Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Şubat '07

 
Kategori
Felsefe
 

İlkellik ve geri kalmışlık

Türkiye'nin ve genelde Ortadoğu'nun geri kalmışlığının temelinde; sosyo-ekonomik nedenleri, tarihe bakarak anlayabiliriz. Örneğin batı kültüründe, tarihi milattan önceye dayanan bir tiyatro kültürü vardır. Tiyatro demek, toplumun kendini sorgulaması, eleştirmesi ve yanlışlarını görmesi demektir. Özellikle de yönetici çevrelerin hatalarını ve yanlışlarını onlara çekinmeden korkmadan yansıtamalarıdır. Oysa, biz Türk halkının ve ortadoğu halklarının çoğunda böyle bir gelenek yoktur.

Yine batı kültüründe bir soytarılık kavramı vardır. Soytarılar kralların yanlarında bulunan ve onları eğlendiren kişilerdir. Ama soytarılar krallarını eğlendirirken aynı zamanda onların hata ve yanlışlarını da özenli bir dille krallara aksettirirler. Bizde soytarılığın karşılığı dalkavukluktur. Dalkavuklar ise padişahların yanlarında bulunan ve onları eğlendiren kişilerdir. Soytarıların aksine dalkavuklar muziplikle bile olsa eleştiremez ve yanlışlarını söyleyemezler. Zaten dalkavuklukdan anladığımızda, yalakalık yapmaktır.

İşte tarihimizde padişahlara sürekli yalakalık yapan, onları pohpohlayan, hiçbir zaman yanlışlarını söylemeyen ve göstermeyen bir kültürden geliyoruz. Şu andaki idari ve siyasi kadroların yanlarında da epey bir dalkavuk bulunmaktadır. Zaten onlar da bu kültürden memnunlar. İdari ve siyasi kadrolara aydın çevrelerden gelen, cılız da olsa eleştirilere katlanamama ve onları yok saymak hatta yok etmek çok normal geliyor. Bundan dolayı ülkemizde hoşgörü, karşı tarafı anlamaya çalışmak, eleştirmek, empati yapmak, nerdeyse tu-kaka seviyesinde görülmektedir.

Yukarıda saydığım değerlerin üst oluşumu demek olan demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, yönetimde şeffaflık gibi çağdaş değerler ne yazık ki ülkemizde taban bulamamıştır. Daha da kötüsü ATATÜRK gibi evrensel ve çağdaş değerleri(kendi yaşadığı tarih dönemecinde bile bu kavramları kurumlara yansıtmaya çalışmıştır) yaşam felsefesi haline getiren bu dünya çapında kabul gören devlet adamını bile ne yazık ki kendi görüşlerine alet edebilmekteler.

Bir başka örnek: batıda düello kültürü varken bizde pusu kültürü gelişmiştir. Düelloda taraflar kavga edecekleri zaman biribirlerini ve silahlarını görürler ona göre de pozisyonlarını seçerler. Halbuki pusuda taraflardan biri yekdiğerine ya arkadan saldırır ya da onun göremeyeceği bir pozisyon alarak onu katleder. Zaten yakın geçmiş tarihimzde bunların örneğini çok görürüz. Bir SABAHATTİN ALİ, UĞUR MUMCU, MUAMMER AKSOY, ABDİ İPEKÇİ, TANER KIŞLALI, BEDRETTİN CÖMERT, BAHRİYE ÜÇOK, daha adlarını sayamadığım yüzlerce aydın ve entellektüel pusu kurlularak katledilmişlerdir.

Yanlış anlaşılmasın, tabii ki bizimde dünya çapında kabul görmüş değerlerimiz ve kültürlerimiz vardır. Bir MEVLANA, bir YUNUS EMRE, bir HACIBEKTAŞ VELİ, bir FATİH SULTAN MEHMET, bir PİRSULTAN , ATATÜRK'ü zaten yukarda belirttim. Bütün bu isimlerin ortak yanları insan sevgisi, hoşgörü, erensel düşünebilmeleri ve en önemlisi yaşadıkları topraklarda dil, din, ırk ayrımı yapmaksızın bütün insani değerleri kucaklamalarıdır.

Kötü olan da, kendi topraklarımızda yaşamış böyle yüce değerlerin yaşam felsefelerini yeni kuşaklara aktaramamış olmamızdır. Bu sorumluluk taa aileden başlar, medyayı, siyasileri, eğitimcileri, yöneticileri içine alır. En büyük eksiğimiz okumamaktır. Okumayan beyinler ilkel kalır ve ilkelliğin bir göstergesi olan kaba güce ve dogmalara yönelir. Oysa okuyan beyinler güzelliğe, yaşama sevincinine, estetiğe, sanata ve edebiyata ve spora yönelir.

İşte bunun sonucunda da ülkemiz insanları, insanlığın ortak değerlerini benimseyen ve insanlığa bilim teknik, sanat edebiyat dallarında da eserler sunarlar. En büyük VATANSEVERLİK de budur.

 
Toplam blog
: 104
: 478
Kayıt tarihi
: 31.01.07
 
 

Antalya'da yaşıyorum. İki yıl öğretmenlik yaptım, şu anda müteahhitlik yapıyorum. Aslen Kayserili..