Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Kasım '09

 
Kategori
Öykü
 

İlyas Dede'nin öyküsü

Bugün (11 Kasım 2009), Bodrum'a gitmek üzere yola çıktık. Eşimle birlikte bizim düldüle binip Bodrum'a gidiyoruz. Hazırlıklarımızı yaptık. Söke'den çıkıp Dimdim'e doğru gidiyoruz. Söke Ovası'ndan geçiyoruz, solumuzda Sarıkemer'i selamladık..Yol alabildiğine işlek ve otoban gibi.Ancak biraz dikkatli ve yavaş gitmek gerek...Çünkü yol hem işlek ve hem de fazla rüzgarlı, suratle giden bir araba her an devrilebilir.Hızla giden sürücülere benden söylenmesi.Önümda yüklü bir kamyon gidiyor homurdana homurdana.Arka karoserinin üzerinde özen leyazılmış bir yazıyı okuyorum: Maşallah / Koyun kurdun, yol fordun" diye yazılı. Bu da şoför edebiyatının ayrı bir folklorik konusu...

Yolda etkili bir rüzgar var.Emektar şahinimiz asfalt yolunu nazikçe yalayıp geçioru... Keyfimiz nar çiçeği. Havada bulut yok, oldukça güzel.Koca Medresi geçiyoruz, Menderes'in fazla , aşırı bir akıntısı yok. Akyeniköy'e varmadan sola kayıp Bodrum'a doğru yöneliyoruz... Yolda asfalt, onarım, bakım yapım çalışmaları olduğundan 80 'ni geçmemeye çalışıyoruz. Bafa Gölü'ne yaklaşıyoruz Bafa Gölü kenarında ve sırtını Beşparmak Dağları'na dayamış İLYAS DEDE'nin yeşil levhasını görüyoruz. İlyas Dede'nin yazılı levhası bir daha elden geçtiği belli.Çünkü halen boyası taze kokuyor... Hanım bana seslenerek " İlyas Dede'yi geçmeyelim, biraz burda duralım, İlyas Dede'nin hal hatırını soralım" değince emektar arkadaşımı kıramadım, sağa iyice arabamızı kırıp yolun sağında müsait bir yerde mola vermek üzere arabamızı park ettik. Her ihtimala karşıda kapıları iyice kapatıp el fırınımizi de iyice çektik...Ne olur ne olmaz ....İlyas Dede'ye merhaba dedik...Selamlaştık. Tıpkı dervişler gibi " hu" dedik...

Siz ister inanın, ister inanınmayın ben şahsen bu yatırlara hem saygı duyuyor ve hem de inanıyorum. Anadolu'nun bir çok yerinde bu yatırları görmek olasıdır. Söke'nin içinde Hacıkazım ilkoğretim Okulu'nun yanındaki KAVAS DEDE'de bu yatırlardan biridir.Bir ara Söke'de yaşlı bir amca bana aynen şöyle demişti : Bugün Hacıkazımoğlu İlköğrdetim Okulu'nun bulunduğu yerde mezarlık vardı. Zamanın Belediye yetkilileri burayı kazıp, yol, okul yapmak, caddeyi genişletmek için uğraşınca Kavas Dede'nin mezarını bir türlü kaldıramadılar, Kazı yapan gıreyderler bir türlü bu mezarı kaldıramıyordu.Hata kazma işini ısrarla yapan şoförün biri ertesi gün hastalandı. O zaman vazgeçtiler. Daha sonra etrafını düzenlediler, birde yanına gördüğünüz gibi bir çeşme yaptılar. Kavas Dede'nin yatırı o gün, bu gundür burada yerinde duruyor..." Yaşlı adam bunu bana böyle anlatmıştı.Aslında Kavas Dede'nin ayrı bör öyküsü vardır, Belki bir gün onu da yazarım....

