Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ağustos '06

 
Kategori
Futbol
 

İllüzyonist Fener

İllüzyonist Fener
 

Turkcell Süper Ligi'nin ikinci haftası da dün oynanan maçlarla tamamlandı. İlk iki hafta sonunda 6 puan alabilen tek takım olan Fenerbahçe oynadığı futbolla sevenlerine henüz "umut aşılayamamış" olsa da, kredisini cebinde tutarak yoluna devam ediyor. Öncelikle belirtmeliyim ki, bu yazı "meyve veren ağacı taşlamak" tan ziyade, "testi kırılmadan yol göstermek" maksadıyla kaleme alındı.

İkinci haftada Gençlerbirliği karşısında "ne sihirdir ne keramet, el çabukluğu marifet" deyişiyle özdeş goller atarak Ankara'dan şen dönen sarı kanaryalarda alınan bu illüzyon neticelerin kadroda ve özellikle teknik ekipteki olumsuzlukları perdelediğini üzülerek görüyoruz. Hazırlık periyodundan bugüne yapılan karşılaşmaları etüt ettiğimizde, Zico başta olmak üzere Fenerbahçe teknik kurmaylarının maçlara bakışı ve takım stratejisini belirleme yönünde henüz at(a)madığı adımların Dinamo Kiev rövanşı öncesi camianın Şampiyonlar Ligi umutlarını törpüler nitelikte olduğunu da söylemek mümkün. 7 gol atılan Telstar hazırlık maçı ile deplasmanda 3-1 mağlup olunan Dinamo Kiev karşılaşmasını gözlerimizin önüne getirdiğimizde, Fenerbahçe'nin rakibe göre strateji belirlemede çektiği kısırlığın ilerisi için umut verici olduğunu söylemek zor. Kiev'deki maçın daha 14. dakikasında Fenerbahçe'nin savunmada "3 e 2" yakalanışı, Ankara'daki Gençlerbirliği karşılamasında Mehmet Yozgatlı'nın sol kanat savunmasında top kovalarken görülmesi acaba takım içi yardımlaşmayı mı yoksa oyunculara verilen serbestliğin zaman zaman kaotik sonuçlar doğurduğunu mu gösteriyor? Yada soruyu şöyle soralım ; Fenerbahçe'nin oynadığı futbol sizlere de Zico'nun sakat ve cezalılar dışındaki oyunculardan "en iyi 11" i sahaya sürmek dışında bir aktivitede bulunmadığını hissettirmiyor mu?

Gençlerbirliği karşılaşmasıyla iyice su yüzüne çıkan olgu, özellikle Aurelio - Appiah ikilisinden birinin olmadığı yada oyundan düştüğü anlarda, oyunculara verilen serbestliğin Fenerbahçe'nin takım savunması üzerindeki olumsuz etkileri. En ileri uçtaki Semih'ten başlamak üzere, Alex, Tuncay, Tümer ve bu maçta zaman zaman Mehmet Yozgatlı'nın "eli belinde" ekranlara yansıyan görüntüleri tüm yükü çeken Aurelio'nun performansının da iyiden iyiye düşmesine yol açıyor. Gençlerbirliği karşılaşmasının "Top Kaybı" istatistiklerinde görülen ve geçtiğimiz sezonlardan alışık olmadığımız "60 top kaybı" verisi de, büyük ölçüde "rebound" ların Gençlerbirliği'nce toplanmasından kaynaklanıyor.

Klasik anlamda bir "10 numara" ya sahip olmayan Gençlerbirliği'nin kazandığı bu 60 topu olumlu kullanamamış olması Fenerbahçe'de ters giden birşeylerin olduğu gerçeğinin üzerini örtmemeli. Günümüz futbolunda takım iskeleti kadar önemli olan rakibe göre kadro ve oyun stratejisi belirleme anlamında Fenerbahçe'nin Zico ile problemler yaşayacağı yönünde oluşan sinyaller, futbol kamuoyunda Fenerbahçe'nin bu yılki Avrupa macerasına dair "pesimist" yorumlara da ön ayak oluyor. Tabii bu arada Aziz Yıldırım'ın istifası ile geri dönüşü arasında kaybedilen zamanın Fenerbahçe takımının nihai kadrosunun şekillnmesine ne derece ket vurduğu da görmezden gelinmemeli. Bugüne kadar transfer konusunda Avrupa'nın "Top Class" oyuncularını hedef belirleyerek "büyük oynayan" Fenerbahçe'nin stoper ve santrafor mevkilerinden oyuncu ihtiyacı yönünde yükselen çığlıkları hangi oyuncularla dindireceği bugün bile belirsiz. Oysa 100. yılını yaşayan camianın sezona çok daha hazır, çok daha "hedefleri belli" girmesi gerekmez miydi?

Halbuki yaşananlar sevenlerine Fenerbahçe'nin 100. yılında Şampiyonlar Ligini pek de "iplemediğini" düşündürüyor.

 
Toplam blog
: 235
: 717
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Yazar 1976 yılında İstanbul'da doğdu. Tüm eğitim ve öğretim hayatını burada tamamlayarak, 1999 yı..