 Marttır. Nevruz Türk takviminin yılbaşıdır. Nevruzda, tarımda bolluk ve bereketli bir yıl yaşanması dilenir. Bu günün bayram oluşunun çeşitli nedenleri vardır. Bu gün gece ile gündüzün eşit olduğu, yılın en adaletli günüdür. 23 Eylülde de gece gündüz eşittir ama o tarihten itibaren sonbahara girilir, kış ayları yaklaşır. Sonbahar ve kış ayları “ev içi” ayları, ilkbahar ve yaz ayları ise, “ev dışı”, kır-bayır, doğa aylarıdır. Türkler doğayı, yüksek ve havadar yerleri seven, doğa aşığı insanlardır. Onun için doğaya çıkabilecekleri mevsim ve günlere özel önem verirler. Bu nedenle bazı yerlerde bu bayrama “yörük bayramı” denir. 

Nevruz, Türklerin Ergenekon’dan çıkış günü olarak da kutlanır. 

Bazı bahar inanışları Baharın geldiği yere, yerel dilde “dukkuk” denen gelincik kuşu da gelir. Gelincik kuşunun ilk sesini duyan, tombalak aşarak (takla atarak) sevincini belli eder. 

Bu günlerde insanlar temiz ve çiğli çayırların üstüne yatarlar yuvarlanırlar. Hıdrellez gecesi yağan çiğ toplanarak, yoğurt mayası yapılır. Bu yoğurttan sadece ev halkı yiyebilir. Akşamdan iki soğan yaprağı eşit uzunlukta kesilir. Her iki yaprağa da ayrı ayrı dilek tutulur. Sabah bakıldığında hangi yaprak uzunca görünürse o yaprağa tutulan dileğin gerçekleşeceğine inanılır. Gene akşamdan yeşil yapraklı bir ağacın dalına, bir torbacık içinde, para, ekmek, tuz asılır. Bu asılanlar yenmeden, harcanmadan yıl boyunca evdeki sandığın bir köşesinde saklanır. Hıdrellezde bir piknik alanında yakılan ocağın üstünden atlanır. 

Gün çoğu yerde sazlı sözlü olarak kutlanır. 

Baharın gelişi, bazı bölgelerde “hıdrellez”, “mart dokuzu” olarak da kutlanır ve anılır. Özellikle hıdrellezde akarsu veya denizlere dilek-istek mektupları atılır. Hıdrellez günü bir deniz kenarına veya akan bir suyun kenarına çakıl taşlarıyla dilenen, istenen şeyin resmi yapılır. Çocuğu olmayan kadın hıdrellezden bir gün önce, bezden, el büyüklüğünde bir salıncak diker. İki tarafına ip bağladığı, bu bezi iki gül dalı arasına asar. Bu bez sabah erkenden, kimse görmeden yerinden çözülerek, bebek oluncaya kadar çeyiz sandığında saklanır. 

Yedi karınca yuvasından birer avuç toprak alınarak bir beze sarılır bu toprak yıl boyunca saklanır. (Karınca gibi çalışkan olmak dilenir.) 

Hamur yoğrulur, üstüne madeni bir para konularak mayalanmaya bırakılır. Sabah bu hamurdan ekmek pişirilir. Pişirilen ekmeği sadece av halkı yiyebilir, bu ekmekten yabancılara verilmez. Bu ekmek tamamıyla tüketilir. Yere düşen parçalar bile toplanarak yenir. Hamurun üstüne konan para da özel olarak hazırlanan “hıdrellez kesesi” nde saklanır. 

Hıdrellezden bir gün önce, evdeki yağ tenekelerinin, ambarların kapakları açılır, kese ve çuvalların ağızlarındaki bağlar çözülerek ağızları açılır. (Hızır’ın, bu yiyeceklerin bereketini arttıracağına inanılır.) 

Aşınız tatlı, yaşamınız mutlu, baharınız kutlu olsun. 

 
Toplam blog
: 165
: 646
Kayıt tarihi
: 16.02.09
 
 

Recai Şahin: 1941 yılında Fethiye- İncirköy'de doğdum. İlkokul köyümde, ortaokulu Fethiye'de okud..