Derlerya Anadolu toprağı tekin değil, şehitler, gaziler, veliler ve erenler yatağıdır diye... Halkımız tarafından bu yerler saygıyla, sevgiyle karşılanır. bu yerler evliya yeri, erenler mezarı olarak da bilinir..İlyas Dede'ninde erenlerden biri olduğunu söyleyenler vardır. İlyas Dede, Didim, Milas kara yolu üzerinhde olup Bafa gölü kenarında, sırtını Beşparmak dağına dayamış ve tam Bafa gölünü doya doya seyder gibi yatmış bulunmaktadır. Didim'den Bodrum'a giderken yolun soluna düşer. Milas 'a 38 km kadar uzaklıktadır.Pınarcık, Selimiye derken Milas'a varılır... Mezarı derli, topludur, mermerden yapılmıştır. Yanında kocaman bir çeşme yapılmış ve bu çeşmenin suları gürül gürül akmaktadır.Çeşmenin suları yukarı dağlardan akan kaynaklardan getirilmektedir. Kim düşünmüşse Allah onlardan razı olsun diyorum. Buraya gelenler ziyaretçiler, yolcular, çobanlarlar bu çeşmeden kana kana doyasıya su içerler. Yanı başında keçi boynuzu ve birkaç tane de zeytin ağacı vardır. Bu arada yanıma bir çoban köpeği geldi. Köpek aç olmalı , etrafımzı kolaçan ediyor, Sevimli bir köpeğe benziyordu.. Gidip arabanın bagajını açtım, Evden aldığımız nevaleden biraz ekmek v.s. alıp köpeğin önüne koydum.Bir de hortumla bir çukura su doldurdum. Köpek içsin diye. Kuşlar için de lazım olur diyerek fazlasıyla bıraktım.Fırsat bulmuşken ağaçları, çiçekleri hortumla doya doya suladım. Kuşlar gelip su içsin diye boş kutuları su ile doldurdum.Hani güzel bir söz vardır: " İyilik yap, denize at, balık bilmezse Halık bilir"diye , börtü, böcek, kuşlar, v.s. yararnlansındiye birşeyler yaptım. İlyasDedininetrafını da biraztekmizledim. Daha doğrusu bir çevre temizliğini yaptım. Bizim Köroğlu ikide bir bana sesleniyor "sen çevreci olacaksın galiba " diyor... Yavv Hanım, ben bir öğretmenim. Burayı biraz temiz tutmak lazım diyorum... İlyas Dede'nin etrafı bayağı temizlendi.

Buraya vatandaşların belli zamanlarda gelip buralarda adak kesmeleri için özel yerler, oturaklar, masalar, hazırlanmıştır... Yemeklerini pişirilmesi için de özel ocaklar, (altı tane Ocak yeri) üç, dört masa ve oturma yerleri hazırlanmıştır. Çeşmenin başında ayrıca Türk bayrağı vardır. Yine uygun biryerde birnamazlık tahtası ve Dua için tesbihler konulmuştur.

Bu çeşmeyi , adını açıklamayan bir hayırsever vatandaşmız tarafından yaptırılmıştır. Çeşmenin üzerinde şunları okuyoruz. Ben özellikle not alıp yazdım. aynen sunuyorum:

"İÇ BU SUDAN SANA ŞİFA OLSUN

YAPTIRANA, YAŞATANA DUA ET

MAKAMIN CENNET OLSUN."...

Tarih: 2003.


İlyas Dede'nin mermeden yapılmış bir mezarı var bu Bafa Gölü kıyısında...Mezar taşının üzerinde sadece "İLYAS DEDE'NİN RUHUNA EL FATİHA " diye yazılıdır. Doğum ve ölüm tarihleri yazılmamıştır. Biz çeşmenin başında ve İlyas Dede'nin ruhuna birkaç fatiha okuduktan sonra Karşı dağlardan zeytin toplayan vatanladaşlarımızdan biri yanımıza geldi. Onunla tanıştık, sohbet ettik.. 45, yaşlarında Hacı Ahmet adında bu vatandaşımızla biraz sohbet ettikten sonra , İlyas Dede hakkında bilgi aldık. Hacı Ahmet efendi İlyas Dede hakkında aynen şunları söyledi: " Efendim şu gördüğünüz dağın( Beşparmak Dağları) arkasında eskiden kalma bir koca han vardı. Yaklaşık 50, 60 yıl önce. Söke'den, Aydın' dan, Nazilli'den, Ödemiş'ten , Tire'den, hatta İzmir''den gelip geçen DEVE KERVANLARI yaz ve kış bu handa kalıyorlardı. Burası bir dinleme merkezi idi. Burada bir mola veriyorlardı. Kervanların çoğu develerle yapılıyordu. Bunlar ticaretle uğraşıyorlardı. Ayrıca buralarda pekte içilecek su da yoktu. Daha doğrusu bu Han bir konaklama merkezi idi. Yine bu hanın yanında yine koca bir SU SARNICI vardı. Bu su sarnıcı hala duruyor. İşte bu su sarnıcını yapan ve yakın köylerin birinde hayvanlarıyla burada geçimini sağlayan İLYAS DEDE adında hayırsever, konuksever bir zat vardı. Bu yörede sevilen, sayılan, çayı, kahvesi içilen bir insandı. Bu zat çok konuksever ve hayırseverdi. Dışardan gelenlere yardımcı oluyordu. İLYAS DEDE 80 yaşlarında iken burada vefat etmeden önce, çocuklarına bir vasiyatnamesi varmış " Şayet ölürsem , malım mülküm, neyim varsa sizin olsun, ancak beni biuraya BAFA GÖLÜ kenarında (kıyısında) uygun bir yerde beni gömün" . İlyas Dede'nin vasiyeti üzerine buraya gömüldü ve mezarı yapıldı. İşte o gün bugündür İLYAS DEDE burada huşu içinde yatıyor. Sırtını dağa dayamış, denizi seyrediyor, kuşlarla haşir, neşir oluyor. Aslında bir eren, bir veli filan değildi... Sadece konuksever ve hayırsever olduğu için halk tarafından sevip sayılan bir kişi idi.

İlyas Dede, öldükten sonra buraya vasiyeti üzerine gömüldü. Her geçen gün biraz daha sevilip sayıldı. Genelde çevre köylerden Aydın'dan, Söke'den, Didim'den, Akköy'den, Güllübahçe'den Sarıkemer'den, buraya çocuklarıyla gelenler vardır. Adaklarını burada kesip gidiyorlar. Genç kızlarda burada gördüğünüz ağaçlara bez, çaput bağlıyorlar, kısmetleri açılsın diye. " İşte İlyas Dede'nin öyküsü hikayesi bunlardan barettir." dedi.... İlyas Dede'nin ruhlarına birer Fatiha daha okuyup ve duamızı yaptıktan sonra tekrar Bodrum'a doğru yol aldık... .Şahinimizi birkez daha topukladık.. Yol kalabalık olmasına rağmen rahatlıkla akşam ezanı ile birlikte Bodrum'a vardık. Bodrum Belediyesi' nin önündeki meydan da bağdaş kuran Halikarnas Balıkçısı (1890- 16 Ekim 1973) Cevat Şakir Kabaağaçlı ile selamlaştıktan sonra, evimize vardık. Bodrum'da sakin bir hava vardı..Turk Kuyusu (Türk Sarnıcı) Mahallesi'ne vardığımızda akşam ezanı okunuyordu.... Bodrum Kalesi'nde kocaman şanlı bayrağımız dalgalanıyordu.... Tepecik Mahalesinde ise denize çok yakın bir yerde MARİNA'da Neyzen Tevfik Heykeli görünüyordu...Kısmet olursa bir başka bir günde o'nunda ziyaretine gideceğim...Onunla sohbet edip şiirlerinden sizlere örnekler sunacağım...Şimdilik esen kalınız efendim....

 
Toplam blog
: 2227
: 832
Kayıt tarihi
: 27.06.09
 
 

1946 Mardin ili, Kızıltepe ilçesi'nin Esenli köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Kızıltepe'de bit..